Aynaya dikkatle bakarken saçlarımı düzelttim heyecanlı bir ifadeyle.
Olaylarla geçen 11. Sınıf bitmişti ve sınav stresiyle bir ay gibi gelen 12. sınıfta birkaç gün sonra bitecekti. Şu an ise mezuniyet için hazırlanıyordum. Hayatımın en eğlenceli yılları bitmişti sanırım. Asla unutmayacağım arkadaşlarım olmuş, hatırladıkça güleceğim anılar birikmişti lisede.
Ve en önemlisi kendimden bile çok sevdiğim sevgilimle tanışmıştım. Önceki kalp kırıklıklarımdan sonra bana aşkı sevdirmişti Ediz. Sevildiğimi dibine kadar hissettirmişti ve o olmasa şu an bu kadar mutlu olacağımı sanmıyorum.
Eski Mert olsa asla birine güzel gözükmek için saatlerce hazırlanmazdı ama ben baloyu siktir etmiş, sadece Ediz için hazırlanmıştım.
"Abi çok yakışıklı oldun!" Dedi Buse yatağıma oturmuş beni hayran gözlerle izlerken.
"Çok güzelsin abi!" Diye hayranlık dolu bir sesle konuştu Elif.
Parfümü alıp bolca sıktıktan sonra annem odaya girmiş, bana uzun uzun iltifatlar edip övmüştü.
"Anne bak sakın çektiğin fotoğraflarımı İnstagram'da paylaşma, sonra sapık dayılar yazıyor bana." Diye son uyarımı yapıp evden çıktım.
Sokağa çıktığımda akşam saatleri olmasına rağmen sokağın kalabalık olduğunu gördüm. Sanırım iş çıkış saati olduğu içindi.
Birkaç dakikanın ardından kapının önünde duran arabaya baktım. Yankı ön tarafta otururken sırıtarak süzdü beni.
"Uff kalktı bebeğim." Dediğinde sürücü koltuğunda oturan Emre kafasına, arka koltukta oturan Ediz ise ayakkabısıyla oturduğu koltuğa vurmuştu. "Tamam be kalkmadı!"
Araba konusunda bir tek Emre'nin babası bize arabasını vermişti. Bu yüzden altı kişi tek arabada gidecektik mezuniyet partisinin yapıldığı yere.
Kapıyı açıp bindiğimde arka taraf iyice sıkışmıştı. Ediz anında belimi kavradı ve bedenimin bir kısmını kendi üzerine aldı. Beni uzun uzun süzüp "Çok güzelsin..." diye fısıldadı kulağıma.
Kollarımı ona doladım. "Sen de." Üzerindeki takım onu olduğundan daha karizmatik göstermişti.
"Keşke seni kimse böyle görmese." Dedi sıkıntıyla. "Kaçırsam mı acaba seni?"
Kıkırdadım. "Gidip bohçamı hazırlayayım o halde."
"Amına koyayım bir de duymadığımızı sanıyorlar ya en çok ona sinir oluyorum." Dedi Hamza ikimize ithafen.
"Kes lan dombili." Dedi Ediz cam kenarında oturan Hamza'ya.
"İçerisi genel ev gibi kokuyor, hangi orospu çocuğu bu kadar parfüm sıktı." Diye boğuluyormuş gibi konuştu Barkın. Bu sırada Hamza'nın kulak memesiyle oynuyordu. Ediz'le uğraşmamak için bana dokunmayı bırakmış, Hamza'ya sarmıştı. Hamza ilk onun gay olduğundan şüphelense de olmadığını anlayınca izin vermişti kendisini ellemesine.
"Ben değil valla." Dedi Yankı ön koltukta rahatça otururken. "Emo da değil."
"Bu zarganayı kim öne koydu? Hamza öne otursaydı havalimanı gibi açılacaktı arkası." Dedi Ediz eliyle Yankı'yı işaret edip.
"Nerem zargana lan benim?!" Diye bağırdı Yankı.
Arabadaki ses kirliliğiyle suratımı buruşturdum. Altı erkek bir arabaya binmemeliydi.
"Ediz seni sikerim." Dedi Emre öfkeyle Ediz'e bakıp. Bunlar şu an arkadaş olsalar bile hâlâ anlaşamıyorlardı.
"Önüne dön, kaza yapacağız şimdi. Baloya diye tahtalı köye götürecek bizi."