Sevilmesek Bile

12 2 0
                                    

Bir elimde Elis'in eli diğer elimde ise kutu ve valizler vardı. Şu an valizlerdense Elis'in bu korkak elini tutmak beni daha çok zorluyordu. Daha çok zorluyordu çünkü onun elini hem acıtmadan hem de güven vererek, onu koruyarak tutmam gerekiyordu. Merdivenleri adım adım, ürkek ürkek çıkarken bizi yeni yetimhanenin müdiresi karşıladı.
-" Yeni çocuklar sizsiniz herhalde?" Yok ablam yoldan geçerken uğradık.
-" Kazık kadarsınız aslında. Her neyse siz niye geldiniz?" Dedim ya ablam yoldan geçerken uğradık.
-" Biz buraya Vakıf Yetimhanesi'nden geliyoruz da."
-" Niye? Sadede gel." Bu kadın niye böyle kabaydı? Gerçekten şu an da hayat 1857, biz 0. Aramızdaki farka fark katıyordu.
-" Şey okulumuzu değiştirdik de..." Elis çekingence devam ediyordu.
-" Belalı tipler miydiniz?" Sabır. Cidden sabır.
-" Hayır burs kazandık."
Cevap vermedi. Yüzünde bilmişlik ve kin karışımı bir ifade vardı.
-" Yukarı çıkınca ilk kapı sizin yeni yuvanız." Yavaşça harekete geçiyorduk.
-" Tabi ne kadar yuva derseniz... Vakıf Yetimhane'sinden buraya geldiniz ki özel okullusunuz. Yani zor tabi sizin için. Neyse çıkın yukarı o dediğim yere. Kızlar size düzeni anlatır." İçimizden sabırlar çekerek yukarı çıkıyorduk. Birbirimize baktık. Elis'le gözlerimiz kalplerimizi birebir yansıtıyordu. Eski ve büyük kapıyı aralayıp içeri girdik. Bazı kızlar ranza başlarında oturmuş elinde vileda olan kızı seyrediyorlardı. Bir taraftan çekirdek çitliyor çöplerini yere daha doğrusu kızın üzerine doğru atıyor diğer bir taraftan da kahkahalar ile bu acı verici tabloya gülüyorlardı. Bizim geldiğimizi fark edip kapıya doğru adım ve korkutucu adımlarla üzerimize doğru geldiler.
-" Ooo iki yeni bebe gelmiş? Ne desem bilemedim. Hoş geldiniz mi desem? ALLAH kurtarsın mı desem? Ne diyeyim Hanife?
-" Ablam bence sen bir şey deme bebeleri piste alalım biz?"
Burnunu çekti:
-" Mantıklı. Şştt Nesrin bana bak lan. Bırak elindeki kovayı da şeyi de. Beraat ettin sen. Sahibin seni saldı." Bize doğru bakıyordu. " Yeni avlarımız var da... "
Çamaşır suyundan elleri hep tahriş olmuş adını daha demin öğrendiğim Nesrin elindeki kovayı mutluluk ve hüzün karışımı bir ifade ile yere bıraktı. Hırkasının önünde kollarını birbirine kavuşturdu ve dağınık saçlarıyla odadan çıktı. Birkaç kız bize daha da yaklaşıyordu. Kendimi daha fazla tutamadım.
-" Ona neden böyle davrandınız? Sahip derken? Beraat falan neresi, burası cezaevi ve sen de koğuş ağası falan mısın?"
Az önce şahit olduğum o itici kahkahaları şimdi benim içindi.
-" Sen zekiymişsin la bebe? Sevmem böyle bilmiş tipleri. Buranın eskisi de kıdemlisi de senin deyişinle koğuş ağası da benim. Siz ikiniz de benim yeni avım ve kölemsiniz."
Elis de buna daha fazla katlanamadı.
-" Biz mi senin için çalışacakmışız? Bak işte buna çok gülerim. " Bu sefer bir adım da Elis yaklaştı. İşaret parmağını sallıyordu.
-" Ne bu asarım keserim havaları? Kızım bana bak. Sen deliysen ben zır deliyim. Anladın?" Ortalık iyice kızışıyordu.
-" Yok, anlamadım. Anlayamadım çünkü anlatamadın. Ya da ben sana iyi anlatamadım. " Bir yumruğunu havaya kaldırmıştı.
-" O zaman yumruğumla bir özet mi geçmemi istersin?"
-" Eeee yok o öyle demek istemedi. Biz ne yapalım sen söyle de." Araya girmek zorundaydım. Yoksa daha ilk dakikalarımızdan herkes bize rest çekecekti.
-" Yıldız sen manyak mısın? Bu kıza boyun eğmem onun için hiçbir halt da yapmam." Elis'in elini tuttum.
-" Ama senin arkadaş miyavlamaya devam ediyor. "
-" Tamam istersen sen de çok devam etme de ne yapalım söyle."
-" Sevdim gibi lan seni. Ama öyle bir tarafların da kalkmasın. Bana hizmet edip uslu duran herkesi çok severim. Hoşuma giderse sonunda ödül maması da var." Yunruklarımı sıkmaktan tırnaklarım avcuma iz yapmıştı. Yerdeki kovayı kafasıyla işaret etti ve çıktı. Odada şimdi yalnızca ben ve Elis vardık. Onların bu iğrenç davranışları üzerine işlerini yapmak elbet zoruma gidiyordu. Elis benden daha da sinirliydi. Bana karşı da...
-" Elis şu çamaşır suyunu verir misin?"
Yüzüme bile bakmadan bana doğru uzattı.
-" Bezi de uzatabilir misin sana zahmet?"
Hiçbir şey demeden yalnızca dediklerimi yapıyor yüzüme bile bakmıyordu.
-" Elis tamam artık neye bu sitem?"
-" Tamam mı? Tamam artık mı? Sitemim neye mi? Ya Yıldız beni en iyi sen tanırsın. Emir almaktan, bunun gibilerin emirleri altında yaşamaktan nefret ederim. Bize nasıl davranıyorlar farkında mısın? Böyle susmaya devam eder ve her şeyi kabul edersek bizim de o ilk gördüğümüz kızdan bir farkımız kalmayacak. " Elindeki viledayı bıraktı ve camın kenarına geçti. Onu sakinleştirmem gerekiyordu.
-" Ben de istemiyorum. Ben de onların angaryalarını yapan ırgat olmak istemiyorum. Ama buna mecburuz en azından bir süreliğine. Bak hem yarın okul da var. İlk günlerden tatsızlık çıkmasın. Evet ben de hiçbirini sevmedim. Sadece biraz daha dişimizi sıkarsak."
-" Oh. Yıldız ben onları gerçekten sevdiğini zannedip çok korktum. Benim yanımda sen varsan ben her şeye razıyım. Aç mı kalacağız, kimse bizi sevmeyecek mi? İnan bana hiç umruma gelmez. Yeter ki sen yanımda ol şu elimi bir tut bana yeter. Evet yarın okul var. Orada da tıpkı burada ve hayatta olduğu gibi yine birlikte savaşacağız. Kim ne yaparsa yapsın ben senin elini asla bırakmam. Seni gerçekten çok ama çok seviyorum Yıldız'ım. İyi ki varsın. Sen olmasan gerçekten ne kadar sıkıcı olurdu bu hayat tahmin edebilir misin?" Bu konuşması gözlerimi doldurmuştu.
-" Edemem, edemem be Elis'im. Ben de seni gerçekten çok sevdim. Ve hani birbirine kenetlenmiş bu ellerimiz var ya. Sana söz hiçbir zaman ayrılmayacak. Her zaman birlikte savaşacağız canım kardeşim benim."
Sevilmesek bile kendi kendimize yetecektik. Dünyanın kanunu bu olmasa da bizim minik dünyamızın kanunu buydu.


Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 03, 2024 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Umut YıldızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin