Merhabalarrr🧚♀️❤️
İyi okumalar hepinize;)
Bu bölüm yazarın anlatımı ile.
***
"Öyle demek istemedim. Yani sana bakmadım. Gözüm kaydı biraz, sonuçta karşımda o halde duruyordun. Yani bende istemsizce şey ettim sadece."
"Çok tatlısın Jungkook."
Jungkook duyduğu cümle karşısında daha da afallamıştı. Ne diyeceğini bilmez halde öylece kalakalırken Taehyung bundan oldukça hoşlanmış gibiydi. Onu utandırdığı için hiçte pişman değildi.
Jungkookun kızarmış yanakları, utandığı için kaçırdığı gözleri, kendisinden istemsiz dalıp gidiyordu Taehyung. Gördüyü bir çok kadından güzel olması gerçeğinide göz ardı edemezdi elbette. Az önce gülerken dikkat ettiği tavşan dişleri o kadar tatlı gelmişti ki gözüne. Kahve renk saçları, küçücük burnu, bir çok kadını kızkandıracak kadar pürüssüz olan cildi. Bu kadar kısıtlı zamanda bile bunlar oldukça dikkatini çekmişti. Kendiside farkındaydı karşındaki küçük beden onu farkında olmadan cezb ediyordu.
Ve ilk defa birisi makamını bilmeden ona yardım etmiş, kendisiyle böyle içten konuşmuştu.
Jungkook gelen sesle omzu üzerinden arkaya dönerken Taehyung daldığı yüzden zorda olsa gözlerini almış, kendiside onun gibi arkaya bakmıştı. Atını ne zamandan beri orada bağladığını kendisi bile unutmuştu.
"Çok güzel"
Jungkook'un fısıltı gibi sesini duyan Taehyung gülümsemişti hafifce. Kendisine bile garip gelmişti bu durum. Kısa sürede konuştuğu çoçuğa gülümsediği kadar hiç bir insana tebessüm bile etmemişti bu kadar.
"Sevdin mi?"
Jungkook gözlerini ağaca bağlanmış oldukça güzel siyah atdan çekerek yanındaki adama çevirmiş, başını onaylamak anlamında hızla sallamıştı.
Taehyung dudaklarını hafifçe ıslatıp derin nefes aldıktan sonra ayağa kalkmıştı.
"Hadi kalk." Jungkook kendisine uzanan ele bir süre bakmış ardından hiç düşünmeden tutmuştu.
Taehyung elinin üzerine konulmuş, kendisine zıt olan küçücük ele bakarken iç geçirmişti hafifçe. Bu görüntü oldukça hoşuna gitmişti.
Jungkook karşısındaki adamın yardımıyla kalktığında elini çekmek istemişti fakat Taehyung elini daha sıkı sarmıştı. Elleri bir bütün olmuştu adeta.
"Benimle gel."
"Nereye gidiyoruz?"
Taehyung çocuğun sorusunu umursamadan kendisiyle beraber onuda sürüklemişti arkasından. Atın yanına geldiklerinde Taehyung atın ağaca bağlanmış iplerini çözmüş, tekrar yanında duran ellerini sıkı tutmuş olduğu bedene dönmüştü.
"Senin mi?" çocuğun meraklı ve güler yüzle sorusuna karşın adam hafifce başını sallamıştı.
"Bin hadi."
Jungkook hiç düşünmeden kabul etmek istiyordu fakat burada çok zaman geçirdiğininde farkındaydı. Saraya dönmeliydi, babası saraydan ayrılmadan önce geri gitmek ve onunla beraber eve dönmek zorundaydı.
Elini yavaşca Taehyungun elinden çekip, mahçup bir ifadeyle ona bakmıştı Jungkook.
"Şimdi olmaz, yani, ben gitmeliyim."
"Neden?" adam kaşlarını çatarak çocuğa doğru bir adım atmış aralarındaki mesafeyi azaltmıştı.
"Babam işten çıkmadan onun yanına gitmeliyim, yoksa çok kızar."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CRÙEĹ ●Taekook●|bxb|
Historical FictionGüzeller güzeli Jeon Jungkook geleceğin Qaddar İmparatoru prens Kim Taehyungun ilgisini çekerek hayatının en büyük günahını işlemişti. Ancak habersizdi... Bu günaha kendisinin sebep olacağından ve kendi elleriyle sevdiği adamı canavara çevireceğinde...