Bazı Özürler Affedilmemeli.

17 4 0
                                    

Bu olayın üstünden biraz zaman geçmişti. Bende bu süre zarfında yaşadıklarımı unutmaya etrafıma sahte gülücükler atmaya devam ediyordum. Yurtta kaç kere korkarak uyandığımı gecelerce ağladığımı bir Allah birde ben bilirim. Anneme babama anlatamıyordum. Çünkü dayımlar söyleme demişti bende söyleyememiştim. Babam çok üzülür birşey olur diye susmayı tercih ettim. Birgün okuldayken ilk tenefüse çıktım ve koridorda ki nöbetçi öğretmen Necmiye Hocaydı onu görünce görmezden gelmeyi tercih ettim ama bakışlarının üstümde olduğunu hissediyordum. Nasılsın Esra ? diye sordu. Duymak itememiştim. Çünkü henüz iyi olamamışken içimde idamını verdiğim kişilerle değil konuşmayı görmeyi bile istemiyordum. Öylece geçtim yanından. Onunda doğumuna az kalmıştı ve doğum iznine ayrıldı zaten. Uzun bir müddet görmedim. İnsalarlar çok tuhaftı çektikleri vicdan azabıyla karşısında ki kişiye kendilerini affettirmeye çalışıyorlardı ama kırgınlığımı hesaba katmıyordu hiçbirisi.

İki ay gibi bir süre geçti ve yıllık iznimiz vardı. Babanneme gitmeyi düşünmüştüm. Bu olayı yaşayana kadar yurdun hemen arka sokağındaki anneanneme giderdim. Ama bu kadar yaşanan şeyden sonra gidip iki gün orda kalıp dayımla burun buruna olmak istemedim. Haftasonu için eşyalarımı hazırladım ve yurttan çıktım. Durağa doğru yürüyüp sanayi minibüsüne bindim ve babannemlere doğru gitmeye başladım. Gideceğim yere varmıştım minibüsten inip yürümeye başladım. 5 dakika sonra zili çaldım tontişim ( babannem) kapıyı açtı.  O kadar özlemiştim ki sarılıp ağladım oda şaşırdı. Neden ağlıyorsun kızım dedi başıma böyle şeyler geldi diyemedim. Özlemişim tontişim dedim. Evet çok özlemiştim ama ağlamamda ki tek sebep yıkılmışlığımdı...

 Evet çok özlemiştim ama ağlamamda ki tek sebep yıkılmışlığımdı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

İçeri geçip sobanın dibine oturdum. Sobada yanan odunların çıtırtısı ve socak beni mayıştırmıştı. Koltukta oturan babaannemin dizlerine gidip başımı koydum. Saçlarımı okşamaya başladı. Ben genelde böyleydim. Kedi gibi sırnaşırdım. Başım okşanınca sevildiğimi hissederdim. Hala daha öyleyim değişen pek birşey yok. Öylece uyumuşum üstümü örtmüş babannem. Uyandığımda saat 19.00 olmuştu. Telefonumun sesiyle uyandım aslında. Arayan 2 aydır yüzünü görmediğim görmek bile istemediğim dayımdı. Telefonu açmadım tekrar aradı komple kapattım ulaşamasın istedim. Bu seferde babannemi aradı. Babanneme hasankalede düğün olduğunu ve benim onlara gitmemi söylemiş. Babannem telefonu kapatınca bana söylediği an şoka girdim. Çok korkuyordum acaba yine mi beni dövecek neden çağırıyor diye çok korkmaya başladım. Bu öyle bir korkuydu ki karnıma derin sancılar girmişti. İstemeye isteme toparlanıp evden çıktım yol boyunca ağlamıştım çok kprkuyordum. Ellerim titreyerek anneannemlerin zilini çaldım ve kapıyı anneannem açmıştı. Bu arada olanlardan ne onun nede teyzelerimin haberi yoktu. Ağladığımı fark etti ve neden ağladığımı sordu. Yine söyleyemedim annemle babamı özledim dedim. Biz varız balam dedi. Siz varsınız ama yoksunuz diyemedim.
Ben bu viran şehirde onca akrabama rağmen kimsesiz kaldım anneanne diyemedim.
Saat 9 a geliyordu ve ben çok yorgunum diyerek yatmaya gittim. Halbuki ne uykum vardı nede yorgundum. Sadece çok korkuyordum. Başıma daha fazla ne gelebilir diye düşünmekten sonumu görmeye çalışıyordum. Yatağın içine girip telefonumla Ebrayla konuşmaya başladım. O kadar rahatlıyordum ki onunla konuşunca. Diyorum ya herşeyim olmuştu.

Saat 11 e geliyordu anneannemde yatmaya gitti. Telefonla uğraşmaktan uykum gelmişti ama içimde ki korku beni uyutmuyordu. Ne yapacağımı düşünürken yine ağladım. Ta ki kapıdan anahtar sesini duyana kadar. Anlamıştım ki dayım gelmişti. Hemen telefonu kapatıp uyuyor gibi numara yapmaya başladım. İçeri girer gitmez yanıma geldi. Dürtükleyip yalandan uyuyor numarası yapma uyumadığı biliyorum dedi. Ben numara yapmaya devam ettim. Tekrar sarstı kalk ben acıktım yemek koy dedi. Zıkkımın kökünü ye dedim içimden. Gözlerimi açarak tepkisizce yüzüne baktım. Şaka mı yapıyordu bu ?  Sanki bana hiçbirşey yapmamış gibi bana yemek koy.! Diyordu. Uzun süre yüzüme bakıp yanımdan ayrılıdı tuvalete girdi. Bende mutfağa gidip  yemek ısıtmaya başladım. Sofrayı koyup odaya gidiyordum ki tuvaletten çıktı kolumu tutup nereye gidiyorsun yemeğimi yiyeyim sofrayı topla sonra yat dedi.  Umursamaz tavrı beni sinir ediyordu. Ne kadar da vurdumduymaz tavrı varfı böyle. Masadw yemeğini yerdken bende karşısında oturmaya başladım. Yüzünü bile görmek istemiyordum. Gözlerimi halıya sabitledim. Resmen halının desenini ezberlemiştim.
Yemeği bitmiş olacak ki bana su ver dedi. Hayır anlamıyorum kendi alamıyor muydu.? Kalktıö su verdim önünde ki tabağı sudan geçirip makinaya koydum tam mutfaktan çıkıyordum Esra diye seslendi. Cevap vermeden yüzümü ona döndüm hı ? dedim. Ben senin neyinim dedi ? Bana dayı deme   dediği aklıma geldi ve hiç düşünmeden öfkeyle hiçbirşeyimsin ! Dedim. Birdaha sordu ben senin neyinim esra ? Hiçbirşeyim dedim. Gözleri doldu. Niye ağlıyordu ki bu şimdi. Pişmanlık akıyordu gözlerinden. Hiç üzülmedim acımadım bile. Sadece ağladım. Neyin pişmanlığıydı bu.? Bana acımasızca vururken pişman olmamıştı da hiçbirşeyimsin dediğimde mi pişman olmuştu.?

Esra ben günlerdir yatamıyorum gözümün önünden gitmiyor senin halin ben bir anlık öfkeme yenildim özür dilerim dedi. Tepkisiz kalmayı tercih ettim konuşmak istemedim. Kollarını açtı ve ona sarılmamı bekledi. Tabi ki de sarılmayacaktım. Arkamı dönsüm gidiyordum ki kendine çekip sarıldı saçlarımı öpmeye başladı. Ellerim sarkık şekilde robot gibi duruyordum. Onun hissettiği duygular umrumda bile değildi. Birşeyleri bir özürle affettirdiğini zannetti ama unuttuğu birşey vardı kırılan bardaktan su içilmez. Camlar batar canını yakar kan akıtır. Bende kırılan bardak misaliydim. Binbir parçaya bölünmüştüm. İsteseydi de tamiz edemezdi. Belki zmanla affederdim ama o zaman bu zaman değildi. Ne bekliyordu ? Bir özür dilerim gönlünü alırım oda beni affeder mi sandı ? Birşeyleri bu kadar hafife alması yaptıklarını bu kadar çabuk unutturacağını düşünmesi bana yapılan bir saygısızlıktı. Ben bir insandım benim de kalbim hislerim duygularım vardı. O bunu anlamasa bende onun gibi insandım. Yatağıma gidip dizlerimi kendime çektim. Başımı dizlerime koyup az önce ben ne yaşadım diye soegulamaya başladım. Ne bekliyordu benden isteği neydi  ?  Aradan iki ay geçer bir sarılırım iki öperim eskisi gibi mi olur dedi. Düşündüklerim uykumu daha da kaçırırken camı açıp hava aldım. Erzurumun soğuğu ve yaşadıkşarım nefesimi kesmeye yetti. Çok güçsüz hissettim kendimi. Dizlerim bedenimi daha fazla taşıyamamış olmalı ki kendimi yere bıraktım. Saçlarımı avuçlayıp ağlamaya başladım. Çok canım yanıyordu çok ama çok kırgındım. Ben bu koca şehirde kime tutunacaktım.?  Kimden medet umacaktım ?

Sizlere soruyorum benim yerimde siz olsaydınız ne yapardınız ?

İMKANSIZ AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin