Bu gün randevum yaşıtlarım bir çoçuklaydı ve mesajlaşırken hikayesini biraz dinleme fırsatım olmuştu. Değişik ama güzel bir hikayeydi. Zaten hemen sonrasında başka bir randevu alacaktım o yüzden ayakta kalmak için kaçıncı olduğunu bilmediğim kahveyi doldurdum bardağıma.
Çok geçmeden gelen ishak ile birlikte direk dövmeye geçmiştim. Zaten hikayenin bir kısmını anlatmış, kalanını da dövme esnasında anlatacaktı.
"Doğum günümdü. Ablam ile büyük bir kavga etmiştik. Evden çıkıp arkadaşlarımla turlamak istemiştim. Kafamı dağıtmış olduğum sıralarda cebime elimi attım ve anısı olduğu için cebimde taşıdığım casino parasını çıkartıp oynamaya başladım.
Tam o sırada arkadaşım arabanın hakimiyetini kaybetti. Çok büyük bir kaza geçirdik. Arabada dört beş kişiydik. Ve arabadan çizik bile almadan bir ben çıktım. Elimdeki parayla. O günden beri şans tılsımı olarak yanımda taşırım casino parasını. Ama yakın zamanda kaybettim ve işlerim ters gitmeye başladı.
Bende dövmesini yaptırırsam kaybetmeden yanımda taşıyabilir, şansımı geri kazanabilirim diye düşündüm. "
Dövmeyi bitirince bandı yapıştırıp İshak'a döndüm.
"Keşke benimde bana şans getiren tılsımım olsaydı İshak. Çok şanslısın. Umarım şansını sana geri verebilmişimdir."
"Teşekkür ederim, umarım getirir. Ellerine sağlık."
İshak gittiğinde telefonuma gelen iptal randevu mesajından sonra başka kimseye randevum olmadığı için canım sıkıldı ve evimizin yakındaki yürüyüş parkında yürümek geldi içimden.
Stüdyodan çıkıp parka doğru yürümeye başladım. Kulaklıklarımı taktım ve telefonumdan karışık çal butonuna bastım. Telefonum modumu seçecekti tam olarak.
Emre Aydın - Son Defa şarkısı çıkmıştı. Bu hayatın benimle garezi neydi? Bu yaşıma kadar aşık olduğum tek kişiyle bizim şarkımızdı.
Çalan şarkıyla gözlerim dolmaya başlamıştı bile. Gözlerimden düşen yağmur damlalarına aldırmadan parka girdim.
Yere baka baka, ağlayarak yürüyorken etrafı açık olduğu için esen rüzgar içimi titretmişti.
Kafamı kaldırmak istemiştim. İçimden bir şey dürtmüştü resmen. Hayatımın ortasına sıçacak görüntüyü görmem gerekiyormuş herhalde.
Gördüğüm görüntüyle gözlerimden akan yaşlar şok etkisiyle durmuştu, aynı adımlarım gibi.
Karşımda az önce dinlediğim şarkıyla andığım ilk ve tek aşkım duruyordu. Ama tek değildi. Kolunda karnı burnunda bir kadınla yürüyordu. Eşiydi sanırım.
Zamanında bana aldığı yüzükle evlilik teklifi ettiği kişiydi.. hemde benden ayrıldıktan iki ay sonra. Kanım çekilmişti. Bu görüntüyü bu gün görmem gerekiyor muydu cidden?
Ağaç gibi mıhlandığım yerde duruyordum. Aklıma verdiğimiz sözler, konuşmalarımız, yakınlaşmalarımız, yıllarımız geldi. Ayakta duramayacak gibi hissediyordum.
Adım atmaya karar verdiğim anda yanımdan geçip gidiyorlardı, gitmem gerekiyordu. Adım atmamla yere kapaklanmam bir oldu.
Hemen arkasını dönüp 'hi!' Nidasıyla yanıma gelen kadın yüzünden toparlandım. Toparlanmak zorundaydım.
"Hey! İyi misin? Yardıma ihtiyacın var mı?" Saçlarımla yüzümü örttüm. Ağladığım belli olmasın diye yapmıştım ama anlamıştı sanırım. "İ-iyiyim." Var gücümle toparlanıp uzaklaştım oradan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAR'A İZİ
General FictionBazen beklenmedik anlarda kötü şeyler olur, insanlar yıkılır. Tam olarak o olmuştu Mihri için. Hiç beklemediği anda, beklemediği kişiden yıkılmasına neden olacak bir darbe yemişti. Arkasında dağ gibi duran babası artık yoktu. Sırtını koşulsuz yaslay...