"Sevgili Kirishima,
Böyle başlanıyor sanırım günlüklere, senden öğrendiğim kadarıyla. Seninle geçirdiğim zaman bana bir şeyler öğrenmeyi öğretti Kirishima. Bitecek olması üzücü ancak buna rağmen hâlâ sana dokunabiliyor olmak, sesini duyabilmek güzel. Yapamayacak duruma gelene kadar, nihayet bu deneyler amacına ulaşıp da 'üstün insan' -sen- oluşana kadar seni tüm kalbimle sevmeye devam edeceğim. Bilemem belki beni öldürmen, o düğmeye basman hayal kırıklığına uğratır ve son dakikalarımı tüm bir ömrü ziyan eden hayvanca uğultulara bırakırım ama lütfen böyle yapmışsam bile, beni affet. Hepimiz insanız ve en nihayetinde kimseye olan sevgimiz yaşama olandan büyük değil.Aynısı senin için de geçerli değil mi? İstemeden yaptığını söyleyerek kendini avutuyorsundur şu anda, eminim. Fakat söylemem gereken üzücü bir gerçek var ki biz buyuz Kirishima. Hayatta kalmak için öldürmek gerektiğini şimdi anlıyor musun? Tıpkı 25'e yaptığın gibi, beni de yaşamak için öldürdün. Kalbin sızlıyor, biliyorum. Boğazından yukarı can yakan bir tel sürtünüyor. Ne zaman o deneylerden dönüp de odada yalnız başımıza birbirimize bakakalsak, aynı his beni de sarmalardı.
Çünkü her ne kadar bu sevgi, yalnız ölene dek sürmüş de olsa seni seviyorum Kirishima. Sevgilerimiz, aşklarımız, nefretlerimiz... Bizler gibi ölümlü duygular bunlar, ben buna inanırım. Ancak şöyle de düşünebilirsin: Ölmeden önceki son dakikamda bile ,her ne kadar ihanet duygusu hayal kırıklığımı körükleyip beni çepeçevre sarmış olsa da, seni seviyordum ve sevgimin sonu ölümüm -ölümsüzlüğe açılan bir kapıydı- Peki bu sevgiyi ölümsüz kılar mı? Bilemem.
Umarım şu an bunu okurken ağlamıyorsundur Kirishima. Çünkü ben ve birileri bunu yazarken ağlıyoruz. O birilerinin kim olduğunu biliyor musun? Sana tüm bu şeyleri yapanın, hatta seni konuşturup hareket ettirenin kim olduğunun farkında mısın? hellga (dikkatini çekerim ki o bir tanrı değil) bizi yazıyor.
Ben her şeyin farkındayım Kirishima.
Peki ya şimdi mutlu musun? Hayatta kaldığın için kendi kendine zaferini kutladın mı, kutlarken vicdan azabı duydun mu? Umarım bu insanca şeylerin hepsini yaşamışsındır Kirishima. İnsan olmak güzel şey çünkü, acısıyla tatlısıyla. Seni duygusuz bir korkuluk olarak görmektense ağlayan sevgilim olarak görmeyi yeğlerim.
Ne dedim ben az önce? Sevgilim? Keşke olsaydı. Güzel olurdu doğrusu. Ama sorun yok Kirishima. Yanı başına, bir Albatros kulacı kadar uzağına geldiğimi düşün. 'Kaldır kolunu' deyip dizine yattığımı ve sana aşkımla beraber tüm zayıflıklarımı ilan ettiğimi. Bu bir intihar mektubu ve hayatımın aksine en güzel şekilde bitmesini istiyorum Kirishima. Üzgünüm ama sonum senden geldi diye burada binbir türlü güzelleme yapamayacağım. Yine de yanlış anlamayasın, yüzüne vuruyor gibi oluyorum böyle beni öldürdüğünü. Neyse, istemeden yaptın diyelim. Öyle olsun Kirishima, öyle olsun sevdiğim.
En başından sana gerçekleri söylemediğim için üzgünüm. O günlükleri tutmazken sana yazacağım intihar mektubunu düşünüyordum aslında. 'Nasıl veda etsem acaba?'
Ben Kirishima, her şeyi biliyordum. Çünkü aslında ben, senin deneyinin bir parçasıydım. Bunca zaman burasının bir yetimhaneden fazlası olduğunu keşfetmiş ve araştırmalar yapıyordum. Kaçmak için bir yol arıyordum fakat son deneyin planlamalarına baktıktan sonra, en başından tahmin ettiğim öleceğim gerçeği kesinleşmiş oldu.
Ben geleceğim yere kadar geldim Kirishima. Sana tüm deneyin boyunca eşlik ve aşıklık ettim. Çok da mutluyum. Eğer bu sayfada iki nokta halinde buruşuk bir alan görürsen onlar gözyaşlarım. Senin okuduğun zamanda ebediyete kapanmış gözlerimden, bir zamanlar akan iki küçük yaş.
Seni seviyorum Kirishima. İnan ki kalbimin küçük bir yeri, seni düşünürken fazladan kan pompalamak için gelişti. Kemiklerim sızlıyor, tüm bunları yazarken ve senin ağladığını düşünürken vücudumdan geçen bu elektrik akımı kemiklerimi sızlatıyor. Her şeyi en baştan bildiğim hâlde hiçbir şey yapamayarak yalnızca o camın ardında elim kolum bağlı oturmuş olmam...
Kirishima söyle lütfen, sen de beni böyle seviyor musun? Demek istediğim, sen de ağlıyor musun bunları okurken? Şu an mesela, gece 2 ve sen her şeyden bîhaber uyuyorsun ben bunları yazarken.
Ne güzel de uyuyorsun. Saçların sanki kayadan yapılma birer yumak. Bir insan bu kadar mı katı ve sert hissettirir? Dokunsam kesilecekmişim gibi keskin hatlı o köprücük kemiklerin...Öptüm say yanaklarından, sevgilim. Şimdi ben enkaz altında kemiklerim organlarıma girmişken, sen mavi çekmecenin yanı başında bu mektubu içine çekeceksin. Hatırla ki şu an kenarlarından hafifçe kavradığın kağıdı ben, bir zamanlar neredeyse buruşturup çöp kutusuna 'basket' atıyordum. İyi ki de yeni bir tane yazmak yerine bunu koymuşum.
Bunlar son olduğundan uzun tutmaya çalışıyorum. Özür dilerim, senle pek konuşmadım her şeyin daha başındayken. Ancak bir umut da olsa belki bağlanmam diye düşünmüştüm Kirishima. Belki bu kadar acıtmaz. Ama ister istemez başımı tüm yorgunluğuyla omzuna bırakmak, sana karşı pes etmek ve yalnızca çökmek istedim. Sana bu yükü yüklediğim için özür dilerim. Şu an çektiğin acıyı düşününce o düğmeye basıp öldüren ben olmak istiyorum sevgilim.
Dudaklarımdan öpmeye tekrar gelir misin? Derim bir leşe dönüşmeden önce bir kere daha okşar mısın yanaklarımdan? Göz kapaklarımı kaldırıp bakabilir misin gözlerime son kez? Seni hissedemesem bile, yalvarırım yalnızca...
Sevebilir misin beni ölene dek?Ben üstüme düşeni yaptım sevgilim. Şimdi sıra sende, kalan hayatını bensiz, özgür, belki bitap düşmüş belki de kaldırımdaki papatyadan farksız nötr yaşamakta. Ben sende acı ama güzel bir hatıra olarak kalayım. Üstüne yenilerini eklemekten çekinme sakın.
Ve bir şiirle bitirmeme izin ver:
Unutma ki ben de bir dalgaydım, vurdum dünyanın kıyısına.
Sen de vuracaksın elbet, bir gün en sert kayalıklara.
Başın kumlara değdiğinde sevgilim, beni hatırla.
Sevdiğinle öl, mutlu kal yaşadığınla.İşte bu şiir; bizi yazanın, sevdiğine yazdığı şiirdir Kirishima. Umarım bunlar son sözlerin olacak kadar seversin birini daha."
Kirishima mektubu katlayıp ceketine koydu. Sanki tüm hayatın gerçeğini öğrenmiş gibi sağ çıktığı bu hayat mücadelesinden sakin adımlarla uzaklaştı. Deneyi yaptıkları yere geldi. Her şey biter bitmez büyük bir hızla mavi çekmeceye koymuştu ve neler olduğunu hatırlayamıyordu bile.
Yerde yatan sarı saçlı bedene baktı. Son saniyelerinde ne de korkutmuştu ama kendisini o hayvanca tavırlarıyla! Sarı saçlara ellerini geçirdi. Dudaklara dudaklarını değdirdi. Mürekkebi fazla gelmiş bir mührün kağıda basılışı kadar ürkek ve narindi. Elini yanağına koydu, okşadı. Gözlerinden düşen iki damla yaş, yerde yatanın burnuna düştü ve yaşama yeteneğini kaybetmiş bu bedenin üzerinden yavaş yavaş buharlaşmaya başladı.
Kirishima cesedin gözlerini açıp da bakmaya cesaret edemedi. Çünkü açarsa, o göz bebeklerinin yerinden oynayıp kendisine döneceğini, bir şekilde bakışacaklarını hayal etti ve ürktü. Bedeni kucağına alıp dışardan gelen ve en sonki deneyde kapıya dayanmış olan yardım amaçlı insanların arasına girdi.
O tek hayatta kalandı.
Polisler yanına geldi, sağlıkçılar kollarındaki cesedi aldı. Sorular soruluyor, insanlar etrafına toplanıyordu. Kirishima uzaktan uçan bir Albatrosa baktı, gülümsedi.
"Seni seviyorum Bakugou" dedi fısıltıyla.
Çok yakınında, yanı başında, bir Albatros kulacı kadar uzağında düşüncelerini ve duygularını ona açık açık ilan ederken o kendisini duymuyordu bile. Ne yazıktı ona!
___________
-son-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
50
Fanfic[bakukiri/kiribaku] Çok yakınında, yanı başında, bir Albatros kulacı kadar uzağında düşüncelerimi ve duygularımı ona açık açık ilan ederken o beni duymuyor bile. Ne yazık bana!