Herkese merhaba sevgili bunu okuyanım!
ÇOK ÇOK ÖNEMLİ: Bu bölüm "Hepimiz Gökyüzü Olmak İstedik" serisinin üçüncü kitabından sahneler içermektedir. Serinin ikinci kitabını (Krallar ve Soytarıları) okumadıysanız sizin için spoiler olacaktır, bilginiz olsun.
NP: Taylor Swift, Lana Del Rey - Snow on the Beach
Keyifli okumalar!
❄️
Daren salona girdiğinde ben kanepedeki yatağımı toplamış, üzerimi giyinmiş saçlarımı bir şekle sokmaya çalışıyordum. Kapı eşiğine yaslandı ve saçlarımla mücadelemi seyretmeye koyuldu. Küçük aynaya bakarak saçlarımı bir krem yardımıyla çözdüm ve güzelce şekil verdim. Yüzüme kendimi daha iyi hissedebilmek ve belki biraz da oyalanabilmek adına -çünkü beni seyretmesi hoşuma gidiyordu- makyaj yapmaya koyuldum. Uykusuzluktan ve yorgunluktan çöken gözaltlarımı kapattım. Kirpiklerimi dalgalandırdım. Yanaklarımı renklendirdim ve elmalı nemlendirici dudaklarıma yedirirken ona döndüm.
"Nasıl uyudun?" diye sordum. Nemlendirici yaymaya devam ederken gözleri tam da dudaklarımdaydı.
"Melekler gibi." Yaslandığı yerden doğrulup aheste aheste gülümsedi. Onun sarayında kaldığım ilk gece bana sorduğunda verdiğim cevaptı bu. Beni de gülümsetti.
Hiçbir şeyi de unutmaz...
"Bize kahvaltı hazırladım." Oturduğum yerden kalkarak mutfaktaki küçük masayı işaret ettim. Salon o kadar küçüktü ki bir yere varmak için hareket etmeme gerek kalmıyordu, dönmem yeterliydi.
Daren'i giydiklerimi incelerken yakaladım. Yüzünde hayran kalmış ifadesi yoktu. Yanlış bir şey mi yaptım diye ben de başımı eğip üzerimdekilere baktım. Dümdüz siyah bir tayt ve geniş ama yumuşacık mavi renk bir sweatshirt giyinmiştim. "Beğenmedin mi?" diye sordum. "Neden öyle bakıyorsun?"
"Buraya çok kolay uyum sağlıyorsun," diye yanıtladı iç çekerek. "Çamurlu elbiselerin aklıma geldi. O zaman da tatlı görünüyordun." Döndü ve masaya doğru birkaç adım atıp bu defa masanın üzerindekilere bakmaya başladı. Sabah erken uyanınca sitenin içindeki markete gidip biraz alışveriş yapmıştım.
"Ben her zaman tatlıyımdır." Sweatshirtümü öylesine düzelttim. Açık bir buz mavisi rengindeydi ve tenime dokunan yumuşak dokusuna da bayılıyordum. Ve gözlerimle de çok güzel bir ahenk yakalıyordu.
Masanın iki ucundaki sandalyelere oturduk. Tabağına bir şeyler alırken gülümsemeye devam etti. Evet, ben kolay adapte oluyordum çünkü burası bildiğim bir yerdi. Yaşamımın çoğu zaten burada geçmişti. Ama o da şaşırtıcı bir şekilde uyum sağlıyordu. Benim diyara ilk gittiğim zamanla kıyaslandığında epey iyi idare ettiğini söyleyebilirdim. Ben resmen aklımı kaçırmıştım. Lafın gelişi yani...
"Tek başına dışarıya mı çıktın?" Portakal suyundan içerken bu soruyu öylesine sormuyordu. Sesindeki sitemi yakalamam zor olmadı çünkü saklama zahmetine girmedi.
"Çok erken uyandım ve sadece sitenin içinde olan markete gittim." Gözlerimi tabağımdan ayırmadım çünkü Daren'in bu fazla dikkatli haline henüz alışabilmiş değildim. Diyarda o da benim gibiydi, aklı beş karış havada ve hiçbir şeyi öyle didiklemezdi. Ama burada diken üzerindeydi ve beni kaktüs üzerinde tutuyordu. Bilmediği bir yer olduğu için anlıyordum ama ben de pek sabırlı biri değildim ki...
"Site?" diye sorguladı.
İşaret parmağımı havaya kaldırıp kendi etrafında döndürdüm. "Bu gördüğün bloklar yani. Belli bir alanın içinde olduğu zaman onlara site diyoruz. Dışarıya çıkmış sayılmam o yüzden." Kendi portakal suyumu makyaj yaptığım yerde bıraktığımı fark ettim ve çaktırmamaya çalışarak doğal bir şekilde uzanıp onun bardağını aldım. Zaten küçük bir masa olduğu için fark etmez sanıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EJDERHA ve YILDIZ
FantasyBu hikaye Hepimiz Gökyüzü Olmak İstedik serisinin ara sahnelerinden alıntılar içerir. Kitapta olmayacak yazar taslaklarıdır. Serinin ilk iki kitabını okumadıysanız spoiler barındırır.