"Alo? Evet, hemen geliyorum," diye aceleyle konuştu, aramanın aciliyetinin farkındaydı.
Seyran eşyalarını toplayıp tamamen telefonun aciliyetine odaklanırken, Ferit'in yüreği bu kesinti karşısında burkuldu, itirafının ağırlığı havada asılı kaldı.
"Sorun yok Seyran," diye onu rahatlattı Ferit, sesinde anlayış ve destek vardı. "İhtiyacın olan şeylerle ilgilen. Döndüğünde ben burada olacağım."
Ferit'i, içten itirafının söylenmemiş cevabıyla baş başa bırakarak odanın sessizliğinde asılı kaldı.
Ferit kendini yalnız buldu, içten itirafının yankısı hâlâ havadaydı. İçinde çalkalanan duyguların karışımıyla bir ileri bir geri volta attı - beklenti, umut ve Seyran'ın tepkisine dair bir parça endişe.
Ferit endişeyle Seyran'ın dönüşünü beklerken dakikalar ona sonsuzluk gibi geliyordu. Akşam yemeğinden arta kalanları toparlayarak kendini oyalamaya çalıştı ama aklı sürekli Seyran'a içini döktüğü ana gidip geliyordu.
Zaman ilerledikçe Ferit'in içine bir huzursuzluk çöktü. Seyran'ın iş çağrısının aciliyetini biliyordu ama bir yanı da paylaştığı kelimelere bir son vermeyi arzuluyordu. Onun bir an önce dönmesini umarak kapıya baktı, kalbi beklenti ritmiyle atıyordu.
Saatler geçiyor, her dakika Ferit'in endişelerini daha da artırıyordu. Bir mesaj ya da arama umuduyla ara sıra telefonunu kontrol ediyor, ancak ekran sessiz kalıyordu.
Evin boşluğu Ferit'in göğsündeki ağrıyla eşleşiyordu. Odaları dolaştı, birlikte geçirdikleri anların anıları düşüncelerine hücum etti. Seyran'ın cevabını duymayı umarak, yarım kalmış bir konuşma hissinden kurtulamıyordu.
Vazgeçti ve uyumaya karar verdi. Bedeni yorgundu ama zihni ve kalbi uyumasına izin vermiyordu. Başını yastığa koyduğunda istemsizce gözyaşları aktı. Ne kadar tutmaya çalışsa da gözyaşları yüzünden aşağı akıyordu. Kalbinin kanaması gözyaşlarına yansıyordu.
Akşam, sevginin ve umutlu bekleyişin ince tonlarıyla bezenmiş bir vaat tuvali olarak başladı. Ferit'in evlerini düzenlemek için gösterdiği yoğun çaba, güllerin, mum ışığının ve mutfak lezzetlerinin enfes bir senfonisiydi. Her bir jest, Seyran'ın kalbini fethetmek için titizlikle hazırlanmış sevgi şaheserindeki bir fırça darbesiydi. Ne var ki, umut verici gece tersine döndü ve ardında evin boş alanlarında yankılanan bir sızı bıraktı. Bir zamanlar sohbetlerinin uğultusunu barındıran sessizlik, şimdi Ferit'in çözüm özlemini yankılıyordu, kalbi, yastığını söylenmemiş kelimeler ve belirsizliğin ağırlığıyla nemli bırakan ani ayrılışla paramparça oldu. Çalan telefonun sesi bütün gece kafasının içinde yankılandı ve onu her yönden korkuttu. Genellikle bu üzüntü duygularıyla savaşırdı ama bu gece zihinsel olarak savaşamayacağı için teslim oldu.
Ferit düşüncelerini günlüğünün mabedine gömmüş, yazılı kelimelerde teselli ararken, sabahın erken ışıklarının hafif ama ısrarlı damlamasıyla düşünceleri aniden kesildi. Yumuşak su damlacıkları odanın içinde yankılanarak dikkatini yukarıdaki tavana çekti. İç çekerek kalemini ve günlüğünü bir kenara bıraktı ve odasının sığınağının bile gerçekliğin kaçınılmaz kesintilerinden etkilenmediğini kabul etti. Kapıya gitti ve kilitledi. Bugün işe gitmeyecek ve birkaç günlüğüne hasta olduğunu söyleyecekti. Dün geceki olayların etkisinden kurtulması gerekiyordu.
Ferit, çocukluğunun derinliklerinden gelen bir sığınak olan yazma eyleminde her zaman teselli bulmuştu. Kâğıt üzerindeki mürekkep, gençliğinin çalkantılı fırtınaları boyunca onun sadık yoldaşı, en derin korkularına, umutlarına ve özlemlerine tanıklık eden sessiz bir sırdaşı olmuştu. Duyguların labirentinde büyürken, yazmak, belirsizliğin fırtınalı denizlerinin ortasında onun güvenli sığınağı olmuş, düşüncelerinin ve duygularının karmaşıklığında gezinmesine izin vermiştir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Avukatın davası
Roman d'amourSeyran Öztürk, duygusal ancak güçlü biri olduğunu gösteren dikkat çekici yeşil gözlere sahip İstanbul'da çalışan akıllı bir avukattır. Genellikle sakin ve özgüven dolu duruşunu tamamlayan düzgün takımlar giyer. Başta Ferit'e yardım etmek istememişti...