6

143 18 3
                                    

Gülüşme sesleri ile kafamı kaldırdım. koridordan gelen sesler ilgimi çektiği için ayağa kalktım ve koridora çıktım. Karşılaştığım manzara sinirlerimi bozmuştu ,3 çocuk 2 çocuğu sıkıştırmıştı. Sinirle yanlarına gidince adamın kolundan tutup duvara fırlattım. Adamın sinirli bakışları beni bulunca "Ne yaptığını sanıyorsun çirkin şey" dediğinde kaşlarımı çattım "sen benim gibi güzel bir erkeği bulduğuna şükret" dedim.

Adamın arkasından 5 kişi daha çıkınca arkamdaki iki çocuğu da kolundan tutup koşmaya başladım. '8 kişi benim için bile fazla. Arkamdaki 2 çocuk ile okuldan çıkmış ara sokaklara girmiştik 'hangi akılla girdiysek'. Arkamdaki 2 çocuk soluklanırken  ben etrafı kolaçan ediyordum. Biraz daha soluklandıktan sonra onlara döndüm. Uzun boylu, siyah saçlı bir çocuk duruyordu, tahminlerime göre benden 1 veya 2 yaş büyüktü. Diğeri ise turuncu saçlı, kısa boyluydu ve benimle yaşıttı.

"Teşekkürler" demişti siyahlı çocuk, turunculu çocuk bana sinirli bir bakış atıp "yardım etmene gerek yoktu!" Diye kızınca kaşlarımı çattım "Ne alaka 'gerek yok'! Sen benimle... şimdi varya. Allah kahretsin jisung'u kaybettim!" Dediğimde turunculu çocuk gülümseyip "galiba deli?" Dediğinde çocuğa doğru döndüm. Siyahlı çocuk elini uzatıp "seokjin" dediğinde bedenim kaskatı kesildi, yanı o jin ise turunculu ise jimin mi?
"Ben... jungkook" dedim ve elini tuttum, yanındaki turunculu istemeyerek elini uzatıp "jimin" dedi soğuk bir sesle, elini tuttuğumda hızla elini çekti.

Bunun sorumlusu ben miyim? Eskiden şen şakrak olan çocuk şimdi böyle mi? O gün kaçtığım için beni suçluyorlar. Jimin 4 yıl da sanki gülmeyi unutmuştu. Jin'e gelirsek sanki hiç uyumamıştı göz altları mosmordu. Bu benim suçum.

Jin'nin seslenişi ile düşüncelerimden ayrıldım. Önümüzde pahalı bir araba durdu. 'zengin bir araba... lütfen tekrar  olmasın.' Arabadan üç tane adam indiğinde yutkundum. Jimin jin'nin arkasına geçince içimden 'beni de korur musunuz?' Diye geçirdim. Ne saçmalıyorum ben, her zaman kendim ayağa kalkmayı öğrenmiştim.

Uzun boylu esmer adam gözlüklerini çıkarıp bana baktı. 'Adamın bakışları bile sinir bozucu lan!'. Adam hızlı adımlarla arkama geçince, ben daha birşey yapamadan boynuma birşey enjekte etti. Ve sonrası karanlık.
.
.
3 SAAT SONRA
Gözlerimi karanlık bir odada zincirlere bağlanmış bir şekilde buldum. Yanımdan ağlama sesi gelince kafamı yan tarafa çevirdim. Heryeri mosmor olan çocuk ban bakıp yardım dileniyordu. 'Yine aynısı oluyor... o adamda beni odaya kitlemişti. işkence edip... neyse' kafamı eğdim o adamı düşündüm uzun boyu ve esmer teni, amına koyayım kaçırılmışım düşündüğüm şeye bak

Kapı büyük bir gürültüyle açılınca kafamı kaldırdım içeri giren adam bana doğru yavaşca geliyordu. Adamın üstünde siyah bir takım vardı ellerinde ise bize dokunmak istemiyormuş gibi eldivenler vardı. Adam beni kolumdan tutup ayağa kaldırdı ve " yürü patron seni istiyor jeon" diyince kafamı kaldırdım adamın karanlık gözleri bile korkmamı sağlamıştı.

3 kat yukarı çıkınca tam ortadaki odaya girmiştik. Girdiğimiz oda kahverengi ve siyah karışımıydı odanın bir tarafının heryeri camla kaplıydı ve odada sadece yatak ve masa vardı. Masa odanın tam ortasında yer alıyordu yatak ise en köşede.

Masada oturan adam önceki gün bizi kaçıran adamdı yan tarafında ise iki adam duruyordu. Girdiğim kapı tekrar açılınca içeri jin ve jimin girmişti.

Sessizlik sinirlerimi bozduğu için elimi kaldırıp "pardon bayım siz kimdiniz? Mafya mı? Yada daha kötüsü organ mafyası mı? Size şimdiden söyleyeyim benim böbreklerden biri çalışmıyor, kalpte bozuk, gelen gidene hızlanıyor. Beni almayın arkamdaki iki kişiyi alın. Haa birde isminizi rica ediyorum." Dediğim şeyler komikmiş gibi önümdeki adamın köpekleri gülmeye başladı. "Ne gülüyordunuz be köpekler" diye bağırdığımda iki adam birbirine bakıp "sana dedi köpek diye" dediklerinde güldüm.

Adamdan izin almayıp pencerenin yanına geçtim "pardon buradan atlarsam ölür müyüm?" Diye sorunca esmer adam bana bakıp cennette gidersin" dediğinde parmağımı kaldırdım ve "yanlış var" dedim "Ben asla cennete gidemem" dediğimde adamın yanındaki kısa eleman "en fazla ne yapmış olabilirsin ki" diye gülünce "bilmem sen düşün" dediğimde gülüşü soldu.

Esmer adam ayağa kalkıp elimi tuttu, ardından beni buraya getiren adamın yanına fırlattı, evet bildiğin kuş olup uçtum. "Yavaş ol öküz!" Diye bağırınca jimin yanıma gelip sessiz bir şekilde " sus amına koyayım!" Dedi. Esmer adam bana bakıp "Karanlık odaya götürün" dediğinde bağırmaya başladım "karanlık oda olmaz " diyordum ama hiçbir etkisi olmuyordu.

Jungkook 13 yaşındayken
Patronun yanında oturmuş özel bir karışım yapıyordum. -Daha doğrusu ben öyle düşünüyordum-. Elimdeki karışım griye döndüğünde gülümsedim ve patrona döndüm "gördün mü dedim ben sana griye döner diye " dedim. Bir iddiaya girmiştik eğer karışım griye dönerse patron bunu içecekti eğer dönmeseydi onun istediği birşeyi şeyi yapacaktım.

Patron sesli bir şekilde iç çektiğinde elimdeki karışımı aldı ve kafasına dikti, ama içmesiyle tükürmesi bir olmuştu. "Ne kattın lan buna" diye bağırınca "şeker, yağ, un ve gıda boyası" dediğimde önümdeki şekerden birkaç tane aldı ve ağzına attı. Sinirle bana dönüp "bu şeker değil!" Diye bağırdı. Ağlamaklı bir şekilde "Ben bilmiyordum" dedim, tamamen yalan bilerek tuz kattım.

Elimden tuttuğu gibi en alt katta ki karanlık odaya götürdü. Beni odanın tam ortasına fırlatınca duvardan birkaç şey almaya başlamıştı ama karanlık olduğu için ne olduğunu göremiyordum. En sonunda patron yanıma gelince elindeki kemer ile bana vurmaya başladı. Ağlıyordum

Hiçbir saniye

Hiçbir dakika

Hiçbir saat

Jungkook'un acı çığlıkları durmamıştı.
O gün jungkook sadece şekerle tuzu karıştırdığı için işkence görmüştü.

Şimdi ki zaman
karanlık odanın duvarına sırtımı dayamış ağlıyordum. Titremelerim fazlaydı gözyaşlarım durmuyordu. Kapı hızlı bir şekilde açıldı, içeri giren adam "sakinleştirici verin" diye bağırdı. Boynumda hissettiğim acı ile gözlerimi kapattım........

BIR SONRAKI BÖLÜME KADAR BAYSSSS♡♡

último recurso|taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin