6

787 70 38
                                    

Sabah olmuştu. Felix ve Changbin kıkır kıkır gülerken, yanlarına Jisung geldi. "Ne olum bu kadar komik ol-"

Bağıra bağıra konuşan Sincabın ağzını Felix'in eli kapatmıştı. Changbin sessiz ol anlamında parmağını ağzına götürdü ve daha sonra aynı parmakla Minho-Seungmin ikilisinin, birbirine sarılı bedenlerini gösterdi.

Jisung'un ağzı açık kalmıştı.
"Ulan hani bunlar birbirlerini sevmiyorlardı!? Sarmaş dolaş uyuyorlar."
Jisung sessizce kahkahayı koparırken Jeongin'in gelip, Felix ve Changbin'in karın boşluğuna ellemesiyle şaşkınlıkka başırmışlardı.
Onlardan korkup Jisung'ta yaygarayı koparınca, Seungmin ve Minho uyandılar. Birbirlerini fark edicek zamanı bulamadan ayağa fırladılar.

"Ne oldu?"
Minho uykulu sesiyle esneyen Seungmin'e sorunca, Seungmin karşıkarında korku ve şaşkınlık karışık güldüklerini görmüştü.
"Bilmem?"

Minho'nun sorusunu, Changbin'e yöneltmesiyle Changbin ikisini işaret etti.
"Siz ikinize gülüyorduk."

Seungmin ve Minho anlamaz şekilde birbirlerine baktıklarında, Minho içinde hissettiği kelebeklenme hissiyle gözlerini kaçırdı ve Changbin'e geri döndü.

"Neden?"
Felix gülerken aynı zamanda dizine vuruyordu.
"İkiniz gece galiba yanlışlıkla mercimeği fırına vermişsiniz."
Kahkahayla karışık söylediğini Seungmin umursamadı ve önce ofladı, sonra aralarından geçip lavaboya gitti.

Minho olayı anlamak istiyordu.
"Ne oldu çocuklar?"
Minho'nun sorusuyla Felix onun yanına gitti ve kolundan tutup koltuğa oturttu.
Minho kolunu çekti.
"Kaç kere demem lazım. Bana dokunmayın!"

Changbin yanlarına giderken konuştu.
"Evet Felix! Ona sadece Seungmin dokunabilir! Senin ne haddine!"

Felix ellerini teslim olurcasına havaya kaldırdı. Minho'nun koluna vurmasıyla toparlandı.
"Sen ve Seungmin, burda birbirinize sarılmış uyuyordunuz"

Minho Felix'in dediğine gülmüştü.
"Ya bi siktir git. Yalancı."
Felix ayağa kalkmaya çalışan Minho'nun ayağına çelmeyi taktı ve eski yerine geri oturmasını sağladı.
"Ne yapıyorsun be!"

"Napim dokunmayın diyorsun. Neyse, olum sen bu Seungmin'i seviyor musun?"

"Evet! Hayır!"
Felix kafasını salladı.
"Heh işte, bence sen bu Köpeciği seviyorsun."
Minho bir saniyeliğine düşündü.
"Hadi canım ordan. Chan olmasa birbirimizin suratına bakmayız."

Jisung ayağa kalktı ve Hyunjin oturduktan sonra bacağına oturduğunda konuştu.
"Bal gibi de seviyorsun. Gözler yalan söyleyemez Minho. Heleki senin gibi yalan söylemeyi beceremeyen bir insanın gözleri hiçte yalan söyleyemez."

Minho ayağa kalktı.
"Daha fazla bu saçmalıkları beynim almaz benim. Gidiyorum daha Chan'ı kaldırıp kahvaltı hazırlıycam."

O giderken Hyunjin olayı bilmediği için çocuklara döndü.
"Olay ne?"
Onlar anlatırken Minho kapıdan çıkıyordu ve kapıda Seungmin'i gördü.

"Günaydın."
Seungmin gülerek söylediği şeye, sinirli bakışla karşılık aldığında üzülmüştü. Minho ister istemez Seungmin'e sinirlenmişti.
Aslında onun bir suçu olmadığını biliyordu ama kendine engel olamıyordum.

Seungmin onun her zamanki haline vermeye çalışarak içeri girdi ve ordan da balkona çıkıp temiz hava almaya başladı.

Minho, Chan'ın yanına gitti ve onu uyandırdı. Daha sonrasında mutfağa geçti ve kahvaltıyı hazırlamaya başladı.

Herkes masada toplandığında, çocuklar Seungmin'in yanını boş bırakıcak şekilde heryeri doldurmuşlardı. Sadece Seungmin'in yanı ve baş köşe olan Chan'ın yeri boştu.

Stay Away/2MinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin