16

605 52 30
                                    

Sabah olmuştu. Akşam Seungmin Amerika'da yaşayan bir arkadaşını arayıp onun yanına gelip gelemiyeceğini sormuştu ve arkadaşı seve seve kabul ediceğini söylemişti.

Bavulunu yere koyarken içeri Minho girdi.
Seungmin kısa bi göz temasından sonra yorgun gözlerini, diğer mahçup çift gözden çekti ve arkasını dönüp telefonunu eline aldı. Rast gele çoğu uygulamaya basıp geri çıkıyordu.

Minho yanına gitti ve elindeki telefonu alıp yatağın üstüne attı. Kafası yere eğik Seungmin'in kafasını kaldırdı.

"Gözlerime bak Seungmin."
Seungmin geriye çekildi ve yatakla Minho'nun arasından çıkıp çalışma masasının yanına gitti.

"Toplanmam lazım Minho. Uçak kaçıcak yoksa."
"Veda etmeden mi gidiceksin?"
Seungmin elindeki gitarı çantasına koyarken duraksamıştı.
En azından bi vedalaşması gerekiyordu fakat içindeki yarım öfke hala devam ediyordu.

Minho'nun yanına gitti ve sıkı sıkı sarıldı.
Bir süre sonra Minho da kollarını belkide uzun zamanlar, belkide bir daha göremeyeceği aşkının beline sardı.

Uzun süre öylece kaldılar. İkiside hala çok seviyorlardı birbirlerini. Hala aşıklardı ama Seungmin bir süre ayrılmanın ve uzaklaşmanın ona iyi geliceğini düşünüyordu.

Ayrıldıklarında Seungmin, Minho'nun gözlerinin dolu olduğunu gördü. Saklamaya çalıştığı her halinden belliydi. Ortamı yumuşatmak mümkün olmasa da Minho'nun koluna yavaşça vurdu.

"Tamam yaa üzülme."
"Sende gitme o zaman. Öyle her şey istediğin zaman olmuyor."
Seungmin derin bir nefes aldı ve geri verdi.

Minho'nun sonuna kadar haklı olduğunu o da biliyordu ama yapıcak birşey yoktu.
Seungmin çantalarını eline aldığında Minho onun çenesini kavradı ve alnından öptü.

"Görüşüz Seungmin."
"Elveda Minho."
Minho'nun o an içindeki öküz daha da yayılmıştı. Daralmış, nefes alamıyordu.

Birlikte onları aşağıda bekleyen arkadaşlarının yanına indiler. Kimisinin gözleri doluydu, kimisi de güçlü durmaya çalışıyordu.

Seungmin bavullarını bıraktı ve kollarını açtı.
Önce Felix koşmuştu yanına. Sıkıca sarıldı can dostuna.
"Gitme be Seungmin."
Seungmin arkadaşının sırtını pat patlarken konuştu.
"Hepimiz için iyi olucak. Bak görüceksin."

Felix ayrıldığında bütün arkadaşlarıyla vedalaştı ve en sonunda kapıdan çıkıcağı sırada geriye döndü ve evin içine iyice baktı.

Çok anısı vardı burda. Çok acısı, çok mutluluğu vardı. Hepsi şimdi gözünün önüne geliyordu. Kısa bir süre önce, Minho'yla çok kez atışmıştı. Birbirlerini bayılatana kadar dövmüşlükleride vardı. Kolunu kırdığı için iki üç ay bakmak zorunda kaldıklarıda..

"Hepinizi çok seviyorum. Hiçbirinizi unutmıycam. Sizde beni unutmayın. Fazla söyliyecek bir şeyim yok. Dilim dönmüyor ama iyi hatılayalım birbirimizi."

Changbin arkadaşının yanına gitti.
"Sikerim seni he. Ne öyle ölüme gidiyormuş gibi."
Birbirlerine sarıldılar ve artık Seungmin için gitme vakti gelmişti.

Kapıyı kapattı ve tuttuğu göz yaşlarının hepsini akıtmaya başladı. Çok zor olucaktı alışması. Çok ağır gelicekti kardeşlerinden, aşkından ayrılmak ama mecvurdu. İçine yediremiyordu bazı şeyleri...

Elveda demişti ama belkide bu sadece bir kaç yıl sürecek bir ayrılıktı...

Eveet Stay Away'i burda bitirmiş bulunmaktayız ama Stay Away 2 gelicek

Büyük ihtimalle yaza doğru ya da belkide daha erken bir tarihte yazmaya başlarım

Şimdi biraz Minsung'dan yani Suratsız hikayesinden devam edicem

Normalde bölüm daha çabuk gelicekti ama son zamanlarda ÖSYM sınavına hazılanmaya başladığım için fazla yoğunum kendi listemdeki hikayeleri bile okuyamadım malesef

Uzun lafın kısası; umarım bölümü beyenmişsinizdir, umarım sıkılmamışsınızdır. Biliyorum kısa bir bölüm ama dediğim gibi ikinci fiction'ı da gelicek

⚡Sağlıklı, mutlu ve Skz ile kalın⚡

Stay Away/2MinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin