8: Ejderha ve Yıldız Işığı

31.7K 3K 3.9K
                                    

Arkadaşlar, şu kadar gün oldu bölüm gelmedi, bölüm çok kısaydı vs diye serzenişte bulunuyorsunuz ama sanıyorum ki yaptığım açıklamaların hepsini gözünüzden kaçırmışsınız. 

Bu üçüncü kitap değil. Bu olay örgüsü olan bir hikaye de değil. Bu sadece benim üçüncü kitapta kopukluk yaşamak istemediğim için kendime taslak olarak yazdığım anılar. Kilit karakterler olduğu ve uzun bir süre ana yerden uzakta kaldıkları için neler yaşadıklarını bilmem gerekiyor ki düzgün bir iş çıkarabileyim. Yazdığım sahnelerden ara ara burada paylaşıyorum. Her hafta falan bölüm gelemez ya da her bölüm uzun olamaz. Bunlar kısa anılar, birçoğu da kitapta yer almayacak, bunu dikkate alarak yorum yaparsanız sevinirim... 

*

Hava iyiden iyiye ısınmıştı. Büyükbabam bizi bölgeden çok uzaklaştırmadan, şehrin dışındaki sahil evini ayarladığından beri burada kalıyorduk. Müstakil evlerin hepsi birbirine uzaktı ve insanlar bu yakayı genellikle yazlık olarak kullandığı için ortalık epey sakin oluyordu.

Neredeyse bütün gün yatakta kaldım, hava sıcak olsa da bir yerde üşütmüş olabileceğimi düşünüyordum. Son zamanlarda hep böyle bitkindim. Ama yatmaktan daha iyi bir işim de yoktu zaten. Büyükbabam ara sıra uğruyordu. İhtiyacımız olursa diye bize bir araba da ayarlamıştı ama artık o kadar sık dışarı çıkıp gezmiyorduk. Kumsalda dolaşmak ikimize de yeterli geliyordu. Bazen büyükbabam ve Daren birlikte uzun saatler geçiriyorlardı. Bana uzak durmamı söylememişti ama uzak durmamı istediğini anlıyordum. Her ne yapıyorlarsa henüz bilmem gerektiğine inanmıyordu. Bazı geceler Daren ortalıktan kayboluyordu ve bana büyükbabam eşlik ediyordu. Onun diyara gidip geldiğinden şüpheleniyordum ama ne zaman sorsam bana etrafı kolaçan ettiğini söylüyordu.

Zaman ikimizi de köşeye sıkıştırmıştı.

Salonun denize bakan camının önünde koltuğa kurulmuş mehtabı seyrediyordum. Burayı oldum olası sevmişimdir. Her zaman okyanusa bakmanın nasıl hissettirdiğini merak ederdim. Denize bakmanın beni korkuttuğu zamanlarda bile. Şimdi karşımda tüm karanlığı ve enginliği ile deniz manzarası duruyordu ve ben artık korkmadığımı fark ediyordum. Aksine içine doğru çekiliyordum.

Ona yeterince zaman verdiğimi düşünerek koltuktan kalktım. Öğleden sonra bir ara yürüyüş yapmak için çıkmıştık ama döndüğümüzden beri kendini odaya kapatmıştı. Saate baktım, gece yarısına yaklaşmıştı. Uyuyakaldığını düşündüm ve ardından öyle olmasını umdum ama yürürken ne kadar rahatsız olduğunu kendi gözlerimle görmüştüm.

Ağrı kesicilerin bir işe yaramadığını kabullendikten sonra önceki kaldığımız evi de burayı da ıhlamurla doldurmuştum. Onun için ıhlamur demlemeyi öğrenmiştim. Ihlamur özünden yapılmış kremler bile bulmuştum. Ama işe yaramadığı ortadaydı.

Diyara olan uzaklığımız beni bitkin düşürüyorsa ona neler yapıyordu?

Kapıyı aralayıp karanlığın içinden ona baktım. Geniş yatakta, siyah çarşafların üzerinde yüz üstü yatıyordu. Yastıkları kenara fırlatmıştı ve hiçbir zaman üzerini örtmek için örtüye ihtiyaç duymuyordu. Kapı aralığından içeriye dolan hafif ışık kıpırdanmasına neden oldu.

"Daren," diye seslendim.

"Hım?" diye cevapladı yalnızca. Halinin olmadığını açıkça görebiliyordum ama gayret ediyordu.

Merhemi ıhlamur olsa da şifası yarayı açandır.

Beni asıl düşündüren ise bu kelimeleri onun ağzından duymama rağmen şimdi bu kadar yakınındayken neden bu kadar acı çektiğiydi.

EJDERHA ve YILDIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin