3- Hem yakın hem uzak

278 32 16
                                    

'Keşke aramızdaki mesafeler sadece metrelerle ölçülüp gönül mesafesi olmasaydı.'

***

Alice
Sürekli onu izlerken buluyordum kendimi. Onun açısından bakıldığında rahatsız edici olabilir belki ama gözlerimi ondan çekemiyordum. İzledikçe izleyesim geliyordu o güzelliği.

Sarı saçları, masmavi gözleriyle masal dünyasından çıkıp gelmiş gibiydi. Güldüğünde dudaklarında güller açıyordu. Ah, ona hayrandım.

Ona açıldığımdan beri hem daha yakın hem daha uzaktık sanki. Yakındık, kendini benden çekmiyordu. Uzaktık, benimle çıkmıyordu.

Bir ilişkiye hazır olmadığını söylemişti ona çıkma teklifi ettiğimde. Sorun etmiyordum tabii ki. Arkadaş olarak da olsa, yanında olmak yetiyordu.

Sabah uyandığımda, yaptığım ilk iş ona mesaj atmak olurdu her gün. Yine mesaj attım ve kalkıp banyoya gidip, elimi yüzümü yıkadım. Dişlerimi fırçalayıp çıktım banyodan. Odama geçip, bir pantolon, tişört ve tişörtün üstüne gömlek giydim. Saçlarımı da salık bırakıp, evden çıktım kimseye görünmeden.

Otobüs durağına giderken, Aida'yı aradım. Her sabah birlikte giderdik okula. Küçüklükten beri değişmemişti bu.

Evlerinin önüne geldiğimde, etrafı izlerken, karşıda gördüğüm görüntüyle sarsıldım. Cindy, Martin'in arabasına biniyordu. Cindy Martin'den hoşlanmazdı ki. Hep burnu havada ve züppe olarak görürdü onu. Ama şu an hiç öyle durmuyordu. Beni görmediler ve Martin arabayı çalıştırıp, okulun olduğu yola girdi. Ben de dolan gözlerimle olduğum yerde kaldım. Kalbim çok acıyordu. İhanete uğramış gibi hissediyordum.

"Geldim güzelim kusura bakma geciktim biraz." diyen sesi duyunca, gözlerimi sildim hızlıca.

"Sorun değil." diye mırıldandım Aida'ya ve yürümeye başladık.

"Cindy'le nasıl gidiyor?" diye sordu bir süre sessizce yürüdükten sonra. Cindy ile nasıl mı gidiyor? Bunu ben bile bilmiyordum. Cindy bir öyle bir böyleydi. Anlayamıyordum bana karşı bir şeyler hissediyor mu yoksa sadece arkadaş olarak mı görüyor?

"Bilmiyorum? Yani aslında biraz garip. Anlayamıyorum onu." diye cevap verdim. Az önce gördüklerimden bahsetmedim. Unutmak istiyordum o görüntüleri.

"Cindy'nin yönelimi ne acaba?" diye sordu. Ama bana sormaktan ziyade, kendi kendine konuşur gibiydi. "Biseksüel olabilir mi ki?" diye tahminde bulunuyordu kendince. Bense sessizdim.

Okula geldikten sonra, Cindy başka bir masada, Martin'le oturuyordu. Gülerek sohbet ediyorlardı. Her zamanki yerimize geçmemiş, Martin'le başka masada oturmayı tercih etmişti.

Aida'yla ben, sadece başımızla selam vererek yanlarından geçtik ve her zamanki yerimize oturduk. O manzaraya şahit olmamak için, onlara arkamı dönük oturdum. Ama Cindy'nin kahkahaları geliyordu buraya kadar.

Bizim diğer arkadaşlarda gelince, grubumuz tamamen toplanmış oldu. Üniversiteye geçince, grubumuza iki erkek arkadaş daha katılmıştı.

"Cindy neden başka masada?" diye sordu Fred. Anlık yüzüne baktım. Bana bakıyordu. Başımı çevirip, önümdeki çaydan içtim.

"Bilmiyorum." dedim umursamaz görünmeye çalışarak. Ama içim içimi yiyordu. Onun o şen kahkahalarına daha fazla dayanamayıp, masadan kalktım ve oturduğu masaya gittim sinirle. Öfke bütün damarlarımı esir almıştı.

Martin'le konuşurken, hiçbir şey demeden kolundan tutup kaldırdım. Martin'de ayaklandı.

"Hey ne oluyor?" diyerek Cindy'nin kolundan tuttu. Cindy çok şaşkın görünüyordu.

"Bir şey yok. Konuşacağız sadece." diyeren Cindy'e baktım ve kolunu bıraktım. Yüzündeki şaşkın ifade, yerini ciddi bir ifadeye bırakırken, kolunu Martin'in elinden çekti. Hiçbir şey demeden ayrıldı yanımızdan. Ben de peşinden gittim.

Kampüsün içine girdi ve rastgele bir dersliğe girdi. Ben de peşinden girdim. İçeride kimse yoktu. O ise arkası dönük duruyordu. Ben içeri girdiğimde bana döndü. Sarı saçlarını eliyle geri atıp sinirle konuştu.

"Ne yaptığını sanıyorsun sen Alice? Az önce yaptığın da neydi öyle?" dedi bana bakarak. İlk kez bu kadar öfkeliydi bana karşı.

"Sen ne yaptığını sanıyorsun asıl? Martin'i sevmiyordun hani? Nasıl birden bu kadar yakınlaştınız?" dedim aynı şekilde öfkeyle.

"Bu seni ilgilendirmez Alice. Sen benim sadece arkadaşımsın anladın mı? Sevgilim değilsin." dediğinde, kolundan tutup duvara yasladım bedenini. Bedenini duvarla kendi arama kıstırdım.

"Sana teklif ettim. İstemeyen sensin. Ben seni seviyorum. Bunu sana söyledim."

"Alice bırak beni delirdin mi? Ne yaptığını sanıyorsun?" dedi. Gözlerinde ufak da olsa kurlu kırıntıları gördüm ama bu hoşuma gitmedi. Benden korkmasını değil, sevmesini, en azından benim onu sevdiğim gibi sevmesini isterdim.

"Benden korkmana gerek yok. Sana zarar vermem." dedim fısıldar gibi çıkan sesimle.

"Şu pozisyonda bunu söylemen hiç işe yaramıyor." dediğinde, kollarını serbest bırakarak kendimi çektim üstünden. Onu burada zorla tutamazdım. Buna hakkım yoktu.

"Tamam. Git Cindy. Artık sana karışmayacağım." dedim ve yanından uzaklaştım. Bir şey demeden çıktı gitti o da. Kapanan kapıya baktım dolan gözlerimle. Her şey mahvolmuştu.

...
Günlerdir Cindy'le konuşmuyorduk. Aida ile okula gidip geliyor, Cindy'nin Martin'le mutluluğunu izliyordum. Fred'in dediğine göre henüz sevgili değillermiş. Ama Martin çok hoşlanıyormuş Cindy'den. Cindy ise Martin'e karşı boş değilmiş. Bunu duyunca kalbimin acısını bütün bedenimde hissetmiştim.

Okulda Aida'yla otururken, Cindy geldi yanımıza. Tekti. Yanında Martin yoktu. Şaşırdım onu tek gördüğüme. Son günlerde Martin'le siyam ikizleri gibi ayrılmıyorlardı.

"Oo Cindy hanım sizi tek görebilmek ne büyük şeref." dedim alayla. Sarı saçlarını geriye atıp gülümsedi.

"Martin'in dersi var. Eh, siz de arkadaşımsınız. Epeydir konuşmuyoruz. Hal hatır sormak istedim." dedi, karşımdaki sandalyeye yerleşirken. Tek kalmak istemiyorum demiyordu da...

"Yoksa tek kalmak mı istemedin? Martin derste olunca mı aklına geldi eski dostların?" diye sordum sakin bir şekilde. Yapmacık bir şekilde gülümseyip bana baktı.

"Psikolojide sana ne deniyor biliyor musun Alice? Şizofren deniyor. Kafanda kurup kurup kendin inanıyorsun. Bu şekilde devam edersen yanında kimse kalmayacak." dedi ve kalktı masadan.

"İleri gidiyorsun Cindy! Bence sus artık!" dedi Aida. Cindy çantasını koluna takıp, defterini alırken gülümsedi Aida'ya.

"Görüşürüz." dedi ve gitti yanımızdan. Bana şizofren demişti. Burukça gülümsedim. Keşke böyle bir kızı sevmeseydim.

Evet arkadaşlar bazı kişiler de sevilip değer verilince Cindy gibi oluyor.

Kurgu hakkında düşünceleriniz???

ALICE (GxG)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin