13

627 65 8
                                    

Sabah olduğunda Chan herkesten önce uyanıp kahvaltıyı hazırlamıştı ve sofrayı kurmuştu. Minho'yu rahatsız etmek istememişti. Dün gece yorulucağı kadar yorulduğunu düşünüyordu.

Bütün aile uyanıp sofraya geldiğinde gereksiz bi sessizlik vardı.
Jisung sessizliği bozan oldu.
"Seungmin. Sen gece gece burda napıyodun?"

Seungmin içtiği çayın boğazında kalmasıyla öne doğru eğilmişti ve öksürmeye başlamıştı.
Minho onun sırtına vurup rahatlattı.

Anlaşılan Jisung, Minho'yu fark etmemişti. Seungmin bi yalan uydurdu ve konuştu.
"Sevdiğim bi filmin tekrarını izliyodum."
Chan gıcıklık yapmak istiyordu
"Adı neydi?"

Seungmin ona döndü. İçinden geçirdiği küfürleri dışardan söyleseydi büyük ihtimalle cenazesi kaldırılırdı.
"Yeşil yol. Yeşil yol izliyodum."
Chan kafasını salladı ve önüne dönüp yemeğini yemeye devam etti.

Seungmin, Minho'ya bi bakış attı. Onun kadar Minho'nun da korktuğunu gördüğünde sırıttı ve çayından bi yudum daha aldı.

Yemek bittiğinde herkes işlerine dağılmıştı.
Seungmin ve Minho basketbol sahasına gitmek için yola koyulmuştular.
İkiside pek bişey söylemiyorlardı. Sadece gülüyorlardı
Seungmin sessizliği bozdu.

"Minho."
"Efendim."
"Şimdi biz, sevgili miyiz?"
Minho kaşlarını çattı ve kafasını iki yana salladı.
"Yoo. Onu da kim söyledi?"

Seungmin olduğu yerde dona kalmıştı. Gözleri hafifçe dolmuştu. Minho onun durduğunu farkettiğinde kendiside durdu.
Arkasında kalan çocuğa bakıyordu.

Yanına gitti ve hafif açılmış ağzını kendi dudaklarıyla kapattı. Kısa süre sonra geri çekildi ve konuştu.
"Tabiki de sevgiliyiz."
Sessizce bağırdığında Seungmin'in içine bi rahatlama gelmişti.

Minho, Seungmin'in elini tuttu ve yürümeye devam etti. Seungmin hâla donuk hâliyle yürüyordu.
"Ne oldu?"
"Korkuttun Minho."

Minho hafif bi kahkaha attı.
"O kadar hızlı anları yaşatmam için birinin sevgilisi olmam gerekir."
Seungmin yanaklarındaki sıçaklığı hissettiğinde çenesindeki maskeyi suratına çıkarttı.

"Evdekilere söyliycez mi?"
Minho kafa salladı.
"Biraz zaman geçsin, söyleriz. Bilmeye hakları var."
Seungmin kafasını salladı ve Minho'nun elini daha da çok sıktı.

Minho, Seungmin'in sinirini bozmak istiyordu.
"Gece çok güzeldin."
Seungmin, Minho'nun koluna vurdu
"Sus be!"
Minho omuz silkti.
"İçimde tutmak zordu napıyım."

Seungmin intikam almak istermiş gibi sırıttı ve konuştu.
"Partner güzel olunca istemeden iyi oluyorsun."
Minho kafa salladı.
"Biliyorum."
Seungmin istediği cevabı alamayınca canı sıkılmış şekilde yürümeye devam etti.

İçeriye girdiklerinde üstlerini değiştirdiler ve arkadaşlarının yanına gittiler. Koç daha gelmemişti. Antrenman günleri normalde geç kalmazdı ama büyük birşey olduğunu düşünmüyorlardı.

Yaklaşık yarım saat geçtiğinde koç hala ortada yoktu. Kimisi antrenmana başlamış, kimisi de oturmaya gitmişti. Minho ve Seungmin oturmuş sohbet ediyorlardı.

O arada kapıdan birisi girdi. Baya uzun ve heybetliydi. Boynunda yeşil bi tane düdük sarkıyordu.
"Hadi çocuklar! Buraya gelin!"

Herkes kısa süreliğine şaşkınlığa uğramış, sonunda adamın tekrar bağırmasıyla hızla etrafına toplanmışlardı.
Adam kişileri saydı ve eksik olmadığını gördüğünde konuşmaya başladı.

"Ben yeni antrenmanınız Choi San."
Adam söylediğiyle çocuklar şaşırmışlardı. Wooyoung'a aniden ne olduğunu merak ediyorlardı.

San tekrar konuştu.
"Eski antrenmanınız Jung Wooyoung, uyuşturu komasına girip hastaneye kaldırılınca işine el koyuldu. Onun yerine de  ben geldim. Bu kadar açıklama yeter. Hadi derse geçiyoruz."

İlk önce şınavla başlamış, daha sonrasında 400 metre koşu yapmışlardı. Biraz dinlenmek istediklerini söylediklerinde hoca ağır bir şekilde tepki verip ceza olarak 25 mekiği 50'ye çıkartmıştı.

Minho fazla zorlanmıyordu çünki hafta sonları oda öğrencileri çalıştırıyordu ama Seungmin için aynı şey geçerli değildi. Nefes nefese kalmış, hareketleri tam yapmaya çalışıyordu.
Yanına baktığımında onu öyle görünce endişelenmişti.

"Seungmin iyi misin?"
Nefes nefeseyken cevap vermek yerine kafa salladı.
Minho devam etti ve sonunda bitirdiğinde Seungmin'i bekledi.

Son üçünü yaptığında Seungmin'in de işi bitmişti.
"Hadi çocuklar! Sıra basket atmada!"

Hocanın bağırmasıyla Aralarından bi tanesi küfürü koyuvermişti. Minho içinin rahatladığını hissetmişti.
"Bişey mi dedin?"
Çocuk kafasını salladı.

Baskete geçtiklerinde yan yana iki pota vardı ve beş beş arka arkaya sıralanmışlardı.
Sıra Seungmin'e geldiğinde topu tuttu ve potaya baktı.

Başının döndüğünü hissettiğinde yere baktı ve kafasını salladı.
Topu rastgele attı ve arkaya tekrardan sıraya geçti.

Minho onun yanına gitti.
"Seungmin iyi misin?"
Seungmin onun suratına baktı. Gözleri kararıyordu ama endişelendirmek istemiyordu.
Herşey ortada olduğu halde kafasını evet anlamında salladı.

Geriye doğru yere oturduğunda koç sanki çok önem veriyormuş gibi yanlarına gitti.
"Seungmin, iyi misin?"
Seungmin, evet dediği gibi bayılması bir olmuştu.

Minho endişeyle adını bağırırken, Koç ambulansı arıyordu...

_______________________

Nasıldı bölüm?

Sıkıcı gibiydi sanki ve çok uzun zaman geçti son bölümün üstünden ama sonunda sınavlar bitti ve yeni bölüm geldi


Stay Away/2MinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin