Mutluluk

150 20 2
                                    

''Senden hoşlanıyorum Park Jimin'' 

O kadar çok bekledim ki bunu duymayı. Bir yerde artık umudum kalmayana dek bekledim. Her şeyin alt üst olduğunu düşündüğüm anda, tüm vücuduma elektro şok vermişler gibi bir titreme yayıldı. 

Bir şeylerin bu kadar zaman alması ne kadar can sıkıcı. Oysa ki kendime söylediğim onca ikna edici yalan ve yeminle kendimi hazırlamıştım.

Koskoca bi yalan işte. Bunu duymayı hep beklemiştim.

Ne anlattığını duymadım bile. Sonuca o kadar odaklıydım ki kapamıştım sanki kulaklarımı. Önemli değil, benden hoşlanıyor işte.. Sonunda söyledi ve ben sadece kalkıp zıplamak, dans etmek istiyorum. 

Bunu duymamla göz yaşlarım istemsiz süzüldü gözlerimden, Jungkook'un telaşlı bakışlarını üzerimde hissediyordum. Şu an bana doğru yaklaşıyor ve bam!

Dudaklarına yapışmam saniyelerimi aldı sadece, napabilirim ki. O günden beri bu anı ne kadar beklediğimden onun haberi yok tabii. 

Şaşkınlıkla öpüşlerime karşılık verdi, çok ateşli olmayan kısa bir minnet öpücüğüydü bu. 

''Aptalsın aptal, nefret ediyorum senden'' diye onu yumrukladığım histerik ataktan 5 saniye önce falandı. 

Bu hareketim Jungkook'u ikinci bir şoka sürükledi. 

''Jimin, dur ne oldu şimdi'' diyerek ellerimi tutmaya çalışıyordu. Biraz sakinleştikten sonra,

''Neden beklettin bu kadar aptal, az kalsın başkalarının sevgilisi olacaktım'' diye söylenmeye başlamıştım bile çoktan.

Gözündeki öfkeyi görmemle kendimi susturmam gerektiğini farkettim, hareketlerim de durdu tabii.

''Açma şu kıl kuyruğun konusunu, haysiyetsiz piç nefret ediyorum ondan'' dedi sinirle.

Nedense bu hali beni güldürdü, hatta kahkaha atmaya başladım. Yavaş yavaş artan kahkahalarım Jungkook'u tekrar telaşlandırmıştı.

Delirdiğimi düşünüyordu, delirdim çünkü! Seni beklerken ve anlamaya çalışırken delirdim evet!

Çaresizce bana bakarken, kahkahamı durdurdum. Ciddi olmalı ve bu konuyu konuşmalıydım yani karşılık vermemi bekliyordu elbette.

Ben sakinleşince tekrar bana bakıp ''Bana inanmanı, güvenmeni istiyorum Jimin. Hatalarımı telafi edebilir miyim ? Bana izin verir misin ? Senden daha fazla ayrı kalamam, kalamıyorum.''

Güzel konuşuyordu doğru, belki de balıklama atlamalıydım söylediklerine ama içimdeki korku geçmemişti hala. 

Oraya buraya savrulmak istemiyordum, tamamen net olacak mıydı bilmek istiyordum. Söyledikleri net olacak gibi dursa da ben bırakılmıştım bir kere. Sebebi ne olursa olsun o acıyı yaşamıştım. Ve bana en az 2 kez söylediği 'seni rahat bırakacağım' tarzı cümleleri de iyi gelmemişti.

''Korkuyorum Jungkook'' dedim açıkça. 

''Senden hoşlanıyorum, bunca zaman da hep gelmeni bekledim. O kadar hayalini kurdum ki bu da hayalmiş gibi geliyor'' umutsuzca söylemiştim. Bunu söylerken bile korkmuştum çünkü bu da benim hayalim olabilirdi.

Ellerimi tuttu, nazikçe öptü. ''İzin ver sana hayal olmadığını göstereyim, her şeyi telafi edeyim, seni çok mutlu edeceğim Park Jimin, yeter ki bana inan''

Pekala, inanmayı seçiyorum. Onu deli gibi isterken ve sonunda istediğimi almışken, bunu mahvetmek istemiyorum.

''İzin veriyorum Jungkook, beni sana inandır''

Flawsome - JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin