Ay

150 25 6
                                    

''Ne alaka abi bitmiş gitmiş olay ne diye kahve ısmarlayacakmış onu anlamadım'' diye sinirle konuştu Taehyung.

Haklıydı, ben de böyle düşünmüştüm çünkü.

''Ben de anlamadım, gerek yok dedim ama ısrar etmeye devam etti'' 

Taehyung bana karşı her zaman korumacıdır. Çocukluğumuzdan beri beni her zaman birilerinden ve bir şeylerden korudu. Üzerime bu kadar titremesini sevsem de bu kadar çabuk sinirlenmesine üzülüyordum.

Jin hyung kendini sorumlu hissederek lafa girdi ''O gün de söyledim, kötü bir çocuk değil. Neden bu kadar kafasına taktı anlamadım ama zarar geleceğini sanmıyorum'' 

Jungkook ''Nedeni belli değil mi cidden ? Etkilenmiş işte Jimin'den şansını deniyor'' diyerek hepimizin aklından geçen ama dillendirmediği şeyi pat diye söylemişti. Anlam veremediğim yüzündeki sinirli ifadeydi.

Ama bu kadar rahat söylemesi canımı sıkmıştı, neden beklentiye girdim bilmiyorum ama bu durum üzülmeme sebep olmuştu işte.

''Başlarım onun etkilenmesinden! Sapık gibi gizlice numarası alınıp mesaj mı atılır ya! Azıcık sabretse yarın okulda yüzüne söylerdi işte ne bekliyor!'' Taehyung sakinleşmiyordu. 

Müdahale etmem lazımdı ama Taehyung'u kırmadan konuşmalıydım,

''Tamam Tete, sıkma kendini. Zaten okulun kantininde içeriz dedim, istersen sen de bize katılırsın bu konu da böylece kapanmış olur. Zaten ben de baş başa olmak istemiyorum'' diyerek kolunu sıvazladım. 

Öyle diyince parıldayan gözlerle bana baktı ''Tabii ki, tabii ki isterim. O ırz düşmanıyla bi de seni yalnız mı bırakacaktım'' 

Bu dediğine gülümsemiştim, gerçekten Kim Korumacı Taehyung ile başedemezdiniz.

✤✤✤

Hepimiz yemeklerimiz yiyip kalktık, sofrayı ben toplarım diyerek diğerlerini içeri gönderdim. Sofrayı topladıktan sonra hepimize birer kahve yapayım diye kupaları almak istediğimde farkettim ki Taehyung yine ve yeniden bardakları en üst rafa koymuştu.

Bayılıyordu benimle uğraşıp yardım ettikten sonra da övünmeye. Bardaklara uzanmaya çalışıp bir yandan söverken arkamda bir beden hissettim. Yüzümü çevirmemle onu görmem bir oldu.

Jeon ilah Jungkook, şu an tam arkamda uzanmış benim alamadığım bardakları indiriyordu. Tezgahla onun arasında kalınca kalbim inanılmaz bir hızda atmaya başladı. Hemen başımı önüme dönüm çünkü kıpkırmızı olduğumdan emindim ve bunu ona çaktıramazdım.

''Su almak için gelmiştim ama can çekiştiğini görünce yardım edeyim dedim'' dedi yine o alaycı gülüşüyle.

Nefesi boynuma çarparken konuşmam imkansızdı. Ve aramızda resmen mesafe bırakmamıştı.

Kendime gelmek zorundaydım ve bir an nefesimi toplayıp, ona döndüm. Ama bu çok daha kötüydü çünkü dip dibeydik. Ellerini tezgaha dayayıp, hafif eğilip benimle aynı hizaya gelmişti ve Tanrım ben gerçekten nefes alamıyordum.

O bana gülümseyerek öylece bakarken bu gerçekten çok zordu. Zor bela boğazımı temizleyerek konuştum,

"H-hiç de bile can çekişmiyordum, alışkınım ben Taehyungun bu oyunlarına, kendim hallederdim" dedim yüzüme umursamaz bir ifade takınmaya çalışarak ama lanet olsun ki kekelemiştim.

Ben böyle söyleyince gülümsemesi daha da büyüdü. Burdan çekilmem gerekiyordu, onu ittirip nefes almam gerekiyordu ama yapamıyordum. Olduğum yere çakılıp kalmıştım sanki. Sadece gözlerine bakıyordum.

Flawsome - JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin