Sanırım ya rüya görüyordum ya da artık kafayı falan yemiştim. Ne yani bunca zamandır üvey kardeşi yüzünden mi delirmiştim.. Sinirle yumruğumu sıktım,
''Bana bunu şimdi mi söylüyorsun Jeon Jungkook!!'' diyerek tekrar üzerine atladım. Hedefim saçlarını yolmaktı ama ulaşamıyordum bir türlü çünkü beni engelleyip duruyordu.
Hırsla atılmaya devam ederken ''Dur, bak yine başladın, tanrı aşkına ne zaman normal konuşacaksın sen, hey.. sormadın ki kim diye'' dedi çırpınırken.
Doğru ya, ben her seferinde ortamdan koşarak uzaklaşmıştım ve sormamıştım. İyi de yani insan kardeşini getirince kardeşim diye tanıtır yani ben mi sorunluyum.
Birden düşüncelere dalınca hareketlerim durmuştu. O an farkettim ki üst üste duruyorduk ve Jungkook gülerek saçlarımı okşuyordu. Bu anın içinde kaybolmayı isterdim, hatta belki zaman dursun da isterdim ama hala cevabını bilmediğim onlarca soru vardı kafamda.
Yavaşça doğrularak kucağından kalktım, yatağa tekrar oturdum. ''Haklısın ama sen de söyleyebilirdin yani o yüzden çok da haklı değilsin'' dedim omuz silkerek.
O da doğrulup oturur pozisyona geçti ''Sana daha söyleyeceğim çok şey var Jimin'' dedi ve kalbim, kalbim gerçekten artık ritim problemlerine sahipti.
✤✤✤
O anın şokuyla bir şey diyemedim, hadi kahvaltıya diyince kalktık önce ben banyodaki işlerimi hallettim sonra o halletti. Üzerimizi değiştirip aşağı indik.
Taehyung çoktan uyanmış kahvaltıyı hazırlamıştı. Bizi görünce tüm neşesiyle ikimize birden sarılıp ''Ah canım arkadaşlarım, sizi o kadar çok seviyorum ki'' diyerek sarsmaya başladı.
Jungkookla birbirimize anlam veremez gözlerle baktık. Sonra Jungkook, Taehyung'un kolunu kavrayıp bizden uzaklaştırarak sordu,
''Hey hey ne oluyor sana böyle, sabah sabah sarhoşum deme sakın'' dedi uyarır tonda. Taehyung hülyalı bakışlarla adeta yerinde havalanıyor gibiydi.
Etrafında bir tur döndü, ellerini birleştirip göğsüne koydu, sonra iki yana açıp sonunda konuştu,
''Jin bana aynı eve çıkmayı teklif etti!!!'' dedi şakıyarak. Şok olmuştum, nasıl tepki vereceğimi bilememiştim o an.
Birden olduğum yerde zıplamaya başladım ve Taehyungun resmen kucağına atladım. Dur Jimin, ay derken ikimiz de yeri boylamıştık.
Birbirimizin yüzüne bakıp sonra kahkaha atmaya başladık. Jungkook şoktan çıkıp beni ve Taehyung'u yerden kaldırdı.
"Civciv, adam mutluluğunu yaşayamadan öldürmesen mi ?" diye kendine doğru çekti beni.
Erkek ya..
"Taehyung inanılmaz mutlu oldum, inanamıyorum sizin ilişkinizde yaşananlara artık. Sen nasıl hissediyosun, nasıl tepki verdin o an?" diye heyecanla sordum.
Jungkook "Hadi bi kaza çıkmadan oturalım da öyle anlatsın, sen yine atlarsın üstüne kendini tutamayıp" dedi kinayeli bir şekilde.
Ne sanki napıyorum, ben duygularını böyle yaşayan biriyim..
Daha sonra Taehyung biz gittikten sonra olanları anlattı. Gözlerindeki ışıltı her şeye değerdi. Onu umutsuz olduğu bir aşkın pençesindeyken bu hale gelmiş görmek beni inanılmaz mutlu etmişti.
Heyecandan elini kolunu nereye koyacağını bilmeyerek anlatıyordu olanı biteni.
''Öyle işte Jiminim, biz yakında evleniriz bile'' dedi iç geçirerek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Flawsome - Jikook
General FictionEvet kusurların vardı, bu kusurlarınla benim için en kusursuz yine de sensin.