7final

82 28 8
                                    

☆bölüme oy vermeyi unutmayın☆

☆bölüme oy vermeyi unutmayın☆

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Yan etkiler..." diye tekrarladı Seungkwan. Dirseklerini masaya dayadı ve yanıtı düşünüyormuş gibi ellerini kavuşturdu.

Nasıl sona eriyorlar? Gerçekten güzel bir soru. Canlı canlı gömülürken üstüne atılan toprağın sesini nasıl unuttun? Ağzına tıkılan plastik tüpün tadını, uçağının düşüşünü ya da yüzüne doğrultulan silah namlusunun ışıltısını nasıl unutabilirsin? Bir yaşamı sona erdiren bir hata yaptığını unutabilir misin?

"Yan etki yoktur" dedi. "Gerçekten."
O anda bile doktorunun tavsiyelerine karşı geliyordu. 'Küçük dehşet gösterilerin peşini bırakmıyor, değil mi, Seungkwan?' Doktor onun işini hiç sevmemişti ve ona kimsenin akıl erdiremeyeceği biçimde zarar verdiğini düşünüyordu. Uğraştığı şeyin doğayla çelişkili olduğunu ve gözlerinin zaten görmüyor olmasının başıma daha kötü şeyler gelmeme garantisi sağlamadığını söylenmişti.

Doktorun aklından geçeni biliyordu. Dudağının yanında bazen beliren tik, karabasanlar, takıntılar...
'Travma sonrası stres düzinelerle psikoz biçimine yol açabilir, Seungkwan. Yan etkileri kesinlikle göz önünde bulundurmalısın.'

Ama insanlar karmaşık duygularla baş etmeyi beceren yaratıklardı. Polisler, acil servis personeli, askerler... Hepsi korkunç anılarla uğraşıyordu. Kendisinin aynı şeyleri kurbanın gözlerinden görüyor olduğu gerçeğinin önemi yoktu. Hepsi yalnızca anıydı ve
anılar yüzünden ölen pek kimse yoktu.

Ayrıca o şeyi yapamama düşüncesi Seungkwan'ı daha fazla dehşete
düşürüyordu.

Yetimhanede geçen çocukluğunda önemli biri, başkalarının saygı duyduğu, ders kitaplarındaki şu doktorlar ve politikacılar ve astronotlar gibi biri olmayı hayal ederdi. Yeni kavramlar, yeni düşünceler öğrenmek için üniversiteye gitmek istiyor, topluma kendine özgü ve anlamlı bir biçimde hizmet etmeyi arzuluyordu.

Ama bu yalnızca bir hayaldi. Gerçekte o beş parasız bir yetimdi. Hatta geçmişi olmayan kör bir yetimdi. Öteki çocuklar yetimhaneye gelip gittikçe, geçmişi olmayan kör bir oğlanı kimsenin evlat
edinmeyeceği belli olmuştu. Seungkwan bir ebeveynin sağlayacağı parasal yardım olmadan hayalini asla gerçekleştiremeyeceğini biliyordu artık.

Ve biraz ün ve üniversite eğitimine bol bol yetecek paraya sahip olduktan sonra akademik kurumların onun ayaklarına kapanması, doktorların ve bilim adamlarının onu incelemek ya da eğitmek, hatta kendisinden kurtarmak için sıraya girmesi komik derecede garipti.

Hayır. Oraya kadar kendi başına gelmişti. Hayalini tek başına gerçekleştirmişti ve geri dönmeye, karanlıkta yaşamaya, hayatını korkarak sürdürmeye hiç niyeti yoktu. Aklını yitirme tehlikesi pahasına bile olsa hayatın içine dalacaktı.

Onun yüzündeki ifadeden etkilenen Mingyu başını sürekli sessizce
sallayarak onaylıyordu.

"Rüya görmez misin?" diye sordu Hansol.

Sesi o kadar yumuşak o kadar şefkatliydi ki soru Seungkwan'ı hiç etkilemedi. Gülümseyerek başını çevirdi. "Hepimizin rüyaları vardır, Hansol. Senin rüyana iş yaşamında gördüklerin girer, benimkine kendiminkiler. Kurbanlarımızın bile rüyaları vardır. Dr.Youngjin yaşamının son anlarında o betonu düşünüyordu, çünkü son otuz yıldır hiç aklından çıkmamıştı. Ve koyunları. Oranın bir
büyükbaş hayvan çiftliği olduğundan söz etmiştin, ama ben ayaklarımın
altında koyunlar gördüm."

"Koyunlar mı?" diye tekrarladı Mingyu.

Seungkwan içkisini bitirdi. "Ya büyükbaş hayvanlar yalak için bir gerekçe, yalağın işlevi de bir mezarı saklamak idiyse? Mal sayımına göre yalağı oraya tek basma yapmasına yetecek kadar makine vardı çiftlikte."

"Ama o kadar uğraşmasına ne gerek vardı?" diye sordu Mingyu. "Neden kadını ormanın hemen kıyısına gömmedi?"

Bu soruyu düşünememiş olmaktan ötürü kendisini aptal gibi hisseden Hansol elini genç adamın koluna koydu. "Çünkü polisin ne zaman geleceğini bilmiyordu ve bozulmuş zemini görmeleri en son isteyeceği şeydi."

"Kesinlikle" dedi Seungkwan. "Yalak doğal görünüyordu, çünkü su etrafa taşıyor ve çevresindeki toprak hayvanların ayakları altında çiğneniyordu. Hemen önlerinde, evin yalnızca elli metre uzağında bileklerine kadar çamura batmış, sanki yıllardır oradaymış gibi görünen bir büyükbaş hayvan sürüsü varken polislerin binaların ve tarlaların çevresinde dolaştığını hayal edebiliyor musunuz? Aksini kim düşünebilirdi ki?"

"Gördüğün koyunların meseleyle ne ilgisi var?" diye sordu Mingyu.

"Tahminimce," dedi Seungkwan, "Cinayetten önce tarlada koyunlar vardı. Cinayet anının hemen sonrasını hatırladığını sanıyorum doktorun. Koyunlarm arasında dikilmiş, cesedi ne yapacağını düşünüyordu. Sonunda mezarm üzerine makine yardımı olmaksızm kimsenin yerinden oynatamayacağı beton bir yalak yapmaya karar verdi. Koyunlar öyle bir yalaktan su içemeyecek kadar kısa boyluydu, o nedenle de onları sattı ve yalağın çevresini büyükbaş hayvanlarla doldurdu."

Mingyu ve Hansol ikisininde suratında aynı ifade vardı. Şaşkınlık. Hiç kimse böyle bir şeyi düşünmemiş, aklından bile geçirmemişti.

"Artık gitsem iyi olacak. Hoşçakalın bay Kim ve Hansol." Oğlan ayağı kalktı ve hafifçe eğildi. Hansola doğru dönüp en güzel gülümsemesini sundu.

Hansol o an istemedi gitmesini, her gün, her saat, her dakika gülümsemesini izlemek istedi, onunla saatlerce konuşmak istedi. İçindeki duyguları ona anlatmak istedi.

Yapamadı. Seungkwan arkasını döndü ve gitti.

⋆

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Finallll duygulandım birden

Bu kitaba psikolojimin hiç iyi olmadığı bir vakit başladım, bazen doğru kelimeleri bulamadım, bazen bir bölümü tamamen yazıp sildim

Kitaba nasıl bir final yapacağımı uzun uzun düşündüm ve böyle bitirmek kararına geldim. Sonrası size kalmış, onları farklı bir şekilde hayal edebilirsiniz.

Sizin düşünceleriniz nasıldır bilmem, ama bu kitabı çok sevdim, bağlandım ben. Seungkwan, Hansol, hatta Mingyu, hepisi o kadar güzeldiki

Umarım okurken keyif almışsınızdır

Kendinize iyi bakın~~~♡



⋆⋆⋆⋆⋆⋆⋆⋆⋆⋆⋆⋆⋆

18 saniye✧verkwan ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin