Merhabalarrr.
İyi okumalar hepinize;)
***
Jungkook.
İnsanı umuttur bazen hayata bağlayan. Bir şeyden vazgeçtiğinde kalbinde barındırdığın duygudur aslında. O duyguya tutunursun, olmasını istediğin şey için umut edersin. Ve gün gelir aslında sana bu umut duygusunu veren kişi bir bakmışsın ki karşındadır. Tam dibinde. Verdiği umudu doğrultmuşdur o zaman. Sözlerini tutmuştur.
Belkide tutacağını bile bile vermişti o sözü bana Taehyung. Niye İmparatorluk masasında olduğunu sorguluyordum içten içe. Ancak onu görmenin verdiği heyecan, mutluluk bütün duygularamın ve düşüncelerimin üstündeydi. Yeniden görmüştüm onu. Bütün umudumu kaybetmiştim aslında. Bir daha göz göze gelemeyiz, bir daha kokusunu duyamam demiştim. Ancak o elimi tutmuş, okşamıştı hatta. Kalbim öyle çırpındı ki içime sığdıramadım bir an.
Hizmet esnasında bakışlarını hissetmiştim aslında. Ancak o kadar heyecanlanmıştım ki, onu bile farketmemiştim. Gözlerimi kaldıramıyordum ki heyecandan. Yoksa hemen farkederdim onu ben. Farkederdim.
Elimi tuttuğunda ne kadar bırakmak istemesemde görecekler diye hemen çekmiştim elimi. Ve arkama bakmadan kaçmıştım ordan. Ancak ne kadar tutmak istemiştim o elini. Bırakmak istememiştim. Ama olmuştu işte.
Şimdi ise yatağımda onu düşünerek dört dönüyordum. Uyuyamıyordum.
Şölen bittiğinde Kai bana defalarca kez teşekkür etmişti. Aslında ben sana teşekkür ederim diyemedim. Aldığı paranın yarısını bana vermek istemişti. Ama almamıştım. Ne kadar itiraz etsede benden daha çok paraya ihtiyacı olduğunu biliyordum. Babam ise tam tahmin ettiğimiz gibi yorgunluktan anlamamıştı hiç bir şey. Eve gelir gelmez de her kes kendi odasına çekilmişti. Bende yalnızlığıma. Düşüncelerimle baş başa kalmıştım yine.
Yumruk yaptığım elimi kalbime bastırmıştım sertçe. Sussun istiyordum. Onu her gördüğümde, her düşündüğümde böyle hızlı çarpmasın istiyordum. Yalnış olduğunu, günah olduğunu bile bile yine düşünüyordum onu. Ne kalbimden ne aklımdan çıkmıyordu. Çıkartamıyordum. Ne yapmıştı bana böyle? Bana bir şey yapmıştı. Yoksa ona ilk görüşten bağlanırmıydım bu kadar? Kalbime ağırlık verirmiydi?
Tanrım, uyumalıyım. Artık düşünmek istemiyorum. Düşündükçe kalbim sıkışıyor çünkü. Lütfen, uyumak istiyorum. Çık aklımdan. Çık. Lütfen çık.
Aklımdaki düşüncelerle birlikte uykunun kollarına bırakmıştım kendimi. Zor da olsa.
***
Çok uyumuşum gibi sabahın erken saatlerinde kalkmıştım. Yıkandıktan sonra da aynanın karşısına geçmiştim hazırlanmak için. Kendime baktığımda düzgün uyumadığımdan dolayı berbat göründüğümüm farkına varmıştım.
Ancak bu gün içimde farklı bir heyecanla güne başlamıştım. Nedenini bilmiyordum ama öyleydi. Aynada kendime bakmayı bırakarak giyinmeye başlamıştım.
Altıma siyah kumaş pantalon giydikten sonra üstüme karar vermeye gelmişti sıra. Ellerim bir kaç saten gömleyimin üzerinde gezinmişti. Ne çok seviyordum bu kumaşı. Pahalı olsada para biriktirip alırdım hep.
Aralarından koyu mavi olanını almıştım elime. Yakası kurdeleli, bileklerinde ise hafif taş işlemeleri vardı. Çok beyenerek almıştım bunu. Vakit kaybetmeden giyinmiştim. Yeniden aynanın karşısına geçtiğimde güzel göründüğümden emin olmuştum. Ardından saçlarımı taramış, boynuma da lavantadan hazırlanmış kremimden sürmüştüm. Seviyordum kokusunu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CRÙEĹ ●Taekook●|bxb|
Historical FictionGüzeller güzeli Jeon Jungkook geleceğin Qaddar İmparatoru prens Kim Taehyungun ilgisini çekerek hayatının en büyük günahını işlemişti. Ancak habersizdi... Bu günaha kendisinin sebep olacağından ve kendi elleriyle sevdiği adamı canavara çevireceğinde...