20

148 27 29
                                    

"Biliyorsan neden daha önceden söylemedin Jisoo, hemen adresi yolla!"

"Hemen efendim" Hyunjin telefonunu kapatıp zafer gülümsemesi ile konumu beklerken, gelmesiyle Minho yuda yanına çağırmıştı.

"Ne konumu bu?"

"Felix in konumu salak, sen bilmessin bin arabaya" Minho göz devirerek arabaya bindi, Hyunjin de peşinden bindi.

"Umarım Felix iyidir Hwang. Yoksa yüzünü deşerim"

*

"Burası, heralde"

"Kapıyı çal" kafasıyla onaylayıp kapıyı çaldı Hyunjin, Minho da bağırmaması için onu tembihlemişti. Yoksa rezil olacaklardı, zaten bir kere oldular.

"Kimi aramıştınız?"

"Lee Felix burada mı?"

"Siz kimsiniz?"

"Lee Minho, şimdi Lee Felix burada mı?"

"Evet burada, içeri geçin. Ama şuanda uykuda" ikisi içeri geçtikten sonra kapıyı örtüp beklediler.

O sırada Jeongin onlara Felix i getirip geleceğini söyledi ve yan odaya girdi. Bir süre sonrada geldi.

"Vay vay, Felix. Nerelerdeydin? Bizde seni bekliyorduk"

"Hyunjin! Sen, nasıl!?"

"Hyunjin mi?" Jeongin gelenlerin birini Hyunjin olduğunu bilmediği için onları içeriye aldığından büyük bir pişmanlıkla Felix e bakarken Felix, Hyunjin ve Minho ya bakıyordu, Hyunjin de hala eli cebinde onu izliyordu.

"Ah evet ben, eve gitmek için hazırlanda, eve gidelim"

"Hayır! Felix hiç bir yere gitmiyor!" Jeongin Felix i arkasına alıp onu korurcasına duruyordu. Minho da hiçbir şeyden haberi olmadan onları izliyordu şaşkınca.

"Demek gitmiyor? Felix ede fikrini soralım, geleceksin değil mi Lee?"

"Felix! Söyle ona, onunla gitmeyeceğini söyle!"

"Kes sesini çocuk! Sana söylüyorum Felix, ya benimle birlikte gelirsin," cebindeki silahı çıkararak;

"Ya da bu çocuğun ölümüne seyirci olursun!" (yokdeve) dedi ve silahını Jeongin e doğrulttu.

"Hyunjin! Kafayımı yedin sen!? İndir şu silahını!"

"Sen sus Minho! Felix, çabuk karar ver!" Minho Hyunjin in elinden silahı almaya çalışıyordu, Hyunjin de hala silahını ikisine doğrultuyordu.

Derken, bam. Hyunjin sinirden Minho nun bacağına sıktı.

"Hyung! Hyunjin ne yaptığını sanıyorsun sen!?"

"Bak bak, karşı gelmeyede başlamışsın! Düş önüme yoksa bu iki gerizekalıyıda öldüreceğim!" Minho yerde acı içinde kıvranırken Hyunjin, Felix i Jeongin e sıkmakla tehtit ediyordu. Jeongin de Felix e kaçmasını söyleyip onu koruma peşindeydi.

Minho çok kan kaybetmişti, Jeongin de azıcık daha inatlaşırsa bir kurşunda o yiyecekti.

"Bana bak Hwang bozuntusu! Felix i rahat bırak, ona ne yaptığını biliyorum!" Hyunjin yerdeki Minho ya ve korku içinde duran Jeongin ve Felix e bakıp küçük bir kahkaha patlaşmış, bir elde Jeongin in yanı başındaki kanepeye sıkmıştı.

"Bu kanepe gibi parçalanmak istemiyorsan sus çocuk, birazdan ben ve Felix gideceğiz. Burada Minho bey ile çürümek istemiyorsan sus!"

Felix Minho nun yanına çöküp ona sarılmıştı.

"Susmassam ne olur bay Hwang!" derken bu korkunç sohbet siren sesleri ile sonlanmış, Jeongin de gülümsemeye başlamıştı.

"Felix! Hemen yanıma gel, polisler geldi!" Felix kafasını hayır anlamında sallayıp Minho ya iyice sarılmıştı, Minho da ona karşılık vermişti.

"Polislerin bana ne yapabileceğini sanıyorsun Yang? Hepsi benim emrimde!"

"N-ne?" polisler bulundukları odaya girip silahları elinde bir şekilde hepsini süzdü. Biri Hyunjin e dönüp;

"Efendim, arkamızda durun. Sen elini havaya kaldır!" dedi.

"Şuçlu olan ben değilim o! Şu adamı bile o vurdu!" parmağıyla Minho yu gösterek ona bakan polis ile göz göze geldi Jeongin.

"Vurun onu!" Hyunjin in emri ile polisler, Jeongin e birer el kolundan ve bacağından sıktı.

"Hayır! Jeongin!" Felix gözleri kapanan Minho ya sarılmayı bırakıp Jeongin in olduğu kısma bakarak fırar eden göz yaşlarının iyice akmasına izin veriyordu.

Hyunjin de yerde duran silahını cebine atıp polisleri onu götürmesini emretmişti.

"Hyung kalk!.."

"Bayıldı heralde, ne kadar da güçsüz" ayağıyla Minho yu dürtükledikten sonra bayıldığından emin olup tekrar bir kahkaha patlattı Hyunjin.

"Sen, sen çok kötüsün Hyunjin! Şu yaptıklarına bak! Sen bir canavarsın!"

"Kes sesini! Kalk yoksa bir kurşunda sen yersin!" Felix Hyunjin i dinlemeyip Minho yu sarsmaya devam ediyordu.

Felix'in anlatım

Minho hyung u uyandırmaya çalışıyordum, ama olmuyordu. Öldü diye çok korkuyorum!

"Kalkmıyorsan, sende şu iki erişte beyinli gibi kan kaybından öleceksin"

"A-ama Minho hyung, ölücek!"

"Ölürse ölsün, banane. Sende onun gibi acı çekmek ister misin?" kafamı hayır anlamında salladım.

"O zaman kalk diyorum ya sana! Kaç kez söyleyeceğim!? Anlamıyor musun?!" gibi şeyler söylüyordu Hyunjin. Bende daha fazla direnmeden kalkmak zorunda kaldım. Ama Minho hyung u öyle bırakmakda istemiyorum.

Keşke hiç kaçmasaydım, belki Minho hyung ve Jeongin e bunlar olmazdı. Tüm suç bende. Kalkıp Minho hyung a baktım. Asla haraket etmiyor. Umarım ciddi bir durumu olmaz, umarım!

Ben Minho hyung a bakarken Hyunjin de gidiyordu. Sonra bir anda durdu ve arkasına bile dönmeden

"Gelmiyor musun? Seni bekleyerek zaman kaybedemem. Senden daha önemli işlerim var" demişti.

Önemli işlerin varsa beni rahat bıraksana!

"Hyunjin! Minho hyung un haline baksana önce! Bunların hepsi senin suçun! Belki sen bunları yapmasaydın, ben her zamanki gibi pastaneye gidip Minho hyung la güzel vakit geçirebilirdim. Ya da Jennie nunanın kalbi kırılmazdı, Jeongin e bunlar olmazdı, hepsi senin hatan! Bu dünaya ya insanların kalbini kırıp kötülük yapmaya inmiş bir şeytansın sen!"

Bunları hangi cesarelde söylediğimi hatırlamıyorum.






Sınır;

15 oy

50 yorum

Mine |Hyunlix DaddykingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin