"İki aydır seni arayan birileri varmış, dün bana ulaştılar. Dediklerine göre doğumunda bir karışıklık olmuş ve bu durumu açıklığa kavuşturmak için de DNA testi yaptırmak istiyorlarmış" demişti karşısında boş bakışları ile otırmuş sigarasını içen gence yaşlı adam.
"Birşey biliyorlar mı?" diye sormuş sigarasının son nefesini çekip izmaritini önündeki küllüğe bastırmıştı.
"Telefonda iletişime geçtiler. Araştırmış olsalar bile dosyan gizli, kimse ulaşamaz." diyip arkasına yaslandı yaşlı adam.
"Ne zaman? "
"Bir hafta sonra, savcı karşısına çıkıp serbest bırakılacaksın. Sonrası sana kalmış"
"Yeterli" diyip oturduğu demir sandalyeden kalkıp kapalı kapıya yönelmişti.
"Kendine dikkat et evlât" diye arkasından seslenen yaşlı adama omzunun üzerinden bakıp baş selamı vermiş açılan kapıdan çıkmıştı...
Gardiyan eşliğinde dört demir parmaklıklı kapıdan geçip kaldığı koğuşa giriş yapan genç üzerindeki kaçamak bakışları umursamadan yatağına geçip uzanarak kara gözlerini kapatmıştı.
Altı ay on beş gündür tutuklu olarak hapisteydi. Babasının torpili ile timinin başına gelen bir yüzbaşıyı döverek komaya soktuğu için suçlu bulunmuştu altı ay onbeş gün önce.
Yaka paça savcı karşısına çıkarılmıştı o gün. Kendini savunması istendiğinde dediği tek şey;"Pişman değilim, aklım hala yapamadıklarımda"olmuştu...
Pişman değildi zira o torpilli yüzbaşı yüzünden timinden bir şehit vermişti. Şehidinin evde bekleyen hamile karısı, hasta annesi ve gazi babası aklına geldiğinde kendini kaybetmişti...
Sonucunda hapis cezası almıştı...Umurunda değildi, yine olsa ne askerliğini ne de alacağı cezayı düşünür bu kez öldürmeden bırakmazdı...
*****
Serbest bırakılması ile kendisini bekleyen yaşlı adamın arabasına binmiş adliyeden uzaklaşmaya başlamışlardı. Aralarında oluşan sessizliği yaşlı adam bozmuştu. Kendi yetiştirdiği gencin içinde bulunduğu duruma birşey yapamıyor olmak canını sıkıyordu yaşlı adamın, ama işine de karışmıyordu. Biliyordu zira bunca yıl tanıdığı genç hiçbir yardımı kabul etmezdi.
"Geri dönmen kolay olmayacak, ne yapmayı düşünüyorsun evlât? "
"Geri dönmeyi düşünmüyorum. Ben değil onlar benim dönmem için uğraşacaklar." diyip saniyelik kara gözlerini yanındaki yaşlı adamın gözlerine çevirmişti genç.
"Nasıl olacak o? " diye sormuştu kaşları çatık bir şekilde.
"Zamanı geldiğinde anlarsın" diyip hastanenin önünde duran araba ile inmiş hastanenin girişine yönelmişti...
Yaşlı adam giden gencin arkasından bir süre bakmış gelen telefon ile hastane bahçesinden çıkıp gözden kaybolmuştu...
Danışman olarak çalışan kadından nereye gitmesi gerektiğini öğrenen genç merdivenleri kullanarak dördüncü kata kadar çıkmış başhekimin odasını bulup kapıyı bir kez tıklattıktan sonra cevap beklemeden içeriye giriş yapmıştı.
Başhekimin odasında karşılıklı iki aile oturuyordu. Sağ tarafta oturanlar kimliğinde anne ve baba olarak gözüken lakin anne, baba olmak ne demek bilmeyen insanlardı.
Sol tarafta ise diğer aile bulunuyor, merakla kendisine bakıyorlardı. Kırklı yaşlarının sonlarında olduğu belli olan siyah saçları hafiften beyazlara ev sahipliği yapmasına rağmen oldukça dinç duran bir adam, hemen yanında sarışın yaşına rağmen güzelliğinden birşey kaybetmemiş kahve gözlere sahip bir kadın.Bitse de gitsek havasında bir genç ve henüz onbeş yaşlarında bir oğlan oturuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARA
Short Story"Geri dönmen kolay olmayacak, ne yapmayı düşünüyorsun evlât? " "Geri dönmeyi düşünmüyorum. Ben değil onlar benim dönmem için uğraşacaklar." diyip saniyelik kara gözlerini yanındaki yaşlı adamın gözlerine çevirmişti genç. "Nasıl olacak o? " diye sor...