Final

1.9K 160 21
                                    

İnsanların arasında yalnız olmaktan daha korkunç bir şey yoktur.
(Ama artık yalnız değiliz)

Jungkook uyuyordu. Sevişmemizi yarıda kesmiştim, çünkü çok yorgun olduğu göz altlarından belliydi. Dirense de, sonunda kollarımda uyuyakalmıştı. Bu hafta onun için zaten çok zorlu geçmişti. Her şey üst üste yığılmış, kısa zamanda birden fazla köşeden dönmüştük. Yorgunluğunu hissedebiliyordum.

Benden vazgeçseydi eğer Mor Kuyusu'da okumaya karar vermeseydi bunların hiçbiri yaşanmayacaktı. Odamda olacaktım yada kütüphanede, yemekhanede, bankta; burnumu acıtmaya başlayan gözlüğümle kitabı okumaya devam ediyor olurdum. Nerede olursam olayım iki şey hiç değişmemiş olacaktı; sürekli gözümün önünde beliren, zihnimin en güzel yerinde hüküm süren Jungkook'un gülüşleri ve yanımda olan Yoongi.

Mor Kuyusu'na gelmeseydi, Jungkook'un intikam hırsı bitmeyecekti. Hoş bitmiş miydi? Emin olamıyordum. Sanki ne yaparsa yapsın, içindeki acı, hırs geçmiyordu. Hala bakışlarında hissedebiliyordum. İyileştiremediği yerleri vardı. Bu yerleri keşfedip öpüp sarmak, neresi acıyorsa orayı pamuklara sarmak istiyordum. Ama bir yandan da bunu yapacak kişinin ben olmadığımı hissediyordum. İki kişi yapabilirdi; abisi Jungho hyung ve derin bir depresyonda olan, dünyaya küsmüş babası.

Boynuma usul usul çarpan sıcak nefesi, düşüncelerimi dağıttı. Gözlerim yüzünü bulduğunda, gülümsemeden edemedim. Uykusunda bile yamacıma daha çok girmek için uğraş veriyordu. Boynuma gömülmek için kafasını oynatıyor, istediği pozisyonu -yani burnunu ve dudaklarını tenime sürtebildiğinde durmuştu. Ama bu pozisyonda sadece bir dakika kalabildi, çünkü dayanamayıp kendimi aşağı kaydırdım. Yüzlerimiz karşı karşıya geldiğinde, dünyadaki en yakışıklı adam olduğuna yeniden emin oldum. Bu dünyadan olamayacak kadar mükemmeldi ve bu eskiden sinirimi bozarken, şimdi benim olduğu için kendimi kutsanmış gibi hissediyordum. Yine de, bu kadar güzel olması haksızlıktı.

Tenlerimiz ayrıldığı için huzursuzlanmıştı. Hemen dudaklarımı onunkilere sürttüm. Kasılan suratı gevşedi ve minik bir öpücük kondurdum, güzel dudaklarına. Onu uyandırmamak için de çaba sarf ediyordum. Yanı başında onu severken, nefesimi bile sessiz almaya çalışıyordum. Sırf uyanmasın diye saçlarını bile okşayamıyordum, çünkü kuzeninin aksine saçlarıyla oynandığı anda gözlerini açıyordu.

Hedefimi değiştirmek zorunda kaldım. Kafamı hafifçe eğdiğimde, aramızdaki minik boşlukta elini gördüm. Jungkook'un eline de zaafım vardı, her parçasına olduğum gibi. Huylandırmamaya dikkat ederek, damarlı elinde gezdirdim parmaklarımı. İrkilir gibi olduğunda, duraksadım. Nefes ritminin bozulmadığını fark ettiğimde, devam ettim. Bileğinden tutup, yavaşça kaldırdım. Avuç içini dudaklarıma bastırıp, uzun ve biraz da sulu bir öpücük bıraktım. Parmak uçlarından öptüğümde uyanır gibi olmuştu, ama yüzünü yanağıma sürtüp uyumaya devam etti.

"Sana deli oluyorum." diye fısıldadım. Hiç tepki vermemesinden uyuduğunu anladım. Uyanık olsaydı çoktan üzerime atlamış olurdu çünkü. Sessizce sevmeye devam edebilirdim. Avuç içinden bileğine doğru taşırdım öpücüklerimi. Bileği parfüm kokuyordu. Bu yüzden yüzümü buruşturdum. Onun kokusunu alabilmek için burnumu boynuna sürttüm ve istediğimi elde ettim. Ona has kokusu içime dolduğunda, huzurla gözlerim kapandı. Art arda shot dikmişim gibi kafam neredeyse boynuna düşecekti. Tişörtünü hafifçe açıp, çıplak omuzuna doğru ıslak öpücüklere devam ettim. Elimde çıplak kolunu okşuyordu. Jungkook uyurken onu sevmek istiyordum ama bu o uyurken onunla sevişmeye doğru gidiyordu. Çoktan kasıklarıma ateşler düşmüştü bile.

Uzaklaşmam ve uyumasına izin vermem gerekiyordu. Ama 4 saattir uyuyordu. Çoktan akşam olmuştu, uykusunu almıştır diye düşünüyordum. Eğer böyle devam ederse, gece uyuyamazdı. Evet evet, gece uyuyabilmesi için şu an uyanmasını gerekiyordu. Tam şu an uyanması lazımdı, acilen. Dudaklarımı daha sertçe bastırmaya başladım boynuna. O bayıldığım çene hattına ve dayanamayıp dilimi de sürttüm. Dudaklarına çıktığımda, mırıldanmaya başlamıştı bile. Ama durmadım, ıslak öpücüklerimi vermeye devam ettim.  Sırtüstü dönüp, elinin tersiyle gözünü kaşırken bir yandan da uyku sersemliğiyle kaşlarını çatmıştı. Elimi tişörtünden içeri sokup, güçlü karın kaslarından göğüsüne doğru okşadım.

devil's choice | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin