Jungwon

102 23 46
                                    

[Flash Back / Minho]

"Öğretmenim dersinizi böldüğüm için üzgünüm ama beden öğretmeni Minho ve Jisung'u çağırıyor."

"Neden çağırıyormuş?" Dersimizdeki öğretmenin nöbetçi öğrenciye sorduğu soruyla çocuk bilmiyorum demek adına omuz silkti. Ben de kendinden emin olmayan adımlarla uzun koridor boyunca nöbetçiyi takip ettim. Arkamdan da Jisung geliyordu zaten. Okulun çıkış kapısının önüne geldiğimizde nöbetçi öğrenci bizim için kapıyı açtı. O an görmüştüm ki öğretmenimiz bahçedeydi. Kapının kapandığını duyduğunda bize dönük olan sırtının yerini gülen yüzü aldı.

"Selam çocuklar. Dersinizi böldüm ama dans işini halledebildiniz mi?"

Ah, bir de o vardı tabii. Kısaca sizlere özetleyeyim. Daha önceden sizlere bahsettiğim Seungmin ve Jeongin'in, Jisung ile dans edeceğimizi öğrenip bir gün bana instagram hesabımdan yazmasıyla başlamıştı olay. Dördümüz birleşip ünlü bir grubun şarkısını yaparsak çok iyi olur diye düşünüp bir şarkı belirlemiştik. Tam o sıra da beden öğretmenimiz 2. Dönemin ilk sınavının notlarını dans ederek alacağımızı söylemişti. Eh, böylelikle kararımızı net olarak vermiştik. Fakat her zaman olduğu gibi dediğim dedikçi Jisung rahat durmamış tanrının her günü grupta kavga çıkartmıştı. Bir şarkıda karar kılsak diğer hafta o şarkıyı değiştirmemizi söylüyor kendi yapamadığı bahanesiyle bizleri aklınca azarlıyordu. Onunla bu konuda çoğu kez kavga etmiştik fakat yine sonuç eskisi gibiydi. Onun bu çocukluklarıyla dans edeceğimiz günün tarihi yaklaşırken bir gün kendini beğenmişliğinin ucu bana dokundu ve ben hiç istemeyerek de olsa büyük bir kavga çıkardım.

O kavgadan sonra bana, benden ona biraz süre vermemi istemişti. Ben de onu tüm hesaplarımdan çıkarıp sessize aldığım gece uzun paragraflar halinde istediği sürenin bu şekilde olmadığını anlatmış, özür dilemişti. Neden böyle olduğunu bilmiyordum ama o gece onda bir gariplik hissetmiştim. Çok dengesiz davranıyordu. Sonraki günlerde tekrar eski halimize dönmüştük ta ki Jisung yapamayacağını söyleyip gruptan ayrılana dek.. ona olan kızgınlığımın haddi hesabı yoktu. Anlamadığım şey ise neden başlangıçta bizimle olacağını söyleyip son dakika bizi terk etmesiydi. Beden eğitiminden sınav olana kadar bir şekilde aramızı halletmiştik fakat sonrasında siz de biliyorsunuz ki patlak vermişti.

"Yapmayacak mısınız yoksa?"

Öğretmenimin sesiyle kendime geldiğimde cevapladım. "Öğretmenim, bu sene kendimize uyacak koreografi bulamadık. Tarih de yaklaştığı için hazırlanabileceğimizi düşünmüyoruz. Eğer olursa seneye daha düzgün kişilerle ve daha düzgün koreografiyle olabilir. Yine de bize olanak tanıdığınız için teşekkür ederiz." Öğretmenim samimi bir gülüş sunarak omzumu sıktığında, dersinize gidebilirsiniz, demiş ve bizi sınıfa yollamıştı. Derse bu sefer ikimiz dönerken çıt çıkmıyordu. Sınıfa girdiğimizde herkes öğretmenimizin bizi neden çağırdığını sorarken ikimiz de sessiz kalmayı tercih ettik. Sınıf böylelikle dağılırken ders de kaynamıştı.

Teneffüs zili çaldığında yanıma Jungwon gelmişti. Jungwon ile 2 yıldır tanışıyorduk ve gayet de samimiydik. Yani birkaç ay öncesine kadar en azından samimiydik. Son zamanlarda biraz aramız açılmıştı ama düzelmeyecek şey değildi.

"N'aber, Minho?"

Sıranın üstündeki ders kitabının kapağını kapatarak ayaklandım. "İyi, senden?" Elini 'eh işte' anlamında sallayarak cevap verdi. Aklına bir şey gelmiş gibi tebessüm edip bana döndü. "Twice'ın debut albümünü dinledin mi?" Ağzım 'o' şeklinde açılırken heyecanla yerimde zıpladım. "Evet, evet, evet! Çok güzel!" Zıplayarak birbirimize sesimizi kontrol edemeden albümle alakalı düşüncelerimizi söylerken sınıf yavaş yavaş dolmuştu. "Jihyo'm~ ölürüm kadınıma." "Benim karım sus." Tüm teneffüsümüz onunla böyle gülüşerek geçerken ders başladığında bile yüzümden tebessüm eksik olmuyordu. Farkettiğim gerçeklik ile kaşlarım havalandı. Yaz tatili geliyordu! 2. Dönemin 2. Sınavlarını da vermiştik ve tahmini olarak karne gününe bir hafta vardı.

Şimdiden içim içime sığmazken çantamdan favori klasikler kitabımı çıkardım. Dorian Gray'in Portresi.. bu kitabın yeri benim için ayrıydı. Kaçıncı kere olduğunu bilmediğim sefere bu kitaba tekrar başlarken ilk kez okuyormuşum gibi heyecanlıydım.

Yaklaşık bir hafta sonra ise karne günüydü. Normalde saat yedi gibi toplandığımız okul için bugün saat onda çağırmışlardı. Kısa bir törenden sonra karnelerimiz dağıtılmıştı. Seungmin ile karşılaştığımızda "Ooo yakıyorsunuz, beyefendi." dedim. Bana gülümseyerek "Teveccühünüz, efendim." demesinin ardından da birbirimizin derslerini tebrik edip ayrılmıştık. Jungwon ile birbirimizi bulup okuldan ayrılmadan önce onunla uzun süre sonra ilk defa göz göze gelmiştim. Giydikleriyle tam bir takım olması yutkunmamı sağlarken Jungwon tarafından dürtüldüm. "Pembe kafeye gidelim mi? Karne gününe özel çikolatalı milkshakeler bedavaya olacakmış." "E koşalım o zaman." İkimiz de gülmeye başladığımızda çoktan okuldan çıkmıştık. Törenin çabucak bitmesi gibi yaz tatili de su gibi akıp geçmişti.

<|Flash Back End|>

~~~~~

Naber güzellerim?

Bu bölüm geçiş bölümü gibi bir şeydi fazla bir olay yaşanmadı farkındaysanız. Sadece olanları pekiştirebilmeniz için yazıldı <33

Ah pembe kafe ah 🥲 anılarım depreşti..

Yavaş yavaş ilerliyoruz işte hehe.

Sizleri seviyorum güzeller ❤️

Mutlu, huzurlu, sağlıklı günler dilerim..

18.12.2023 / 00.33

still with you • minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin