Bölüm 8

237 22 5
                                    

 Lyanna ertesi gün Harrenhal'u terkederken olması gerektiği gibi içi buruk değildi. Rheagar'ın onu alacağına dair inancı büyüktü. Bunu kimseye belli etmeden sanki eve gittiği için mutluymuş gibi görünüyordu. Ned ve Robert başka yöne doğru gidiyorlardı o yüzden Lyanna sıkı sıkı abisine sarılmıştı. Robert ise en kısa sürede evleneceklerine dair güvence vermişti. Lyanna bu kaçma olayıyla bunun da olmayacağını biliyordu. Kendini oldukça mutlu hissediyordu.

Kafile olarak yavaş yavaş gidiyorlardı. Yolda abisi Brandon Nehirova'ya uğrayacaktı. Catellyn Tully orada evlenmek için onu bekliyordu. Abisi çok fazla bir şey anlatmamıştı ama duyduğuna göre kızıl saçlı mavi gözlü Catellyn oldukça güzeldi. Abisi de onu seviyordu. Lyanna onu tanıyordu ve bundan emindi. 

Herkes turnuva hakkında konuşuyordu ama turnuva sonundaki şeyden ne kadar bahsetmek isterlerse istesinler bahsedemiyorlardı. Brandon bu konuda oldukça sinirliydi. Kendi karısı dururken nişanlı bir kadını seçmesi Starklar tarafından hoş karşılanıcak bir durum değildi. Brandon'ın öyle bir konu açtıkları zaman ne yapacağı belli olmazdı.

Rheagar'ın ne kadar başarılı olduğu bile konuşulamıyordu. Herkes abisinin verebileceği tepkiden korkuyordu. Lyanna da o tepkiden korktuğu için mavi tacı ortadan kaldırmıştı. Elbiselerinin olduğu yerde duruyordu. Rheagar geldiğinde onu da alacaktı. Yol boyunca geceyi bekleyip durdu. Gece olduğu zaman Rheagar gelecekti çünkü ama hangi gece olduğunu bilmiyordu. Yakında gelmesini umdu. Nehir topraklarından çıkmadan.

İlk kamp günü Lyanna çok heyecanlıydı. Heyecandan doğru dürüst yemek bile yiyemedi. Ağzına koyduğu azıcık şeyden sonra biraz dolaşmak istediğini söyledi. Yanında kimseyi istemese de abisi uzaktan gözlemesi için birini koydu. Lyanna kamptan biraz uzaklaşıp oturdu. Ay geceyi aydınlatıyordu. Lyanna yola bakıyordu gelen var mı diye ama yoktu. Bu gecenin çok erken olduğunu düşündü sonra. Nehir topraklarından çıkmadan önce geleceğim demişti ve nehir topraklarından çıkmalarına daha 6 gün vardı.

Lyanna ertesi güne büyük bir umutla kalktı. Etraf yemyeşildi ve yakınlardan akan bir nehirin sesi duyuluyordu. Herkes neşeliydi. Lyanna da onlara bakıp neşelendi. Nehre gidip Benjen'le birbirlerine su atıp oyun oynadılar. Brandon kardeşini mutlu gördüğü için fazlasıyla mutluydu ve onun bu çocuksuluğuna hiç bir şey söylemedi. Hep beraber kahvaltı ettiler ve yol boyunca şarkı söylediler. Lyanna bu gece için oldukça umutluydu. 

Gece kamp kurduklarında Lyanna yine gezinmek istedi ve uzunca bir süre oturup yolu gözledi. Gecenin karanlığında ayın ona arkadaşlık ettiğini düşündü. Beraber Rheagar'ı bekliyorlardı. Ama Rheagar gelmedi. Lyanna ertesi gün yine umudunu sürdürmeye çalıştı ama artık Rheagar'ın gelmeme ihtimali onu rahatsız etmeye başladı. Ya gelmezse diye düşünüyordu. Belki de onunla oynamıştı ya da Elia'yla mutlu olduğuna karar vermişti. Bu durumda ne yapacaktı. Mecburen bir ömrü Robert Baratheon'la geçirmek zorunda kalacaktı. Bu ihtimali düşünmek bile Lyanna'yı kararsızlığa sürüklüyordu.

Lyanna her geçen gün biraz daha umutsuzluğa düşerek Rheagar'ı bekledi. Nehir topraklarından çıkmadan önceki son günlerinde Lyanna kamptan çıkıp dolaşmak bile istemedi. Çünkü Rheagar gelmeyecekti. Kendini zorlayarak dolaşmaya çıktı. Üstünde siyah bir elbise bir de siyah pelerin almıştı. Sessizce yeniden uzakta bir yere oturdu. Ay bile yoktu. Ay bile bu bekleyişte artık onu yalnız n-bırakmıştı. Lyanna sessizce ağlamaya başladı. Rheagar'a inanacak kadar nasıl salak olabilmişti. Belliki onunla oynamıştı. Şu anda onu düşünüp gülüyordu büyük ihtimalle. Kendini Robert'le evlenmenin çok da kötü bir şey olmadığına inandırmaya çalıştı. Ama kalbi tam tersini söylüyordu. Rheagar olmadan başka hiçbir şeyi sevemeyeceğini. 

Lyanna sessizce ağlarken atlı sesi duymaya başladı. Çok uzakta değildi, yakındaydı. Kendisine bakan nöbetçi onu çağırmaya başladı. Lyanna onu duymamış gibi davrandı ve ileri doğru ilerlemeye başladı. Nöbetçi bir kere daha onun adını bağırdı. Lyanna koşmaya başladı bu sefer. Nöbetçi de arkasından koşuyordu. O sırada Rheagar geldi. Lyanna hızla atına atladı ve hızlıca at sürmeye başladılar. Az ileride Arthur Dayne ve Oswell Whent onları bekliyordu.

Brandon anında atına atlamış onların peşine düşmüştü. Bütün kuzeyliler onları takip ediyordu. Ama kuzeylilerin en hızlısı Lyanna orada değildi. Rheagar da çok iyi at sürüyordu ve uzunca bir süre orman aralarından gittiler. Bölgeyi onlar kadar iyi bilmeyen kuzeyliler izi kaybetmişlerdi.

-Artık gelmeyeceksin sanmıştım.

-Seni asla yüz üstü bırakmam. Lyanna Rheagar'a daha sıkı sarıldı ve kendini güvende hissetti. Onun kokusunu bol bol içine çekti. İkisinin saçları da rüzgarda havalanıyordu ve birbirlerine karışıyorlardı.

-Biraz geciktim kusura bakma. Birkaç işi halletmem gerekiyordu ilk önce.

-Önemli değil. Ama Kral Şehri'ne gidersek abimler kolayca beni bulurlar. Beni buldukları zamanda almadan gitmezler. Rheagar bir eliyle Lyanna'nın saçını okşadı.

-O yüzden oraya gitmiyoruz. Arthur Dayne koruyuculuk dışında bir şeyle daha görevli bize yol gösterecek. Dorne'a gidiyoruz. Arthur Dayne kısa bir selam hareketi yaptı. Lyanna da karşılık olarak kafa salladı. Kuzeyliler Dorne'a gelmek istemezlerdi çünkü aşırı sıcaktı. Lyanna orada güvende olacaktı. O kadar sıcağa da Rheagar için dayanacaktı.

Gün doğunca bir kenarda durup dinlendiler. Lyanna yorulmuştu. Bir yere kamp kurdular ve Rheagar'ın yanına yatıp uyudu. O uyuyana kadar Rheagar onun saçını okşadı. Hayatı boyunca kendisini hiç güvende hissetmemişti. 

Lyanna uyandığında Rheagar yanında uyuyordu. Zırhını çıkartmıştı üstünde ince kıyafeti vardı sadece. Lyanna onu izlemeye başladı. Yakışıklı suratı gevşemişti ve daha genç duruyordu. Lyanna bir kere daha aşık olmuştu onun bu görünüşüyle. Yavaşça eliyle suratını okşamaya başladı. Rheagar yavaşça gözlerini açtı. Lyanna koyu mor gözlerine bakmaya başladı. Kendini kaybediyordu o gözlerde. Rheagar yavaşça Lyanna'yı kendine doğru çekti. Yavaşça öpüşmeye başladılar. Rheagar'ın elleri yavaşça vücudunda dolaşıyordu. Lyanna da aynısını yapmaya başladı. Ve öpüşme oldukça tutkulu bir hal aldı. Sonra Rheagar onu bıraktı.

-Şimdi olmaz azıcık beklemeliyiz, dedi Rheagar. Lyanna kafasını sallayarak onayladı. Utanmış gibi yanakları kızardı. Rheagar çadırdan çıkarken gülümsedi. Lyanna varış yerine çabuk varmalarını istedi.

BUZ VE ATEŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin