Namjoon'dan;
Otobüsten indikten sonra hala mutluluktan yerimde duramıyor olsam bile Jimin haklıydı. Biraz pişman olduğunu görüp öyle affedecektim onu.
Uzaktan, kafenin içerisinde oturmuş sürekli etrafa bakan Jin'i görünce derin bir nefes alıp içeri girdim. Beni görünce rahatlamış bir yüz ifadesi ile gülümseyip yanına gitmemi bekledi. Büyük ihtimalle geç kaldığım için gelmeyeceğimi falan düşünmeye başlamıştı ama ben o sırada otobüs şoförü ile yaşlı teyzenin kavgalarını dinlemek zorunda olduğumdan dolayı geç kalmıştım.
Jin: Hoşgeldin Namjoon
Namjoon: Selam
Jin: Nasılsın?
Namjoon: İyi. Oldukça iyi.
Jin: Uzatmaya gerek yok değil mi Namjoon. Direk konuşabiliriz.
Namjoon: Seni dinliyorum.
Jin: Üzgünüm Namjoon. Tahmin ettiğinden daha çok hemde. O kadar çok pişmanım ki. Nasıl böyle çocukça davrandım bilmiyorum. Sadece ciddiye almak istemedim. Kabullenmek istemedim. Sana karşı bir şeyler hissettimiğimi anladığımda korktum. Yaş farkı, hayatlarımız hepsi bahane. Ben bir daha birine kapılıp yüz üstü kalmaktan korktum. Ve bu yüzden de hata yaptım.
Namjoon: İkimizinde güven sorunları olduğunu biliyorduk zaten. Birlikte aşabiliriz demiştim. Sen yaşamak istemediğin şeyi bana yaşattın Jin.
Jin: Özür dilerim. Namjoon lütfen affet beni. Seni seviyorum ve söz veriyorum seni bir daha asla yarı yolda bırakmayacağım. Sadece bize bir şans daha ver
Namjoon: Bırakırsan döverim ama.
Jin: Ha
Namjoon: Terk edersen falan araba çalıp yolun ortasında bırakıp içerisine senin ehliyetini koyup polise ihbar ederim görürsün.
Jin: Bu gidişle seninle evleneceğim falan gibi gözüküyor. Teşekkür ederim. Bize şans verdiğin için.
Namjoon: Pişman olmana sevindim. Aslında biraz daha burnun sürtsün dedim de sonra kıyamadım. Çünkü seviyorum seni
Jin: Bende seni.
Masanın üzerinde duran elimi sıkıca tutup hayran olduğum gözlerini ayırmadı yüzümden.
Jin: Sevgilim
Jungkook'dan;
Söylene söylene hazırlanırken odaya girme teşebbüsüme karşı kapıyı da kitlemeyi ihmal etmedi. Her ne kadar sinirlenmiş gibi dursa da onunda hoşuna gidiyordu. Buna emindim. Beni istemiyormuş gibi davransa da bunun tam tersini istiyordu. Sadece sapa saçma platonik lise aşkı olduğu için kabullenmiyordu hepsi bu.
Jungkook: Jimin bu kadar süslenmene gerek yok. Pijamalı halini gördüm nasıl olsa. Jimin. Jimiiin. Hadi amaa
İçeriden vurma tarzı sinirli olduğunu belli eden sesler gelince kıkırdadım. Onu sinir etmek eğlenceliydi.
Jungkook: Jimiiii- ahh
Yaslandığım kapı bir anda açıldığında kendimi Jimin'in üzerinde buldum. Aptal gibi çocuğun üzerine düşmüştüm. O da beklemediği için büyüttüğü gözleri ile bana bakıyordu
Jungkook: Şey-
Jimin: Hayvan mısın Jungkook
Konuştuğunda dudaklarına inen bakışlarım ile sadece bir an kendime hakim olamayacağımı düşündüm. Dudakları çok öpülesi duruyordu
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayranınım ~ Taegi/ Jikook
FanfictionGenç yetenek basketbolcu Min Yoongi Onun en büyük hayranı lise öğrencisi Kim Taehyung