3.Bölüm:Zaman

232 22 1
                                    

On yaşına kadar ailesinden her Allah'ın günü hem fiziksel olarak hemde psikolojik olarak şiddet görerek kendi kendini büyütmüştü. On yaşına geldiğinde bir gün babası tarafında yağmurlu havada yetimhane kapısına bırakılmış :"Senin hak ettiğin yer burası bir daha arama bizi"diyerek babası çekip gitmişti. Uslu bir çocuktu, doğru konuşuyorsa her zaman büyüklerinin laflarını dinlerdi, babasının son sözünü de dinlemiş bir daha ağzına ne anne kelimesini ne de baba kelimesini almıştı...

Bir yıl geçmiş, on bir yaşına girmişti. İlk geldiğinde yüzündeki kollarındaki darp izlerinden dolayı çocuklar tarafından dışlanmıştı, bu yüzden bir senedir yalnız başınaydı. Ve bu yüzden kaçırıldıktan ancak iki gün geçtiğinde fark edilmişti yokluğu. Yetimhane müdürü fark ettiği ile polise gitmiş durumu kendince açıklamış, polisler küçük çocuğu aramaya başlamıştı. Ama o çoktan şehirden çıkarılmıştı...

Hırçın bir çocuktu, dayak yiyeceğini bile bile susmaz kendini savunmaya çalışırdı. Her ne olursa olsun yalan söylemezdi, bu yüzden çok dayak yemişti. Kendisini kaçıran kişilere karşı da dik başlı durması, onların istediklerini yapmayacağını dile getirmesi sonucu iki ay boyunca sert bir şekilde dayak yemişti. Bu sefer babasının attığı bir iki tokattan çok farklıydı, minik bedeninde geçmeyecek izler bırakmıştı kaçıran kişiler.

Üçüncü ayda bir Türk askeri tarafından çekip alınmıştı cehennemin kucağından küçük çocuk. Asker kara gözlü çocuğun tedavisiyle yakından ilgilenmiş, yeni kendisine yakın bir yetiştirme yurduna bırakmış ve boş olduğu her gün ziyaretine gitmeye başlamıştı...

Günler geçmiş küçük çocuk on üç yaşına girmişti. Asker geçen zamanda yanına gelmeyi hiç bırakmamıştı. Ve son gelişinde küçük çocuğa bir teklifte bulunmuştu...

Vatan'ına hizmet etmek ister mi? diye sormuş, neler olacak bir bir anlatmıştı.Eğrisiyle doğrusuyla yaşayacağı tüm zorlukları...

O gün kabul etmesi ile yeni bir hayata başlamıştı. Kendisini cehennemin kucağından çekip alan asker kendisine soy adı vermiş, bizzat kendisi eğitimini yaptırmaya başlamıştı. Tek değildi, kendisi yaşlarında dokuz çocuk daha vardı eğitim alan. İsimlerini bilmediği dokuz çocuk...

Günler hızla geçmeye devam ederken zekâsını göstermeye başlamıştı. Verilen eğitimleri, sözlü ve yazılı sınavları birincilikle bitirmesi gibi sorulan sorulara verdiği cevapları ile de zekâsını kanıtlamıştı.

Bu yüzden aldığı altı yıllık eğitimin sonunda üsteğmen rütbesiyle mezun olmuştu. Oysa henüz on sekiz yaşında bir delikanlıydı... Time girmek için değil tek yapılması gereken görevler için yetiştirilen on çocuk Türkiye'nin farklı şehirlerine gönderilmişti. Kendisi ise Hakkari'ye, terörün göbeğine gönderilmişti. Özel oldukları gizli olduğundan başındaki albay dışında diğer askerlere göre basit bir asker olarak görev yapmaya gelmiş genç bir çocuktu o...

İki senesini Hakkari'de geçirmiş gündüzleri kendisinden yaşça büyük askerlerin sözlerini dinleyen bir acemi geceleri üsteğmen rütbesine sahip olan bir asker olarak verilen görevini yürütüyordu gizliden... İki senenin sonuna yaklaşırken verilen ilk görevi ile geldiği bu karargâhta ki hainleri tek tek tespit etmişti. İşini bitirdiği için de başka bir yere, Hatay'a gönderilmişti...

Ama bu sefer farklıydı, tek olması dikkat çekeceği için bir time verilmişti. KAĞAN timinin yeni çaylağı olmuştu. Özel durumundan, aslında üsteğmen rütbesine sahip olduğundan tim komutanı ve albayın bilgileri vardı bu sefer. Baba oğul ikiside güvenilir gözü kara askerlerdi...

KARAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin