Çatalıma doladığım iki sıcak spagettiyi
ağzıma attım. Sıcak olduğu için ağzım yanarken hızla çiğnedim. Pişmişti. Süzgeç çıkardım ve makarnayı süzdüm.
Tam sosu hazırlamak için yeltenmiştim ki kapı çalınca sıkıntılı bir nefes verdim.
Sonunda tek başıma kalmışken kim gelmişti şimdi?
Elimdekileri bırakıp ellerimi suya tuttum. Islak ellerimi şortuma silerken kapıya adımladım. Kapıyı açtığımda karşımdaki bedenle gözlerimi kırpıştırdım.
Ediz'in ne işi vardı burada amına koyayım?
"Hoş buldum." Diyerek ayakkabılarını çıkarttı ve içeri girdi.
Kaşlarımı çattım. "Ne işin var burada lan senin?" Dedim kapıyı kapatırken.
"Oyy ev boş." Dedi keyifle. Sessizlikten anlamıştı kimsenin olmadığını. Ardından sorumu yanıtlamadan mutfağa girdi.
"Kime diyorum." Diyerek peşinden ilerledim. Ediz benim az önce bıraktığım çatalı eline almış, süzgeçteki makarnadan koca bir lokma alıyordu.
"Benim yemeğimi o!" Dedim ama umursamadı.
Ağzı hâlâ doluyken "Aferin lan, güzel olmuş." Düz makarnanın nesi güzel olabilir amına koyayım.
Suratımı buruşturdum. "Ağzını kapat." Ağzının içindeki tüm molekülleri göstermişti.
Ağzını bilerek kocaman açtığında yüzümü başka tarafa çevirdim.
Kocaman sırıtıp lokmasını yuttu. Gözlerim gamzelerine kaydı istemsizce.
"Bana da doldur bir tabak." Dedi bir sandalye çekip otururken.
"Bir kişilik yaptım."
Dezgahın önünden çekilmesiyle makarnayı bir tabağa koydum ve üzerine sosunu döktüm.
"Bir şey olmaz, bölüşürüz." Dediğinde kaşlarımı çattım.
"Evine gidip yemek yesene?"
"Olmaz. Annem bamya yapmış, yemeyince trip atıyor." Makarnayı masaya koyup dolaptan kola çıkardım. "Ben de eve gidip bamya yemek yerine dedim ki, Mert'çik iyi insan beni aç görünce kıyamaz."
Bardak çıkarırken ona orta parmağımı gösterdim. "Yarramı yersin."
"Yemekten sonra tatlı niyetine yerim."
Ben donakalırken o kahkaha attı.
"Pis herif." Dedim iki çatal alıp çaprazına gelecek şekilde otururken.
Çatalı aldı elimden. "Aynı tabaktan spagetti ha? Filmlerdeki gibi bir ucu sen de, bir ucu ben de yapıp öpüşecek miyiz?"
İlk ne dediğini anlamayıp boş boş baksamda ima ettiği şeyi anlayınca omuzuna vurdum.
"Adam akıllı yemeğini ye, ya da git."
"Tatlımı yemeden gitmem." Deyip büyük bir lokma aldı. Sabır dileyip ben de yemeğe döndüm. İnsanı sinir ediyordu iki dakika da.
"Bir şey sorcam." Dediğinde lokmamı yutup ona baktım. "Sen bu Yüsra kaşarıyla nasıl sevgili oldun anasını satayım?"
"Ne alaka, olamaz mıyım?"
"Sen gay değil misin?"
Gözlerimi büyüttüm. "Yoo?"
Daha önce bir kere tek bir erkek ilgilimi çekmişti o kadar. Zaten ondan sonra hiç bir erkeğe o gözle bakmamıştım. Yani gay değildim. Sanırım buna kadın ağırlıklı biseksüel deniyordu.
Peki Ediz bu tanıyı nasıl koyabilmişti?
