"Alev alev yanmak... Normalde bizi öldürür ama bu kadar tutkuya rağmen kazanan biziz. Bazıları kontrolden çıktığımızı... Günahkâr olduğumuzu söylüyor. Ama onların mahvetmesine izin verme. Güzel uyumumuzu."
Bölüm Şarkısı | akiaura, LONOWN, STM - Sleepwalker
İyi okumalar :)
***
Kalabalıktayken sessiz bir çınlama geliyordu kulağıma. Yankılar, kalabalığın içinde mantığımı tenha bir köşeye savuruyordu ve o yankıdan kaçmak için kendimi mantığıma bağlı kılmaya çalışıyordum ama ben o canice düşüncelerden uzaklaşmaya çalıştıkça adımlarım daha da ileriye gidiyordu.
Sanki ellerin kolların bağlı, gözlerin geride kalan masumiyetinde, aklın ise hayallerinde öylece hissedersin çaresizliğini. Karanlık çöktüğünde, bedenin çiğnenmiş düşüncelere teslim olduğunda, bu kadar hırçınlaştırılmış olmana rağmen tüm masumluğunla baş başa kalırsın. Sonradan anlarsın geride bıraktığın geçmişinin omzuna yüklediğin dünyaya bedel olduğunu. Ruhum benliğimden sömürülmüş, izlerim ise; tırnaklarımla kazısam da geçmeyen ellerim ile hayatlarını sonlandırdığım avuçlarımda...
''Göklerdeki babamız, sana hayat verdiği için şükret. Soluduğun hava için, sana verdiği huzur için, kurtuluşun için dua et Jungkook.''
Yüzümü hırçın bir sevgiyle yalayıp geçen rüzgâr, vademin dolmak üzere olduğu evrende sesin sahibinden daha çok saçlarımı okşamıştı. Baba, unvanı yalnızca üzerinde eğreti duran bir sıfat olarak kalmış, fiilen gerçekleşmemişti. Önemsiz bir sıfatın; hayatının yarısından fazlasını zehirleyerek milim milim çürütmesini, ailesinin parçalanışına neden oluşunu kim hak ederdi ki?
Masum küçük bir çocuk hak etmezdi.
Yaşadığım aile trajedim için kendimi suçlamıyordum, her şeyin bilincindeydim. Tek sorumlu o merhametsiz, gaddar kaçıktı.
''Aşırı ölçüde yinelenen sözcükler bitkin düşer,'' Demirliklere sıkıca asıldım. ''Ve ölürler. '' Gözlerim; zemine çakılmış acı içinde uzanan, haykırışlarla ağlayan bedene takıldı. ''Sözlerin anlamını yitirmiş kelimelerden ibaret baba, esaretim için dua etmeyeceğim.'' Parmak uçlarım elektrik saçıyormuş gibi siyah korkulukların üzerinde huylandı. ''Ben yalnızca kendimi o kurtuluşa canla başla adadığım için kendime dua ederim."
İnsanlar eşit yaratılmamıştır. Bazıları daha zeki doğar, bazıları daha güzel. Bazıları yoksul bir ailede doğar, bazıları zayıf bir bedende. İnsanlar farklı olmak için yaşardı. Bu yüzden birbirleriyle savaşır ve yarışırlar. Buradan evrim meydana gelir. Yani eşitsizlik yanlış bir şey değildir. Asıl sorun eşitliktedir.
Ben bu eşitliğin döngüsünü kırmak için uğraşmıştım. Ulaştığım zirvede kurtulduğum zincirlerimden kanayarak, kanatarak sıyrılmıştım. Hak ettiğim yaşamı kendime ziyafet gibi bir başkası tarafından kendime sundurmuştum. Neyi nasıl yaptığımın geldiğim konumda pek bir anlam ve önemi yoktu. En dipteki zayıf ve sefil yaşantımdan uzun soluklu bir yolculuğun ardından kurtulmuştum. Ruhum bedenimden daha yorgunken, onun sesinden dinlediğim sonu gelmez mavallara kulağımı her zaman tıkayacaktım.
Herkesten, her şeyden belki de en çok kendimden kaçarken, gerçeklik algımdan da kilometrelerce uzaklaşmıştım. Yukarıdan baktığımda aşağıda gördüğüm her beden, her bir surat artık geçmişimden günüme büyüyerek düşmüş bir çığ kalıntısıydı. İçimdeki dindirilemez bir şey vardı, o şey öfkeydi.
Kalplerini ellerimle söküp almak istediğim mide bulandıran silüetlerdi.
Kardeşimin serbest bırakılan katilleri... Suho, Yugyeom, Gang Jae.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
THESE VIOLENT DELIGHTS | Taekook +18 | [DÜZENLENECEK]
Fiksi Remaja...Sevgi her zaman bencildir. Ne kadar ateşliyse, o kadar bencildir sevgi. Onu korkutan yaraları değildi. Tam aksine. Bu kadar yakında dururken yüzünün iki tarafını da görememesiydi. Bir tarafı seçmesi gerekiyordu. Jungkook onu esir alanın hangi tar...