!Yavrular şimdi bu bölüm Sapık'ta 34. Bölümün devamı.
Bölümü okurken anlarsınız zaten.
***
"Hadi ben de gidiyorum, Allah'a emanet." Diyerek ayağa kalktı Yılmaz.
"Görüşürüz." Dediğimde yanımdan geçerken saçlarımı karıştırdı.
Bugün yine mahalledekilerle buluşup, geç saate kadar oturmuştuk. Saat on ikiye gelirken herkes tek tek ayrılmıştı. Şimdi sadece benle Ediz kalmıştık masada. Normalde olsa bu saate kadar kalmazdım ama bu sefer gitmek istememiştim.
Ediz birden sandalyesini geri itip bana doğru çevirdi. Ne yaptığını anlamaya çalışarak ona bakarken birden, bacaklarımı hafifçe araladığımdan sandalyede bacaklarım arasında oluşan boşluğa elini koydu.
Elini oraya uzatınca gözlerimi büyütüp refleksle elimi korumak ister gibi eşofman üzerinden şeyimin üstüne koydum. Tabii bunu sandalyemi kendine yanaştırmak için yaptığını anlamamıştım.
Ediz sandalyemi kendine çekmeden önce bir elimi koyduğum yere bir de bana baktı. Elimi hızla çektim. Dilini köpek dişlerinin üstünde gezdirip sandalyemi kendine çekti. Dizlerimiz birbirine değecek kadar yakın olmuştuk şimdi.
"Sapık değilim diye daha kaç kere söylemem gerekiyor?'' Dedi arkasına yaslanırken.
"Refleksle yaptım." Diye mırıldandım. Gözünün önünde şeyime dokununca utanmıştım...
"Refleksle sikine dokunuyorsan halin yaş senin." Dedi sırıtarak. Gamzeleri belli olmuştu yine.
"İt gibi sırıtmasana." Dedim sinirle.
Öne doğru eğildiğinde yüzüme aşırı yakınlaşınca kaşlarımı çattım. Yüzündeki sırıtma büyüdü.
"İt gibi sırıtmayayım mı?" Dedi ve beklemediğim bir şekilde dilinin ucuyla yanağımın küçük bir kısmını yaladı. "Sırıtmak yerine yalamayı mı tercih edersin?"
Donakılarken yanağımdaki dilinin bıraktığı silip onu ittim. O gülerek arkasına yaslanırken hızla etrafıma baktım. Çok şükür ki kimseler yoktu etrafta.
"N'apıyorsun lan?!" Dedim bir elimle yanağımı silerken. Sırıtarak omuz silkti. Normalde olsa kızardım ama bu onun için pek büyük bir olay değil gibiydi, kızsam abartmışım gibi de duracağından tepki vermemeye çalışıyordum. Yine de bu yaptığı çok garip gelmişti.
"Bir de sapık değilim diyorsun." Dediğimde dudaklarını yaladı.
"Değilim zaten." 'He he' der gibi başımı salladım.
"Bir tek sana böyle davranasım geliyor, yoksa o kadar yavşak biri değilim." Duraksadım.
"Nasıl?" Dedim elimde olmadan.
"Tepkilerin çok komik." Dediğinde yutkundum.
"Dalga mı geçiyorsun yani benimle?" Diye sorduğumda kaşları çatılacak gibi oldu ilk ama hemen gülümsedi.
"Hayır."
"Komik diyorsun?" Dediğimde yaslandığı yerden doğruldu.
"Komik değil de... sevimli." Dedi hafifçe gözlerini kısarken.
"Ha..." derken afalladığımı belli etmemeye çalışıyordum. Bir elimle dudağımın kenarını kaşırken başımı salladım. "Anladım."
"Güzel." Dedi ve elini cebine atıp telefonunu çıkardı. "Şu kızı tanıyor musun?"
Kaşlarım çatılırken "Hangi kız?" dedim.
Telefon ekranını bana tuttuğunda fotoğraftaki kıza baktım. "Bu benim eski sevgilim?"Ediz ile eski sevgilim Yüsra takipleşiyorlardı ve Ediz şu an bana gösterdiği Yüsra'nın fotoğranı beğenmişti.