11

669 65 9
                                    

Minho Seungmin'le konuşmuyordu. O günden dolayı çok kırgındı. İçine yediremiyordu. Gaon'un onu öpmesi, ona dokunması. Kendisi buna izin vermezdi.

Küçüklüğünden beri sevmezdi teması. Doktora bile gitmezdi. Hala gitmez. Doktorun boğazına ellemesi, sırtında soğuk steteskopu gezdirmesi, çenesinden tutup ağzının içine bakması..*

Bunları düşünmek bile ona acıyı hissettirebiliyordu. Ama bir şeyi fark etmişti. Seungmin ne yaparsa yapsın kötü anlamda etkilenmiyordu. Ona dokunması hoşuna bile gidiyordu.

Ama o başkalarına da dokunuyordu. Başkalarıda öpebiliyordu onu. Minho'ya özel değildi Seungmin. Bugün Gaon gelse ve tekrar öpse belkide karşılık verirdi. En azından Minho böyle düşünüyordu. Düşüncelerinin yanlış olduğunu bilse bile kalbini susturamıyordu.

Sonunda düşündüklerini yatağında bırakmaya çalışarak ayağa kalktı ve aynada saçlarını yaptı. Üstüne bi tişört geçirdikten sonra aşağıya indi. Odada Seungmin ve Jeongin oturmuş, birşeyler konuşuyorlardı.

Seungmin Minho'nun geldiğini gördüğünde göz göze gelmemek için kafasını çevirmişti. O geceki olanları aileye anlatmamışlardı. Bilmeleri gerekmiyordu. Bir hikaye uydurmuşlardı ve o günü geçirip gitmişlerdi. Galiba...

Minho'da Seungmin gibi tepki verdiğinde ikisinin de kalbi cız etmişti. Seungmin'in gözleri dolmuştu. Neden Minho'ya karşı böyle olduğunu anlamıyordu.

Onu sevdiğini kimi zaman düşünse bile, günler içinde yaşananlar onu, Minho'nun sevmediğine ve platonik olduğu düşüncesine itiyordu. Seungmin platonik olmak istemiyordu. Seungmin, sevilmekte istiyordu. Aynı Minho gibi. İkisi de cesaretlerini toplayamıyorlardı.
Heleki son yaşananlar ikisinin de kafasını karıştırmıştı.

İnsana verilen en büyük acılardan birini Minho yaşıyordu. Sevdiğine, sana ait olana başkalarının dokunması, başkalarının kavraması..

*Burası sıkıcı oldu özür dilerim*

Kahvaltı hazır olduğunda herkes masaya toplanmıştı. Tek eksik her zamanki gibi Jisung'tu. Yine uyuyakalmıştı. Changbin gidip onu alırken, diğerleri yemeye başlamışlardı bile.

Seungmin ve Minho'nun bacakları birbirine değerken, bu küçük şeyden bile etlileniyorlardı. Minho'nun yükselmesi ayrı bir şaşkınlık verirken Seungmin de farksızdı.

Kahvaltı bittiğinde herkes dağılmıştı. Evde Felix, Jisung, Minho vardı. Diğerleri ya işe ya da gezmeye gitmişlerdi.
Minho salonda oturmuş düşünürken yanına Jisung'un gelmesiyle bir nebze beynini susturabilmenin umuduyla bakmıştı Jisung'a.

"Naber Minho?"
Minho kafa salladı.
"Nasıl oluyum iyi gibiyim."
"Bişey sorucam. Seungmin'le senin aranda bi sorun mu oldu? Eve geç geldiğiniz günden beri hiç kavga bile etmediniz."

Minho derin bir nefes verdi. Anlatması gerekiyormudu bilmiyordu ama artık içini boşlatması gerekiyordu. Jisung'a güveniyordu.
"Jisung. Ben Seungmin'i seviyorum."
Jisung hafif şekilde gülmüştü.
"Bunu biliyorum. Başka."

"Gerçekten seviyorum ama, onun beni sevip sevmediğini bilmiyorum. Bir olay oluyor, söylemek istesem bile umudum yitiyor."

Jisung, Minho'nun omzuna elini koyucağı sırada geri tepti ve elini indirip 'pardon' anlamında işaret yaptı.
"Bence söylemen gerekiyor. Seungmin'de zarar gelmez. Seni sevmiyorsa bile en azından içini boşalatmış olursun. Böyle çekmek çok mu güzel?"

Minho hayır anlamında kafasını salladı ve yüzünü iki eli arasına aldı. Kafası ağrıdan patlamak üzereydi. Seungmin hakkında düşünmek, normal hayatı halletmek, şimdi Jisung'un söyledikleri.. Hepsi kafasında bir yerden aynı anda konuşuyordu ve Minho'yu zora sokuyordu.

En sonunda ayağa kalktı ve balkona yöneldi. Gözündeki yaşları Jisung'un görmesini istemiyordu. Jisung bunu fark ettiğinde kalktı ve Felix'in yanına gitti.

Minho geriye döndü ve etrafa baktı. Her bir yerde bir anı yatıyordu. Mesela ortada duran masa ve koltuk arasındaki boşlukta bir kaç yıl önce Seungmin'i yatırıp dövmüştü. PlayStation var mesela. Seungmin'e karşı kaybettiğinde sinirlenip duvara fırlatmıştı.

Şimdiye kadar onunla hep kavga etmişlerdi. Günlük rutinleri gibi olmuştu artık ama son zamanlarda yüz yüze bile gelmiyorlardı. Ne kadar çok isterdi tekrar onunla kavga etmeyi, tekrar Chan'ın azarını yiyip zorla barıştırılmayı...

Bir an aklına gitmek gelmişti. Buralardan uzaklaşıp gitmek ve bir süre beklemek. Yine sever miydi ki Seungmin'i ya da Seungmin onu sevmeye başlar mıydı?

Bunu yapamazdı. Gidicek hiçbir yeri yoktu. Aynı diğerlerinin de olduğu gibi. Onlardan ayrılamazdı sırf duygularını bastırmak isteyerek. Odasına çıktı ve yatağına uzandı.

Seungmin akşama doğru eve gelmişti. Kapıyı açtı ve içeri girip mutfağa yeni alıdığı ramenlerle sosları bıraktı. Salona geçip oturduğunda yanına Felix ve Hyunjin gelmişti. Felix her zamanki gibi flörtöz tavırlar sergiliyordu.

"Felix şunu yapmaktan bıkmadın mı? Çocuk istemediğini her türlü belli ediyor."
Hyunjin'in elini ittirirken söylediği şeye Felix sinirlenmişti ama umursamamaya çalıştı ve önüne döndü.

Odaya Minho girdiğinde ikili birbirlerine bakmışlardı. Hyunjin'in kaş göz işaretleriyle Felix ayağa kalkmıştı ve birlikte odadan çıkmışlardı.

Seungmin etrafa bakarken Minho onun yanına gidip oturmuştu. Bütün bedeniyle ona dönüktü. Etrafa boş boş bakan Seungmin'in kafasından tuttu ve kendisine çevirdi. Seungmin gözlerini kapatmıştı.

"Seungmin gözlerini aç."
"Bakamam Minho."
"Aç yoksa öperim seni."
Seungmin anında kendinden bağımsız açılan gözlerine söverken Minho derin nefes almıştı.

"Kaç gündür neden konuşmuyoruz?"
Minho'nun sorusuna Seungmin yanıt bulmaya çalışıyordu ama bir cevabı yoktu.
Minho elini Seungmin'in çenesinden çekti ve önüne döndü.

"Bugün herkes uyuduğunda gece seni burda bekliyor olucam."
Seungmin giden Minho'ya kafa salladı...

Diğer bölümde smut (sevişme) olursa sorun olur mu? Biraz sert olabilir haberiniz olsun ama istenirse yapıcam.

Nasıldı bölüm? Vala ben yazarken sıkıldım size Allah sabır versin. Biraz Felsefi olmuş gibi oldu ama benim kişiliğim biraz böyle o yüzden bu çıktı ortaya.

Fazla 2min kısımları yoktu ama diğer bölümde baya bi göreceksiniz İnşallah.

Neyse sonraki bölümde görüşürüz

Yt/minjaenayisi
Instagram/k_seungmoo



Stay Away/2MinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin