4: GECE YARISI ve YILDIZ IŞIĞI

44.5K 3.4K 6.8K
                                    

Öncelikle bir dip not geçmek istiyorum, çoğunuz Nova'nın yaşadığı vicdan azabını sorguluyorsunuz ama şöyle bir şey var, sizin her şeyi öğrenmenizin üzerinden epey zaman geçti. (Tamam üçüncü kitap gecikti, biliyorum, telafi için çabalıyorum bağırmayın...) Ama kurgu akışına göre sizin alıştığınız ve sindirdiğiniz bu mesele Nova için çok yeni.

Yani daha yeni fedakarlıkları ve kanat mevzusunu öğrendi, Amon'u öldürdü, Daren ile tartıştı sonra zaten tam halkını uyandırırken Evran ve Ayzer sürpriz yaptı ve buradalar. Yani zaman akışında Nova bunları çok yeni öğrendi ve diyardan uzakta, Daren yanı başında, şu an tam da idrak sürecinde bu yüzden izin verin bununla yüzleşsin ve sindirsin.

Bu anılar Daren ve Nova'nın birbirini tanımasını konu alıyor. İkisi de artık diyarda oyunlar çeviren kişiler değil. Ama şu anda bunlarla yüzleşemezler çünkü büyük bir tartışmayı ikisi de göze alamıyor çünkü burada sadece ikisi var. Sizin sorguladığınız her şeyi onlar da sorgulayacak ama bu gerçekten onların birbirini tanıma şansı. Diyeceğim o ki Nova için her şey çok taze ve biz de onun nasıl başa çıktığını göreceğiz...

Keyifli okumalar dilerim...

🐉

NP: Mavi, Gözlerindeki Ay

Elimdeki içecek şişesini masanın üzerinde çevirip dururken birden aklıma çok ama çok parlak bir fikir geldi. Hava kararmak üzereydi, bulutlar gökyüzünü ele geçirmişti, dışarıda çıt çıkmıyordu ve Daren bir süredir içeride tek başınaydı. Yanıma gelmiyordu çünkü ağrısı vardı. Birkaç gündür o hapları ona nasıl içireceğimi düşünüp duruyordum. Onların vitamin olduğunu söylemiş ve faydalı olduğuna inandırabilmek için kendim bir tane yutmuştum ama bana deliymişim gibi bakıp reddetmişti. Şekerleme kutusuna karıştırıp yutturmayı denemiştim ama yüzünü buruşturmuş çok ısrar edince renkli olanlardan birini seçip beyaz kapsülleri ayırmıştı.

"Daren," diye seslendim masanın üzerinden koridora doğru başımı uzatıp.

İçimden saydım. Kapının eşiğinde görünmesi on iki saniye sürdü.

"Canım sıkıldı," dedim. "Oyun oynayalım."

"Ne oynuyoruz?" Daren'in en iyi yanlarından biri her zaman oyun oynamak için çok hevesli olmasıydı. Cehennem lordu bunun için biçilmiş kaftandı. Elimle masanın karşısındaki sandalyeyi işaret ettim. Karşıma geçip oturdu ve ellerini masanın üzerinde birbirine kenetleyip beklemeye koyuldu.

"Şişe çevirmece oynayacağız." Elimde tuttuğum şişeyi masanın üzerinde kaydırarak döndürdüm. "Bu ucu sana gelirse sen soracaksın, ben cevaplayacağım. Eğer bana gelirse ben soracağım sen cevaplayacaksın." Açıklamamı yaptım ve kavraması için ona bakarak beklemeye koyuldum.

"Ne soruyoruz?" Oyunu beğenmemişti.

"Doğruluk mu cesaret mi diye soracağız. Eğer doğruluğu seçersek diğerinin sorduğu her soruya doğru cevap vermek zorundayız. Cesaret seçersek diğerinin istediği her şeyi yapmak zorundayız."

"Her şeyi mi?" Kurnazca tek kaşını kaldırdı. Şimdi biraz heyecanlanmıştı.

Baygın baygın baktım. "Her şeyi..."

"Şimdi eğlenceli oldu," diye sırttı.

"Her zaman bu oyunu bir şeytanla oynamak istemişimdir." Şişeyi masanın üzerinde çevirdim. Çenesini yumruğuna yaslamış çok dikkatli bir şekilde şişeyi takip ettiğini görünce kendi kendime güldüm. Şişe nihayet durduğunda kapaklı ucu onu gösteriyordu. İsteksizce nefesimi verdim.

EJDERHA ve YILDIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin