Biraz sohbet ettik, biraz yürüdük, iyi hissedeyim diye Taehyung bana çikolatalar çilekli sütler alıp türlü şebeklikler yapıyordu. Çoktan öğle vakti gelmişti. Jin hyung dersi bitince arayıp yemekhaneye gitmemizi söyledi. Yemek yiyecek halim yoktu ama bunu kimsenin bilmesine gerek de yoktu.
Yemekhaneye geçtiğimizde herkes masadaki yerini almıştı çoktan. Yoongi ve Namjoon yemek sırasındaydı. Taehyung bana otur, yemekleri ben alırım diyince masaya geçtim.
Jeon soysuz Jungkook da burdaydı ama götüne yapışan kız nedense yoktu. Hemen sosyal maskemi takıp kocaman gülümsememle selaamm diyerek yan yana oturan Jungkook ve Jin'in karşısına oturdum.
Bir süre aklımdan geçenler beni güldürmüştü. Türlü planlar yapıyordum ve her seferinde Jungkook'un yenildiğini hayal ederek kocaman gülüyordum. Deliriyordum sanırım..
''Jimin, ne bu haller seni güldüren ne böyle'' dedi Jin hyung.
Planlardan bahsedemeyince hemen yarışmayı kullandım,
''Heyecanlıyım hyung, akşam pratik yapacağız ya. Sabah açık yarışma olduğunu öğrenince biraz stres oldum hatta baya stres oldum sinirlerim çok bozuktu'' diye ekledim. Bu salak şimdi üzerine alınırdı falan. Davranışlarıma güzel kılıf bulmuştum.
''Taehyung dans konusunda çok mükemmeliyetçi olduğundan bahsetmişti, bir keresinde sinir krizi bile geçirmişsin'' dedi merakla.
Bunun da ağzında bakla ıslanmıyor cidden.. Ama bunu söylemesi işime gelmişti çünkü sınıfta da aynısını yaşamıştım,
''Evet hyung, en iyisini yapmak zorundayım gibi hissederim her zaman. Doğal olarak da bazen beni yıpratıyor'' dedim omuzlarımı kaldırıp indirerek.
O sırada Jungkook bizi dinlemiyor gibi telefonuyla oynuyordu sadece. Yüzüme bile bakmamıştı geldiğimden beri. Ama artık benim oyunum başlamıştı bu yüzden önemsemeyerek muhabbete devam ettim.
Taehyunglar ellerinde yemeklerle geldiler. Sonra uzaktan Jackson göründü, onu görünce ''Aaa Jackson gelsene'' diyerek boş olan yan tarafımı pat patladım gereksiz bir neşeyle.
Buna çok sevinmiş olacak ki iki adımda yanıma ulaştı. ''Merhaba Jimin, merhaba herkese'' diyerek selamladı herkesi. 'yemek alıp geliyorum' diyerek yemek almaya gitti.
Bu sefer Jungkook'un dikkatini çekmiştim sanırım çünkü göz göze geldiğimizde beni yakmaya çalışıyor gibi bir hali vardı ve bu benim umrumda değildi.
Jackson yemeğini alıp gelmişti, tam yemeğe başlamış sohbet ederken biri sıkıca arkamdan sarıldı. Lan noluyor bu kim falan derken kafamı çevirmemle Taemin olduğunu gördüm.
Tanrım bugün gerçekten güzel bir gün oluyordu. Yerimden hızla kalkıp ''Taeminnn'' diyerek sıkıca sarıldım. Onun elleri belimdeydi, benim ellerim boynuna dolanmıştı. Çok mutlu olmuştum tanrım, şu an Jungkook'u çıldırtmak için plan yapsam bundan iyisini yapamazdım heralde.
Beni biraz kendinden uzaklaştırdı, tek elimi tutarak etrafımda döndürdü ''Taş gibi olmuşsun Park Jimin'' diyerek tekrar sıkıca sarıldı ve yanağıma kokulu bir öpücük bıraktı.
Taehyung hariç herkes şaşkınlıkla, Jeon memnuniyetsiz Jungkook da nefretle bizi izliyordu.
''Seni çok özledim'' dedim dudaklarımı büzerek, iki elini birden tutuyordum. ''Ben de seni çok özledim Jimin, tahmin dahi edemezsin'' diyerek tekrar sarıldıktan sonra el ele masaya geçtik.
Bize merakla bakan gözlere dönüp ''Arkadaşlar bu ateşli çocuk Taemin, benim yarışmadaki partnerim'' dedim kocaman gülümsememle.
Taehyungla da bol bol sarılıp birbirlerini özlediklerinden bahsetmelerinden sonra masaya tekrar oturduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Flawsome - Jikook
General FictionEvet kusurların vardı, bu kusurlarınla benim için en kusursuz yine de sensin.