Jimin'den;
Taehyung bir süre daha tribe gireceğini söyleyince tek başıma Namjoonlardan çıkıp eve doğru yürümeye başladım. Yolda tek başıma yürümekten nefret ediyordum ama neyseki evlerimizin arasında pek mesafe yoktu. Yani normalde daha uzak bir yere gitsem arkadaşlarımdan birini arar konuşa konuşa giderdim. Gideceğim yere varınca da yüzlerine kapatırdım. Evet evet söylemenize gerek yok. Mükemmel bir arkadaş olduğumu biliyorum.
Jimin: Anne ben geldim.
Annem salonda çiğdem çitlerken dedikodunun entrikanın ve KAOSUN bol olduğu kadın programlarından birini izliyordu. Zaten bu saatlerde ya televizyondan günlük kaosunu alırdı ya da yengemle halamın dedikodusunu yaparlardı. Yani benim için idol bir insandı.
Bayan Park: Ayy Jimin koş koş. Kızın yalanları çıktı ortalık karıştı.
Yani ne var? Bazen annemle oturup bende izliyor olabilirim. Gayet normal bir şey.
Bayan Park: Dur bakayım. Sen marketten istediklerimi almadın mı?
Jimin: Marketten istediklerin?
Bayan Park: Mesaj attım o kadar. Yani ne diyeyim ben sana. Başka her şeyi görürsün bir benim mesajımı görme zaten.
Jimin: Anne-
Annemin hakkımdaki iyi dilekleri ile girdiğim kapıdan geri çıktım ve marketin yolunu tuttum. Markete girince annemin alışveriş listesine kendi eksiklerimi de (abur-cubur) ekledim. 2 tane aptal arkadaşın ne zaman geleceği ve ne zaman sabaha kadar oturacağımız belli olmuyordu sonuçta.
Tüm listeyi sepete ekledikten sonra kasaya giderken yanlışkla oyuncak bölümüne girmiş oldum. Sylvanian Families oyuncaklarını görmemle birlikte annemin arayıp "Nerde kaldın" ile başlayan sevgi sözcüklerine kadar burada oylanacağım belli olmuştu. Bu oyuncaklara ayrı bir sempatim vardı. Ayrıca 18 yaşında olmadığım için çocuk sayılırdım.Jimin: Yeni seri mi bunlar?
Minho: Ah Jimin naber?
Jimin: Minho?
Minho: Nasılsın?
Jimin: İyiyim. Sen?
Minho: İyi bende. Kardeşim tutturdu oyuncak reyonu oyuncak reyonu diye. Sen ne yapıyorsun?
Elimdeki tavşanlı oyuncağa bakıp geri bana baktı. Hayır ben oyuncak koleksiyonu yapıyor olmaz mıyım?
Minho: Oyuncak oynuyorum falan deme sakın?
Niye öyle dedin ki şimdi? Alaycı bakışı birde. Aslında derdim de. Hoşlandığım çocuk şimdi bana böyle demişken nasıl diyeceğim.
Jimin: Ya yok. Ne oyuncağı? Kuzenim. Kuzenim için. Çok seviyorda.
Minho: Ah bir an okuldaki cringe kızlar gibi oyuncak oynuyorsun sandım.
"Biraz düz mantık sanırım" diye geçirdim. İsteyen istediğini yapardı sanane yani?
Minho: Yarın sözlü var. Unutmadın değil mi?
Sözlü mü? Yarın mı? Hangi dersten acaba? Neyse namnamdan öğrenirim.
Jimin: Unutur muyum hiç? Çalıştım bile.
Minho: Harika. Seoyong koşma. Kardeş başa bela. Kardeşin olmadığı için çok şanslısın. Neyse gitmemiz gerek. Sonra görüşürüz.
Jimin: Görüşürüz.
Yanımdan geçip gittikten sonra elimdeki oyuncak ile bakışmaya devam ettim. Sonra da çok düşünmeden sepete attım. Babamın kartını ele geçirmişken harcamadan duramazdım. Ayrıca hoşlandığım kişi olsa bile kimsenin fikriyle ilgilenmiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayranınım ~ Taegi/ Jikook
FanfictionGenç yetenek basketbolcu Min Yoongi Onun en büyük hayranı lise öğrencisi Kim Taehyung