Merhabalarrr🧚❤️
İyi okumalar hepinize;)
***
Gözlerimi hızla kırpıştırıp görüş açımı netleşdiriğimde adamı tam olarak seçe bilmiştim zorda olsa. Bana el işaretleri yaparak çağırdığını fark edip yardıma ihtiyacı olduğunu düşündüğüm için koşarak göl kenarına inmiştim.
"Kiyafetlerim yok." yüksek ses tonuyla konuştuğunda kaşlarımı çatmıştım.Anlamaz ifadeyle yerimde kımıldamazken bu sefer daha yüksek sesle konuşmuştu.
"Kiyafetlerim yok çalınmış diyorum."
"Kiyafetlerini mi çal-" aklıma dolan az önceki görüntülerle neler olduğunu anlamıştım. Az önceki çocukların elindeki kiyafetler demek bu adamındı.
Bir kaç dakika ne yapacağımı düşünürken gölün etrafında dönüp durmuştum öylece. Ardından ona kiyafet getirmek için eve gitme fikrini bir an bile düşünmeden kafamda onaylamıştım.
Sonuçta yardıma ihtiyacı vardı. Ve bende ona yardım etmeliydim ne olursa olsun onu burda bırakmak istemiyordum.
Adama doğru döndüyümde ise hala beni izlediğini fark etmiştim. Farklı bakıyordu. Aynı anda üst vucudunu suya batırıp çıkartırken bu görüntüyle bir kaç saniyelik afallasamda çok zaman geçmeden kendime gelmiş gözlerimi çekmiştim.
"Daha ne kadar orada beklemeyi düşünüyorsun? Bana yardım edecekmisin?" dediğinde sağ elimle siyah saç tutamlarımı karıştırmış derin nefes almıştım.
"Ben hemen geleceğim. Merak etme." deyip aceleyle arkamı dönmüş ve oradan uzaklaşarak eve doğru koşmuştum.
***
Evimiz buraya az da olsa yakın olduğundan şanslıydım en azından. Hızlı koştuğum için ne kadar nefessiz kalsamda sonunda varmış kendimi toplayarak sessizce eve girmiştim.
Annemin ortada olmadığını gördüğümde sorularından kurtulduğum için birazda olsa sevinmiştim. İlk önce kendi odama yöneleceğim sırada adamın suyun yukarı tarafında kalan üst vucudu aklıma gelmişti. Ne kadar geniş omuzlu olduğunu ancak o zaman dark ede bilmiştim.
"Benim kiyafetlerim olmaz o zaman."
İstemsizce görünümü aklımdan silinmezken kendi kendime söylenip bu düşünceleri bir kenara itmiştim.
"Kendine gel Jungkook." Biraz daha mırıldandıktan sonra aceleyle babam ve annemin kaldığı odaya girmiş babamın en bol kiyaferlerinden fazla dikkat etmeden seçerek elime aldığım gibi dışarı çıkmıştım.
Geldiğim gibi aynı hızla koşmuştum yine.
***
Nefesim göğüs kafesimi partlatacak gibi hiss etdiğimden ellerimi dizime yaslamış nefesimi düzene sokmaya çalışmıştım.Kendime geldiğimi düşündüğümde göle doğru bakınmış kimseyi görememiştim. Elimde tuttuğum kiyafetleri yere doğru atmış ardından ayaklarımı yere vurarak konuşmuştum.
"Yaa!! Boşunamı koştum yani bu kadar. Nereye gittin şimdi?!"
Kendimce ciddi sandığım sesimle bağırdığımda hiç bir yerden ses gelmemişti. Bir kaç saniye beklemenin ardından bir hışımla yerdeki kiyafetleri alıp arkamı dönmüş gidiyordum, taki arkamda o sesi duyana kadar.
"Bekle."
Hızla arkamı döndüğümde adamın yüzünde ufak bir sırıtışla hala gölde bana baktığını fark etmiştim. Benimle dalga geçtiğini düşündüğümden dahada sinirlenmiş kaşlarımı çatarak sert görünmeye çalışmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CRÙEĹ ●Taekook●|bxb|
Historical FictionGüzeller güzeli Jeon Jungkook geleceğin Qaddar İmparatoru prens Kim Taehyungun ilgisini çekerek hayatının en büyük günahını işlemişti. Ancak habersizdi... Bu günaha kendisinin sebep olacağından ve kendi elleriyle sevdiği adamı canavara çevireceğinde...