bölüm 17; aklımda biri var

251 28 4
                                    

Bugün 7. gün, yani kraliyete gitmeme cezasının bittiği gündü, aynı zamanda 'kolye' bölümünün olduğu gündü.

Kararımı vermiştim, atı alıp Atlas'a görünmeden krallığa bırakacaktım. Çünkü eğer atı bırakmazsam, Atlas gerçekten de yanıma gelebilirdi.

Kraliyete gelmiş, atı gizlice ahıra bağlayıp, hızlıca kimseye görünmeden Theodor'un odasına gitmiştim.

Ondan eve dönmem için bir at arabası rica etmiş ve ben geri evime döndükten sonra atı getirdiğimi Atlas'a söylemesini istemiştim, ne olur ne olmaz diye de, Atlas bizim eve gelirse yarın doğu düklüğüne gitmekten vazgeçeceğimi söylemesini istemiştim. Bu tehdit Atlas'ın bizim evin etrafına yaklaşmamasını sağlardı.

At arabası hazırlanana kadar Theodor ile çalışma odasında biraz havadan sudan ve Milda'dan muhabbet ettikten sonra, o işlerine geri dönmüş, ben de çalışma odasının terasına çıkmıştım.

Teras, arka bahçe ve içindeki gölete bakıyordu. Kolye bölümünün geçtiği yer diye düşündüm. Bahçenin etrafını incelediğimde, göletin önündeki çimlerde, yerde bana sırtları dönük şekilde oturan Atlas ve Esmira'yı görünce şaşkınlıkla donakaldım.

Bu bölümü görmekten kaçınıyordum ama yine de farketmeden denk mi gelmiştim yani?

Gözlerim sadece arkasını görebildiğim, oturan Atlas'a takıldı. Bir haftadır yüzünü göremiyordum. Şimdi bile göremiyordum. Acaba beni, benim onu özlediğim kadar özlemiş miydi. Elimden gelse, şimdi koşa koşa yanına giderdim.

Kafamı düşüncelerden sıyırmak adına iki yana salladım, neden yanına gideyim ki? Kolye bölümünü 2k netlikte görmek için mi? Şimdi en azından seslerini duymayacağım bir uzaklıkta oturuyorlardı. Ne konuştuklarını anlayamıyordum.

Beş dakika boyunca istemsizce onları izledim. Yüz ifadelerini göremiyordum ama rahat olmalarından dolayı, günlük şeyler konuştuklarını düşünüyordum.

Esmira bir ara yan dönmüş ama Atlas hala sırtı dönük oturuyordu.
Şimdi Esmira'nın yüzünü yandan görüyordum. Gülümseyerek bir şeyler konuşuyordu.

İç geçirdim, böyle güzel ve iyi kişiliği olan bir kız yanındayken, zaten aşık olmaması mucize olurdu.

Onları bir süre daha izledim. Esmira, işaret parmağıyla Atlas'ın kolyesini işaret edince, gözlerimi faltaşı gibi açtım. Ellerimle ağzımı kapadım ve bir adım geri gittim. Korkuyla ve hızla arkamı döndüm. Bütün vücudumdan bir elektrik dalgası geçmiş gibiydi.

Bu sahneyi gözlerimle görürsem belki Atlas'a karşı kendimi tutabilir ve daha kolay uzak durabilirim gibi gelmişti.
Ama şimdi, görmeye dayanabilecek gibi hissetmiyordum. Ayaklarım beni taşımakta güçlük çekiyordu.

Hızla terastan çıkmak için çalışma odasının terasa açılan kapısına yöneldim, arkama geri dönüp Atlas'ın kolyeyi ona verdiğini gözlerimle görmeye hazır olmadığım için, hızla, koşar adımlarla içeri girdim.

At arabasının hazır olduğunu duyunca da Theodor ile vedalaşıp hızla arabaya bindim ve eve döndüm.

Ertesi gün olmuştu, ama gecenin nasıl geçtiğini bir de bana sormak lazımdı.

Elimde Atlas'ın adresi yazdığı kağıt, tarif ettiği dükkanın önünde dikiliyordum.

Bugün bütün gün rahattım çünkü hem doğu düklüğünde olduğumuz için kimse bizi tanımıyordu ve dedikodumuzu yapamayacaktı, hem de babam yine arkadaşlarıyla buluşmaya gittiği için yarın öğlene doğru eve anca gelirdi.

Buluşma saatinden 1 saat önce gelmiştim.Bu kadar erken gelmemin sebebi, bunun bana bir randevuymuş gibi hissetirmesiydi. Belki erken gelir ve heyecanımı atarsam, biraz gerginliğim de azalır diye düşündüm.

KRALİYETİN UZAĞINDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin