Duyguları bir karmaşa ve incinmişlik ağına dolanmıştı. Sessizliği, belirsizlik ve içinde bulundukları karmaşık durumun kargaşasından uzaklaşma arzusunun bir karışımı olarak çok şey anlatıyordu. Bir süre düşündükten sonra ayağa kalktı, sessizce Ferit'e gitmesini işaret etti, ama Ferit inatla reddetti.
"Hayır Seyran," diye ısrar etti Ferit, kararlılıkla karışık bir ses tonuyla.
Seyran bıkkınlıkla, "Ne?" diye karşılık verdi.
"Bu gece burada kalıyorum," dedi Ferit, ses tonu tartışmaya yer bırakmayacak şekilde.
"Buraya geri gelmeyecek," diye karşı çıktı Seyran, onu vazgeçirmeye çalışarak.
Ferit hiç istifini bozmadan, "Nereden biliyorsun? Geçen sefer de böyle demiştin, bak ne oldu. Umurumda değil; ben burada kalıyorum."
Bu duruma boyun eğen Seyran, Ferit'le daha fazla tartışmanın bir şey değiştirmeyeceğini anladı. İstemeyerek de olsa salonda kalmaya karar verdi ve sınırlarını belli etmemek için kapıyı kilitledi.
Odasına giden Seyran bir battaniye alıp Ferit'e uzattı, ses tonu sert ama endişeliydi: "Kanepede uyu."
Ferit itiraz etmeden uyudu ve kanepeye uzandı, ama uyku ona geçit vermedi. Seyran'ı koruma ve onun güvenliğini sağlama konusundaki kararlılığı, dinlenme ihtiyacından daha ağır basıyordu. Algıladığı tehlike geçene kadar tetikte kalmaya, gece boyunca gözünü dört açmaya niyetliydi.
Ertesi sabah, pencerelerden sızan ve odayı keskin bir soğukla dolduran ısırıcı bir soğukla geldi. Soğuk havayı hisseden Ferit, Seyran'ın İzmir'e taşınma olasılığı hakkında duyduklarını dile getirme zamanının geldiğine karar verdi.
"Seyran," diye başladı Ferit, sesi çekingendi.
"Evet?" Seyran işinden başını kaldırarak cevap verdi.
"İzmir'e taşınacağınızı duydum. Doğru mu?" Ferit parmaklarını oynatmaya başladı, yüzüne endişeli bir ifade yerleşmişti.
Seyran'ın gözleri hafifçe açılmış, soruya şaşırmıştı. "Bunu nereden duydun?" diye sordu, ses tonu merak ve şüphe karışımıydı.
Ferit, bilgisinin kaynağını açıklamaktan kaçınarak, "Sadece duydum," diye belli belirsiz cevap verdi.
"Ferit," dedi Seyran'ın sesi daha ciddi bir tona bürünerek.
"Patronun," diye itiraf etti Ferit bir anlık tereddütten sonra.
Seyran merakla kaşlarını kaldırdı. "Patronum mu?"
"Evet," diye onayladı Ferit. "Dün seni aramaya geldim ama yoktun. Ben de etrafa sordum..."
Seyran'ın dudaklarının kenarlarında belli belirsiz bir gülümseme belirdi.
Ferit, Seyran'ın belli belirsiz gülümsemesini fark etti ve usulca konuştu: "Gülümsemeni görebiliyorum Seyran. Saklamayın benden."
Seyran arkasını döndü, göz göze geldiler ve ikisi de gülümsedi. Kahvaltıyı sessizce yaptılar ve ardından temizlendiler.
Ferit gitmeye hazırlanırken Seyran'a temkinli olması gerektiğini hatırlatma ihtiyacı hissetti. "Kendine iyi bak Seyran. Ciddiyim" dedi usulca, sesinde bir endişe notası vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Avukatın davası
RomanceSeyran Öztürk, duygusal ancak güçlü biri olduğunu gösteren dikkat çekici yeşil gözlere sahip İstanbul'da çalışan akıllı bir avukattır. Genellikle sakin ve özgüven dolu duruşunu tamamlayan düzgün takımlar giyer. Başta Ferit'e yardım etmek istememişti...