Her biri sevdikleriyle birlikte keyifli vakit geçirmiş, eşyalarını toplayıp kendilerine verilen adrese gitmek için yola çıkmıştı. Saat sabah 8'i gösterirken sırayla her biri verilen adrese ulaşmıştı. Geldikleri yer Şırnak sınırında etrafında hiç bir şeyin, herhangi bir yaşamın olmadığı kayalık bir araziydi. Önlerinde eski yıkık dökük küçük ahşap bir kulübeden başka etrafta hiçbir şey yoktu.
"Yanlış mı geldik acaba bilader? " diye sormuştu Furkan, diğerleri gibi elindeki telefondan verilen konumu kontrol etmişti ama sonuç ikidir aynıydı.
"Konum burayı gösteriyor" diyen Savaş idi, gözleri etrafında dolaşıyordu.
"İkiz burda bi bok yok lâ, hem Kara komutan nerde ki? " demişti diğerleri gibi etrafına bakınan Barış yanındaki can kardeşi Savaş'a hitaben.
"Gelir elbet ikiz, etraf tekin değil gözünüz açık olsun beyler" diyip cebinden sigarasını yakmış ve Barış ile diğerlerine de uzatmıştı. Hepsi alıp birer sigara yakmış etraflarına bakınmaya devam ediyordular...
"Selamın aleyküm" diyerek bir anda arkalarında beliren Kara ile ayaklanıp arkalarına dönmüş ellerindeki sigaraları yere atarak söndürmüşlerdi.
"Aleyküm selam" demişti Savaş, diğerlerine göre daha kıdemli olarak...
"Beni takip edin" diyip arkasını dönüp üzerinde durduğu kayadan inen Kara'yı eşyalarını alarak takip etmeye başlamışlardı.
Yıkık dökük küçük ahşap kulübenin arkasına dolanıp yerde duran gelişi güzel atılmış haldeki ahşap parçalarını çekip bir kapak ortaya çıkaran Kara yanına gelip izleyen askerlerine kısa bir bakış atıp kapağı kaldırmıştı. Burası üç sene önce şans eseri bulduğu bir gizli geçite açılıyordu. Daha sonra her bu tarafa gelişinde kendine göre dizayn edip bambaşka bir yer haline getirmişti geçitin çıktığı yeri.
Herkes indikten sonra kapağı kapatmış öne geçerek ilerlemeye başlamıştı Kara. Diğerleri ise merakla ismi ve rütbesinden başka bir şey bilmedikleri yeni komutanlarını takip ediyordu...
Bir saat yürümelerinin ardından başka bir kapaktan dışarıya çıkmışlardı. Şimdi karşılarında girdikleri yerin tam tersi yemyeşil dere kenarında iki katlı bir evin bulunduğu bir alana çıkmışlardı. İki yer arasında o kadar fark vardı ki şaşkınlıkla etraflarına bakıyordu askerler...
Kara önden eve ilerleyip kapıyı açarak girmiş direkt karşılarına çıkan salondaki köşe koltuğa geçip oturmuştu. Değerleri de içeriye girince oturmalarını işaret edip konuşmaya başladı Kara.
"Şuandan itibaren tüm bildiklerinizi unutun, yarın yeni baştan başlayacaksınız... Ailenizle iletişim kurabilirsiniz lâkin belirli saatlerde en fazla beş dakika olacak şekilde. Emir tekrarı yapmayı, gereksiz hareketleri sevmem. Yalandan nefret ederim, herhangi bir şey için bana yalan söyleyeniniz olursa geldiği gibi gider. Affetmem..
Buraya gelerek herşeyden vazgeçmiş oldunuz. Belirli kişiler dışında yaşadığınızı bilen, duyan, gören olmayacak... Şehit olarak biliniyorsunuz artık...Yarından itibaren yeni kimlikleriniz ile hayatınıza devam edeceksiniz.
Ben kıdemli üsteğmen Ferman Kara DENİZER, TSK'nın özel olarak büyütüp eğitim verdiği bordolardanım. Dağdaki itlerin bildiği ismim Şah..
Yüzümü, sesimi, kimliğimi iletişime geçtiğiniz birisi ile paylaşırsanız sonuçları kötü olur.. Neyse...
Bundan sonra Akıncı timiyiz, benim dışımda Tümgeneral Aslan komutan ve Ahmet albay dışında varlığımızı bilen olmayacak. Eğitiminiz bitene kadar en azından...
Sormak istediğiniz bir şey var mı? "
"Kaç yaşındasınız komutanım? " diye sormuştu Furkan, aralarında en küçük oydu.
"25 yaşındayım"
"Kaç yaşında TSK'ya katıldınız ki komutanım? " diye soran Barış idi.
"13 yaşında eğitim almaya başladım."
"Yeni kimlikten kastınız nedir komutanım? " diye sormuştu Hamza.
"İsim ve soy isimleriniz değişecek senin dışında Hamza. İsmini rahmetli babanın koyduğunu biliyorum. Yeni kimliğinde ismine ek isim yazılacak, endişelenme"
"Eyvallah komutanım"
"Peki eğitim ne kadar sürecek komutanım? " diye soran Bekir'di.
"Size bağlı, üç ayda da bitirebilirsiniz bir yılda da.. Ne kadar çabuk eğitimime adapte olup kendinizi ne kadar çok geliştirirseniz artık...
Bu kadar konuşma yeter, aşkam yemeği saat sekizde gidip odalarınıza yerleşin." demesinin ardından onaylayan tim eşyalarını alarak salondan tek tek çıkmıştı.
Kara bir dal sigara içmiş daha sonra yemek yapmak için mutfağa geçmişti. Herşey gibi yemek yapmanın da eğitimini aldığından elinden geliyordu yemek yapmak...
Saat sekize on dakika kala yemekleri pişirmiş sofraya tabak çatal kaşık su ekmek koymuş yaptığı yemekleri servis tabaklarına çekip masanın ortasına yerleştirmişti. Küçük çaplı mükellef bir sofra kurmuştu...
Salon ile birleşik olan mutfağa ilk gelen Savaş ve Barış olmuştu, hemen arkalarından da Furkan, Bekir ve Hamza girip selam verdikten sonra sofraya oturmuşlardı...
"Komutanım bişey sorabilirmiyim? " diye konuşan Furkan ile çatalındaki makarnasını ağzına götürüp başıyla onayladı askerini Kara.
"İsimlerimiz değişecek ya komutanım, ne olacak? Yani kendi ismimizi seçecek miyiz yoksa siz mi seçtiniz? "
"İsimleriniz seçildi aslanım. Yarın kimlikleriniz gelecek zaten ama ben önden söyleyeyim madem merak ettin..
Daha önceden de dediğim gibi Hamza'nın sadece soyadı değişti. Bundan sonra Hamza VÂKIFOĞLU olarak resmiyette.
Bekir, Alihan GÖÇMEN.
Furkan, Yiğit DURMAZ.
Barış, Güney KORKUSUZ.
Savaş, Kuzey KORKUSUZ.
Sizin soyadınızı lakabınıza uysun diye bir yaptık deli ikizler."diyip gülümseyerek kendisini dinleyen askerlerine bakıp yemeğine devam etmişti Kara.
"Sizin değişecek mi isminiz komutanım? " diye soran Bekir, yeni ismiyle Alihan olmuştu.
"Benim aile öz ailem değilmiş, doğum sonrası bir hemşirenin hatasıyla başkası ile karışmışım. On üç yaşında zaten soyadım değişmişti. Şimdi de sadece soy adım değişip yeni öğrendiğim ailenin soyadını alacağım.."
"Valla ne denir bilemedim ama geçmiş olsun yani komutanım, hayatınızdan iyi dizi olur gibi" demişti Furkan, Yiğit.
"Öyle... Neyse beyler benden sonraki komutanınız Savaş haberiniz olsun. Sabah erkenden kalkıp eğitime başlayacaksınız. Savaş klasik eğitim yaptır ama kademe kademe ağırlaştır. Ben birkaç gün yokum, sınıra gitmem gerekiyor. Evde ihtiyacınız olabilecek herşey mevcut, sonra ne nerde bakarsınız. Bodrum'da güvenlik sistemi için bilgisayar var alarm çalarsa ekrandan kim ne görürsünüz. İşim uzarsa sana bilgi veririm Savaş. Komutanınızın sözünden çıkmayın beyler. Şimdi sofrayı toplayıp yatıp dinlenin, ben çıkıyorum."
"Allah'a emanet olun komutanım" diyen askerlerini onaylayıp evden çıkmıştı Kara...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARA
Short Story"Geri dönmen kolay olmayacak, ne yapmayı düşünüyorsun evlât? " "Geri dönmeyi düşünmüyorum. Ben değil onlar benim dönmem için uğraşacaklar." diyip saniyelik kara gözlerini yanındaki yaşlı adamın gözlerine çevirmişti genç. "Nasıl olacak o? " diye sor...