"Sevgili günlük,Söz verdiğim gibi geri döndüm.Dünün aksine bugün sana anlatacak çok şeyim var.Hangisinden başlayayım istersin? Dur önce şu sağlık odası olayından bahsedeyim.
Hani sana demiştim ya,Bakugou'yu alıp götürdüler diye, işte bugün beni de aldılar.Önce uzunca bir yol gittik yürüyerek.Yetimhane kampüsündeki o yasaklı binaya girdik.Korktum tabi,kim olsa korkar o beyaz önlüklü bilim insanlarının yanında.
Beni bir sandalyeye oturttular,kolumdan tuhaf bir serum vererek his duyumu azalttılar ama bilincim hala açıktı.Sonra kazağımı çıkartıp göğsümün bir sürü yerine tuhaf yuvarlak cihazlar taktılar.O an içimden vargücümle bağırsam da dışarıya en ufak bir hareketlilik belirtisi gösteremiyor,her şeyi cam bir kapsülün içinden izliyormuş gibi öylece oturup vücuduma tuhaf aletler takmalarını izliyordum.
Bir yandan da anlam vermeye çalışıyordum tüm bu yaşadıklarıma.Daha ilk yaşıma girmeden Almanya'daki yıkık bir sinagogun* önünden alınıp Japonya'daki bir yetimhaneye bırakıldığım anlatılmıştı bana.Sonra ise tüm o eğitimler,çift bulma saçmalıkları,izolasyonlar ve şimdi de bu gerizekalı adamların benimle bir oyuncak gibi oynayışı.Bu yetimhanede her ne dönüyorsa iyi şeyler olmadığından tam şu an emin olmuştum ama yapabilecek hiçbir şeyim yoktu.
Yıllar önce 9 yaşındayken eğitim için güvenlik zayıflatıldığında bile kaçmak -daha doğrusu kaçtıktan sonra o koca ormanda yolunu bulmak- o kadar zor olmuşken şimdi nereye gidecektim? Dış dünyayla en ufak bir bağlantım yokken nasıl hayatta kalacaktım ki? Her şeyi geçtim tüm bunları Bakugou'ya anlatsam asla kabul etmez ve benimle kaçmayı reddederdi ama ben onsuz ne yapacağımı bile bilemiyordum.
Resmen prangalarım olmadığı halde muhtaçlığımla bağlanmıştım bu yetimhaneye.Kaçmak kolaydı,dediğim gibi.Zor olan ormanda yolunu bulmak ve hiç dış dünyaya açılmamış olmanın getirdiği acemilikti.
Kahretsin,yine en kötüye daldım hemen.Belki bu sağlık zımbırtıları benim için yararlı şeylerdir? Niye hemen kaçma planları yapmaya başladım ki,saçmalık işte ne olacak!
Kaçacakmış,nereye kaçıyorsun kahpe köpek! Bu yetimhanenin şartları olmadan hayatta kalabilir misin sanki sen.
Neyse,bak yine çok boş konuştum.Sayfanın yarısından fazlası kaplandı. Hemen diğer anlatacağım şeye geçeyim de sığsın.
Bugün sağlık odasından geri döndüğümde Bakugou'yla olan ortak odamıza girer girmez bana endişeyle bakıp iyi olup olmadığımı sordu.
Cidden,neler oluyor anlamıyordum ve kafam çok karışmıştı. Bakugou, bana, iyi misin diye soruyordu?
Asla inanmazdım ama o an kanlı canlı bu olmuşken başka da bir seçeneğim yoktu. Tüm bu şok etkisini atlattıktan sonra ise kafamda tek bir soru vardı: Neden iyi olmayacaktım ki?
' Ben iyiyim ama neden sordun Bakugou? Bir sorun mu var?' diye sordum ona. O ise her zamankinin aksine 'Evet.' demişti.
Daha sonra anlattığına göre onu sağlık odasına götürdükleri gün sıra bana gelene kadar bir şey söylememesini sıkı sıkı tembih etmişler.Bu yüzden sorduğum hiçbir soruya cevap vermemiş. Ben de gülümseyip ona artık her şeyi anlatabileceğini söylediğimde hiç düşünmeden konuşmaya başladı.Sanki buna ihtiyacı var gibiydi.
Ona benimkisi gibi bir his azaltıcı serum vermeyip direkt damarlarından içeri tuhaf bir sıvı enjekte ettiklerini ve canının ne kadar yandığından bahsetti. Ama oradaki beyaz önlüklü adamların dediğine göre bu sıvı onun bedenini daha güçlü yapıyormuş ve serum bu gücün etkisini azaltıyormuş.
Açıkçası ikimiz de birbirimizin buna inanmadığını biliyorduk ama bunu hiç dile getirmedik.Daha doğrusu ilk dile getiren olmaya cesaret eden olmadı çünkü bu konu açılırsa sonu hiç de iyi bitmezdi.
Ama sanırım yarın başlayacak olan 'oyunlar' kafamdaki tüm soru işaretlerini giderecek."
Kirishima
_________________
Sinagog: Yahudilik'e inananların ibadet etmek için gittikleri ibadethane.(bir diğer adı havra)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
50
Fanfiction[bakukiri/kiribaku] Çok yakınında, yanı başında, bir Albatros kulacı kadar uzağında düşüncelerimi ve duygularımı ona açık açık ilan ederken o beni duymuyor bile. Ne yazık bana!