'Vazgeçmekle sana koşmak arasındaki uçurumdayım. Beni ya it, ya çek.'
***
"Aida'yla mı birliktesin şimdi de?" diyen sesle, irkildim. Burada yalnız olduğumu sanıyordum ama değildim demek ki.
"Bu seni ilgilendirmez." dedim sonsuz karanlığa bakarken. Akşam olmuştu ve ben saatlerdir okyanusu izliyordum.
"Demek ki bana olan aşkın yalanmış. Yerime birini çabucak koydun bakıyorum da." dediğinde güldüm. Cevap vermedim. Ona aşık olmam umurunda bile değildi. Yerine birini koyabileceğim düşüncesi kızdırıyordu onu. Sadece onu seveyim, aşkıyla yanayım istiyordu. Zaten öyleydi de. Ama bilmiyordu bunu.
"Cevap bile vermiyorsun. Demek doğru. Aida'yla birliktesin." diye diretmeye devam ettiğinde ayağa kalktım ve karşısına dikildim.
"Amacın ne? Senden vazgeçmemi istemiyor muydun? Vazgeçtim işte. Daha ne?"
"Daha düne kadar bana aşık olduğunu söylüyordun ama hemen birini koymuşsun yerime." dedi alayla. Aşkımı hafife alıyordu yine.
"Sen de daha düne kadar beni kaybetmek istemediğini söyleyip, aşkla öpüyordun beni. Ona ne diyeceksin?" dediğimde, yüzündeki ifade değişti. "Ne istiyorsun Cindy? Bana seni kaybetmek istemiyorum diyorsun ama sabahında, seni Martin'in kollarında görüyorum. Martin'le bir ilişki içindesin ve hâlâ benden bir şeyler koparmaya çalışıyorsun. Canımı ne kadar yaktığını görmüyor musun? Nereye kadar gideceğimi mi merak ediyorsun? Derdin ne? Söyle der-" diye bağırırken, Cindy'nin dudaklarıyla susturuldum. Hayır hayır! Bu kez kendimi ona teslim etmeyecektim. Bu kez olmaz!
Ellerimi omuzlarına koyup, bedenini itip, dudaklarından ayrıldım.
"Beni her istediğinde öpemezsin. Ben senin oyuncağın değilim tamam mı? Her şeyi bir öpücükle unutacak kadar kör aşık değilim." dedim ve yerdeki çantamı alıp, yürümeye başladım karanlıkta. Cindy peşimden gelip, kolumdan tuttu.
"Unutturmak için yapmadım. Gerçekten öpmek istediğim içi öptüm seni. Sen ne dersen de, ben seni özlüyorum Alice." dediğinde kolumu çektim elinden.
"Tanrı aşkına daha fazla oynama benimle Cindy! Yapamıyorum görmüyor musun?" derken, gözlerimden yaşların düşmesine mani olamadım. "Zaten yeterince acı çekiyorum. Sen de bir öyle bir böyle dengemi bozuyorsun. Ya tamamen bana gel ya da tamamen git. Sana aşık olabilirim ama bu tavırlarına katlanamıyorum." dedim ve yürümeye devam ettim gözlerimde yaşlarla.
"Alice! Alice en azından ben götüreyim seni eve. Gece her yer çok tehlikeli." diye arkamdan seslendi Cindy ama onu dinlemedim bile. Şu an en son istediğim şey bile değildi Cindy.
***
Odamın kapısından gelen sesle, anlık olarak kapıya baktım. Daha sonra tekrar pencereye çevirdim bakışlarımı. Kimin geldiğini az çok tahmin ediyordum. O geceden sonra okula gitmemiştim. Muhtemelen yine Aida gelmişti."Selaaammm." diyerek odaya girdi. Sesi oldukça neşeli ve enerjikti. Yanıma gelip, yatağın kenarına oturdu. "Sakın bana hiç kalkmadım deme." dediğinde yüzüne baktım sessizce. Galiba depresyona girmiştim sonunda.
"Neden çıkayım ki?" dedim halsiz çıkan sesimle. "Yataktan çıkmak için bir nedenim yok."
"Okula da gelmiyorsun. Sana ceza olarak notları vermemem lazım aslında ama neyse." dedikten sonra, notları çantasından çıkarıp, masama koydu. Beni ondan başka düşünen biri daha yoktu hayatımda.
"Teşekkür ederim Aida." dedim ve yatağa oturdum. "Sen de olmasan ne yapardım bilmiyorum?" dedim, uzanıp elini tutarken. O da gülümseyerek sıktı elimi.
"Teşekküre gerek yok. Biz arkadaşız. Tabii ki de yanında olacağım." diyerek sarıldı bedenime. Ben de ona sarıldım. Tek gerçek dostum Aida'ydı kesinlikle.
***
Üç gün sonra
"Nasıldı sınav?" diye sordu Aida. Vizeler gelmişti ve ben Aida'nın bana getirdiği notlar sayesinde sınava girebilmiştim."Güzeldi. Ama senin sayende. Tekrar teşekkürediyorum sana. Sen olmasan boş kağıt verecektim muhtemelen."
"Sus bakayım. Ben sana bir daha teşekkür yok demedim mi? Arkadaşız biz." dedi azarlar gibi. Gülümsedim sadece.
Bugün bir sınav daha vardı. Sonrasında eve gidecektim. Zaten iki gündür sınavlar için geliyordum, sonra hemen geri dönüyordum. Çünkü Cindy ve Martin her yerde birliktelerdi. Görmek istemiyordum. Ama illa ki görecektim, biliyordum.
Aida'yla kafeteryaya girdiğimizde, her zamanki yerimize geçtik. Başımı kaldırıp etrafa baktığımda, her zamanki yerlerinde oturan ikili çarptı gözüme. Son gördüğümden daha yakınlardı. Cindy henüz beni görmemişti. Telefonuyla ilgileniyor gibiydi. Martin'de kendi telefonuyla ilgileniyordu.
Aslında Martin için üzülüyordum. Cindy'i henüz tanımıyordu. Nasıl biri olduğunu bilmiyordu. Cindy'nin onunla birlikteyken beni öptüğünden de haberi olduğunu sanmıyorum.
Ben dalgın bir şekilde onlara bakarken, birden Cindy'le göz göze geldik. Beni görünce yüzünde garip bir ifade belirdi. Normalde beni görünce duygusuz ve donuk bakardı hep. Ama bu kez öyle değildi sanki.
Dudağının bir kenarı yukarı kıvrıldı ve alaylı bir gülüş belirdi yüzünde. Telefonunu masaya bıraktı ve Martin'e bakıp, elini Martin'in yanağına koyup, yüzünü kendine çevirdi ve dudaklarından öpmeye başladı Martin'i. İşte Cindy buydu. Canımı acıtmak için her şeye yapabilecek biriydi.
Martin'i öperken, bakışlarını bana çevirdi. Gözleri bendeydi. Başımı sağa sola doğru salladım hafifçe, küçümser bakışlarla.
"Saat yaklaşıyor. Gidelim mi?" diyen sesle kendime geldim. Başımla onayladım ve bir daha o tarafa doğru bakmadan kalktım masadan.
Kafeteryadan çıkmadan, son kez arkama baktığımda, sonunda Martin'den ayrılmış, bu tarafa doğru bakıyordu. Hiçbir şey yapmadan, demeden yürümeye devam ettim. Artık ondan vazgeçmek zamanıydı.
Finale birkaç adım kala...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALICE (GxG)
RomanceAlice, Cindy'e çok aşıktı. Yaptığı her şeye katlandı bu yüzden. Ama bir yere kadar... 08.09.2023