4

38 4 0
                                    

Elimdeki askıda yıkanmış, ütülenmiş, jilet gibi duran ceketle birlikte stüdyoya adımlıyordum. Kokusu çok güzeldi, gönlüm isterdi ki yıkatmayayım ama çamur içinde kalmıştı bir kere.

Stüdyoya geldiğimde elimdeki ceketi hemen askılığa astım. Mutfağa geçip kendime sert bir kahve yaptım, günüm uzundu ve buna ihtiyacım vardı. Hava baya soğuktu ama kahvemi alıp sigara içmek için dışarı çıktım.

Kendimi dalıp gitmekten alıkoyamıyordum son zamanlarda, yine koyamadım.

Gelen kişiyle irkildim, her zamanki gibi. Randevu saatim gelmişti hatta biraz geçmişti bile.

"Merhaba, Eren ben. Randevum vardı." Dediğinde kafamı sallayıp içeriyi işaret ettim.

İçeri geçtiğimizde Eren fazla uzatmak istememiş olmalı ki hemen konuya girdi.

"Lise son zamanlarıydı. Bir kız vardı. Okulun en güzel ve akıllı kızlarından biri. Ama çok çekingen idi. Kimseyle konuşmaz, okula ders için gelir hiç okul dışı aktiviteye katılmazdı.

Bir gün okul çıkışı çıkış saatlerimiz çakıştı onunla, aynı anda çıktık okuldan. Ben arkadaşlarımı bırakıp tek başıma onun peşinden gitmeye başladım. Yanına gitmiyor, arkasından takip ediyordum.

Ayağı takıldı bir ara, gören var mı diye arkasını dönünce benden başka kimseyi görmedi. Bende utanmasını engellemek için gülümsedim ve yanına gittim.

'İyi misin bir şey oldu mu?' Diye sordum. Bana gülümsedi. Hayatımın en güzel dakikalarını geçiriyor gibiydim. 'İyiyim, biraz başım döndü o kadar.' Dedi."

Hikayeyi iyice merak etmiştim. Yerimde dikleştim.

"O gün başladık konuşmaya.. ben her gün okuldan onun çıkış saatlerinde çıkıyor ve onunla gidiyordum durağa kadar.

Bir gün sınav olduğu için onun saatinde çıkamadım. Keşke sınavı düşünmeden gitseydim..

O gün yoldayken yine başı dönmüş, düşmüş. Başını vurmuş kaldırım taşına.

Hastaneye ziyarete gittiğimde öğrendim, başının dönmesi hastalıktanmış, beyin tümörü varmış ve bayağı ilerlemiş tedavi için. Başına darbe de alınca hastaneye yatmak zorunda kalmış.

Dünyam başıma yıkıldı sanki. Eskisi gibi konuşmadığımız zamanlara dönmüş gibiydik. Görüşmek istemiyor, ailesini ikna edip odasına girsem bile konuşmak istemiyordu.

Bir gün nasıl isterse öyle olsun dedim ve bıraktım hastaneye gitmeyi. Bir ay kadar sonra telefonum çaldı. O arıyordu. Heyecanla açtım tabi. 'Gelebilir misin?' Dedi. Koştum.

Hastaneye vardığımda çökmüş bir halde görmeyi beklemiyordum. Beni aradığına göre iyileşti, kendine geldi diye düşünmüştüm.

Meğer son 1 hafta vermişler ve hastanede yatmak istemezse evine gidebileceği söylenmiş.

'Eve gideceğim, yapabilecekleri bir şey yok zaten. Benimle kalır mısın bir kaç gün?' Diye sordu, kabul ettim tabi etmez miyim.

Okula gelmek istedi, dinlenmelisin dememe rağmen dinlemedi ve iki gün okula götürüp getirdim onu.

Artık herkesle konuşur olmuş ve çekingenliğini atmıştı.

Sonra bir anda iyice kötüleşti, ayağa kalkamayacak hale geldi. Morali baya bozuldu tabi.

Okulda konuştuğu kim var kim yok aldım yanıma görsün sevinsin diye. Çiçekler aldık hediyeler aldık heyecanla gittik. Annesi ağlıyordu, uyuyor dedi. Anladım. Elimdekileri yere attığım gibi koştum yanına.

YAR'A İZİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin