ep8

342 40 10
                                    

Merhabalarr.

Uzun aradan sonra yb attım. 1.35 bin okuma için de hepinize teşekkür ederimmmm.

Üniversite sınavına hazırlanıyordum. Ve sonuç olarak kazandımmm🥳

Hikayeye gelirsek beynimde bazı yerlerde kopukluklar yaşadım. Bu yüzden toparlamaya çalıştım az da olsa. Yani bölümden fazla memnun değilim. Kısa sürede düzelteceğim.

Yazım yanlışları olursa belirtmekten çekinmeyin. Çünki okumadan atıyorum.

Artık buradayımmm. Beğenileriniz ve özellikle yorumlarınız için de şimdiden teşekkürler💋

İyi okumalar hepinize;)

***

Taehyung.

Yıllar önce zorla çıkarıldığım odamdaydım yine. 'Aynı oda farklı insan' diye geçirmiştim içimden. Farklıydım değişmiştim. Eskisi gibi çocuk değildim. Ancak odam tıpkı eskisi gibiydi. Değişmemişti. Tek bir eşyası bile yerinden oynamamıştı. Küçükken en sevdiğim renkti kahve rengi. Bu yüzden odamdaki eşyalar da hep o tondaydı.

Şimdi ise oturmayı çok sevdiğim balkonumdaydım. İzliyordum günden güne zayıflayan ülkeyi. Küçükken hep buradan izlerdim insanları. Her gün aralıklarla kutlama olurdu buralarda. İnsanlar mutluydu. Eğlenmeye mutlaka bir sebep bulurlardı en azından. Ancak şimdi her şey aksine değişmişti. İnsanlar mutsuzdu. Buraya gelmeden gezmiştim aralarında kısa süreliğine. Konuşmuştum bazıları ile. Hepsinin derdi iş bulmak ve ailelerini eskisi gibi iyi yaşatmaktı. Bir halk eğer açlıkla savaşıyorsa bu kadar mutsuz olurdu. Ve burası kesinlikle öyleydi.

Sorumlusunun kim olduğunu biliyordum elbette. İmparatorun arkasına saklanıp onu kukla gibi kullanan İmparatoriçe. Ancak hepsinin sonunun geliceğinden bi haberlerdi.

Dudaklarımın arasına yerleştirdiğim sigaramdan derin bir nefes almıştım. Ardından içimi yakmasını umursamayarak dumanını üflemiştim havaya. Aklıma beni gördüklerindeki yüz ifadeleri gelmişti her birinin. Sırıtmama sebep olmuştu ifadeleri. Hele korkak Namjoon. Benim için en zayıf halka olan Namjoon. Kendini annesi sayesinde adam zanneden Namjoon.

Sigaramın bittiğini farkettiğimde dudaklarımın arasından alıp küllüğe bastırmıştım yavaşça. Geldiğimden beri kaçıncını içiyordum hatırlamıyordum bile. O kadar dağınıktı düşüncelerim. İzmarit kokusu iliklerime kadar sindiğinden emindim. Ancak umursamadım. Yeni bir tanesini iki dudağımın arasına alıp yerleştirmiştim. Elim masadaki kibriti bulunca yakmıştım sigaramın ucunu. İçime derin nefes alıp parlamasını sağlarken yine düşüncelere dalmıştım.

Bir az evvel gerçekleşen sahne gelmişti aklıma. Yine o doldurmuştu bir anda düşüncelerimi. Sigara dumanı üfleyen dudaklarım yukarı doğru kıvrılmıştı yavaşça. Bana daha yakın olması açısından seçmiştim onu. Ben olduğumu anladı mı anlamadı mı bilmiyordum. Bir azdan burada olacaktı. Görecekti ben olduğumu. Belkide hiç iyi karşılamayacaktı beni. Ancak yine sarılacaktım ona.

Sigara kokan ben çiçek kokan çocuğa sarılmak istiyordu. Ne kadar bencilce bir istekti benimki.

Onun düşünceleri hakkında bir fikrim yoktu. Siyah saçlarının kokusunu, utandığında kızaran yanaklarını, gülüşünde gizlenen ürkek tavşanı, ona dokunduğumda kasılan vücudunu ezberlemiştim kısa sürede. Ancak karakterini bilmiyordum. Kırıldığında nasıl davranır, en çok nelerden hoşlanır, en sevdiği yemek nedir, nasıl sevilmek ister mesela? Nasıl kişilerden etkilenir? Hepsini bilmek istiyordum.

Sonra aklıma hiç getirmek istemediğim düşünceler doldurmuştu beynimi. Yüzüm aniden düşmüştü. Sigaramı dudaklarımın arasından alıp sertçe bastırmıştım onu da küllüğe. 'Ya sonda benden nefret ederse?' diye geçirmiştim içimden. 'Ya yüzüme bile bakmassa?' hemen silmiştim bu düşünceleri beynimden. Sonuçta ben haklıydım. Onlardan intikam almakta haklıydım. Ona olanları anlatırsam kesin beni anlardı. Anlardı evet. O anlardı.

CRÙEĹ ●Taekook●|bxb|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin