Minho'dan
Kapının açılmasıyla yavaşça Hyunjin girdi içeri. Saat 12 ye geliyordu ve bu saatte bizim yurtta ne yaptığıyla ilgili en ufak bir fikrim yoktu.
-Bu saatte buraya nasıl geldin
Dedim endişeyle-Gideyim mi
Diye sordu titrek bir sesleGitmesini istemiyordum. Gitmesindi. Hep kalsındı.
-Hayır endişelendim sadece. Saat çok geç. Dışarısı tehlikeli olabilirdi.
-Ama geldim ve buradayım
Dedi gülümseyerek-Hoşgeldin
Dedim gülümseyerek sonra devam ettim
-Seni bu saatte buraya getiren şey ne?-Sensin
Kalbim yerinden çıkacak gibi atmaya başlamıştı.
-Nasıl yani?
Diye sordum belli belirsiz bir sesle-Öylece çıkıp geldin hiçbir şey demeden. İçim rahat etmedi. Ne olduğunu sormak istedim.
Ona şefkatle baktım. Bana çok değer veriyordu. Bu o kadar hoşuma gidiyordu ki. Hala ayakta duruyordu ve yatağımı gösterdim elimle oturması için.
Oturdu ve sonra gülümseyen gözlerle bana bakmaya başladı. Hep böyle güzel miydin Hyunjin? Hep böyle güzel mi bakardın sen?
-Hyung
-Hm
-Hyung Han'a nasıl aşık oldun?
Durduk yere bunu niye soruyorsun ki sen?
-Bilmem, Hanı gördüğüm ilk an kendimi çok huzurlu hissettim. Onun yanında rahattım. Kendim olabiliyordum hiç olmadığım kadar. Onu hep görmek, hep onunla konuşmak istiyordum. Sonra bunun aşk olduğuna kanaat getirdim.
-Bence aşk... Daha derin bir duygu
-Ne yani Hana aşık olduğumu düşünmüyor musun?
-Bunu ancak sen bilebilirsin. Ama anlattıklarından daha derin bence
-Peki sence aşk ne Hyunjin?
-Bence aşk... Bence aşk sürekli sorduğun o kişi. Aşkı tarif et deseler ben sadece onun özelliklerini tarif edebilirim. Onunla var olmadım belki ama onunla yok olabilirim. O dese ki ben uçabiliyorum. Ben sevdiğim insan uçabiliyor diye sevinirim. O benimle ölür müsün diye sorsa ben sensiz yaşamıyorum ki derim.
Çok derindi anlattıkları. Çok fazlaydı. Benim Han'a olan hislerim, kabul etmek zor olsa da bunun yanından geçemezdi.
-Hyunjin... O kişi... Sanırım onu kıskanıyorum
Ne diyordum böyle amınakoyim?! Anlık bir boşlukla ve bakışlarının verdiği sarhoşlukla söylemiştim bunları. İçmeden sarhoş mu olmuştum yani?
Ben böyle der demez kollarını belime sardı ve başını omzuma gömdü. Kalp atışlarımı duyuyor olmalıydı. Duymaması imkansızdı çünkü yan odada uyuyan Felix bile duyabilirdi belki.
Bir süre o şekilde kaldıktan sonra yavaşça uzaklaştı. Sonra kafamı kemiren, yiyip bitiren o şeyi ona da sormak istedim.
-Hyunjin...
-Söyle hyung
-Hyunjin o gece....
Bir anda kızardı ve eli ayağına dolandı.
-O gece biz ne yaşadık?
Kocaman olmuş gözleri ile bana bakıyordu.
-Ha-hatırlamıyorum
DediYalan söylüyordu. Çok fazla paniklemişti. Hatırladığını biliyordum.
-Hatırlamıyorsan, neden böyle panikledin?
-Hyung konuşmasak bunun hakkında
Yalvaran gözlerle bana bakıyordu. Ama bilmem gerekiyordu. Ne kadar ileri gittik bilmem gerekiyordu.
-Hyunjin, o gece sen neredeyse hiç içmedin. Sarhoş değildin. Hatırlıyorsun. Nolur söyle! Bilmem gerek!
-Hyung bilsen ne değişecek?
Sesi biraz yüksek çıkmıştı. Ama umrumda değildi. Şuan tek istediğim o gece neler yaşandığını bilmekti.
-Bilmek istiyorum amınakoyim! Hiçbir şey hatırlamıyorum. Hatırladığım tek sahne var. Ne öncesi var ne sonrası! O gece biz ne yaptık Hyunjin!
Yüzümü ellerinin arasına aldı ve dudaklarını dudaklarıma bastırdı..
O an sanki tüm dünya durdu. Sanki kan akışım durdu. Baştan ayağa titremiştim. Vücudumdaki kanın çekildiğini hissediyordum.
Ona karşılık veremiyordum. Dudaklarım hareket etmek istiyordu ama edemiyordu. Ben böyle sabit durdukça onun yüzümü tutan elleri gevşedi
Ve dudağımda bir ıslaklık hissettim. Ağlıyor olmalıydı. Dudağıma düşen gözyaşı olmalıydı...
Yavaşça geri çekildiğinde inci tanesi gibi yaşlar süzülen gözleriyle bana baktı.
- O gece.. Bunu yaptık...
Demek öpüşmüştük. Ben Hyunjinle o gece öpüşmüştüm. Sonra aniden aklımda bir şimşek daha çaktı.
Hyunjinin tweeti....
Ne seni unutabildim, ne o geceyi...
Ardından bir şimşek daha çaktı
"sevdiğim kişinin sevgilisi var"-Hyunjin...
-Hm
Dedi hıçkırıkları arasından-Sevdiğin kişi... Ben miyim?
-Bunu sorman sence de bana hakaret değil mi?
-Nasıl yani?
-Sevmediğim birisni, sevdiğim birisi varken öpmem. Hem de ikinci kez..
-Hyunjin... Bu... Bu çok yanlış... Nasıl böyle bir hataya düşebilirsin? Hanı hiç mi düşünmedin?
-İnan onu düşünmediğim vicdan azabıyla erimediğim bir gün bile yok. Buraya gelirken bile gelmemek için o kadar çok neden saydım ki. Ama engel olamadım işte kendime. Senden kaçtıkça sana çekiliyorum.
Söyledikleri kalbimde derin yaralar açıyordu. Onu mahvediyordum ve bunun şimdi farkına varıyordum.
Ama bunu yapamazdım. Hana bunu yapamazdım. Aklıma Hanın bana gülümseyen yüzü geldi. İçim suçluluk duygusuyla yanmaya başladı. İçimi yakan şey Hyunjinin beni rızam dışında öpmesi değildi. Ona karşılık vermesem bile, itmekten aciz oluşumdu...
-Hyunjin...
-Hm
-Gitmelisin
Doğruca ayağa kalktı. Sonra saat aklıma geldi. Bu saatte gitmemeliydi.
-Bu saatte gitme. Vazgeçtim çok özür dilerim bu saatte gitmene izin veremem.
-Ne yapayım peki hyung?
-Burada uyu. Bu gece son kez burada uyu. Ve bu geceden sonra bu hislerine bir son ver...
Yavaşça yanıma geldi ve uzandı.
-Hyung...
-Hm
-O zaman... Bu gece son kez.. Bana sarılarak uyur musun?
-Bunu yapamam
Gözlerindeki parlaklık söndü bir an. Sonra bana sırtını döndü. İçim eziliyordu. Kollarım benden bağımsız hareket ediyordu. Kollarımı usulca beline doladım..
Beline sardığım ellerimi ellerinin arasına aldı. Burnumu boynuna gömdüm ben de. Suçluluk duygusu, yerini huzura bırakmıştı...Bu gece sondu Hyunjin. Bu gece sana son kez sarılıyordum. Bu gece sana son kez teslim oluyordum...
Ay ağlayacağım. Çok dramatikler.
Ne tantana yaptınız öpüşün sevişin işte skdkskkdkd
Ay yorum yapmayı unutmayın 🥹🥹