beomgyu
Yemekten sonra sessizce odama çekildim, bir ara kapımın tıklatılmasıyla dalmak üzere olduğum uykuyu bir kenara bırakarak kapımı açtım
"uyandırdım mı?" diye sordu prens taehyun
"yok prensim, henüz uyumamıştım. Bir sorun mu var?"
"yarın sarayı gezdirmemi ister misin?"
Bir süre düşündüm, prensin elini yüzümde hissettiğimde gerginlikten kızarmak üzere olduğumu hissederek geri adım attım
"sanki hasta gibiydin de, ateşini kontrol etmek istedim" dedi elini geri çekerek
"şey ben uykudan kalkınca hep öyle olurum" dedim yanağımı okşayarak
"öğrendiğim iyi oldu" dedi kibarca gülümseyerek
Bir süre boş boş etrafı izledim, ikimiz de salak gibi dikilirken prens kai bana göz devirerek geçti koridordan
"bakma sen ona, ee teklifime ne diyorsun?"
"çok isterim prensim" dedim gülümseyerek
"sabah kahvaltıdan sonra gezeriz o halde" dedi ve kibarca selam vererek odasına girdi
O odasına girdikten sonra ben de kapımı kapattım ve kendimi yumuşak yatağıma attım.
Gözlerimi açtığımda nerede olduğumu algılayamadım bir anlığına, gözlerimi avuşturdum ve dün olanları hatırladım. Kahvaltıya geç kalmamak adına hızla yataktan fırladım ve üstümü giydim, kapım tıklatıldığında da fırlayarak büyük yemek salonuna girdim
"günaydın evladım" dedi kraliçe oturduğu yerden
"günaydın" dedim ve gülümseyerek dün oturduğum yere oturdum
"hemen de benimsedin" dedi prens kai alayla
"şey, dünle aynı yere oturmak istedim. Düzeni bozmamak açısından" dedim
"peki peki her neyse"
"belki merak etmişsindir diye söyleyeyim, taehyun sabahları kahvaltı yapmaz" dedi kraliçe
"günaydın" dedi salona giren prens taehyun
"neye borçluyuz bu ziyareti?" diye sordu kral
"beom'a sarayı gezdireceğim" dedi ve selam vererek yanıma oturdu
"ne gerek varsa?" diye mırıldandı prens kai
"kai, lütfen" dedi kral onu uyararak
"ben doydum" dedi prens kai ve masayı terk etti
Onun böylece çekip gitmesine sebep olmak canımı sıktığından ben de yemeye devam edemedim, izin isteyerek kalktım. Aç uyanmıştım oysa ama bir anda kapandı iştahım
"takıl bakalım arkama" dedi prens taehyun önüme geçerek
Bir süre sessizce sarayın odalarını gezerken aklım hala prens kaideydi, bilmeden onu kıracak bir şey mi yaptım acaba? Burnuma hafifçe vurulmasıyla kafamı kaldırdım ve prens taehyun'a baktım
"kai kral ve kraliçeye sinirli, sinirini senden çıkarıyor. Bir iki güne düzelir aranız merak etme"
"umarım düzelir"
"niye, yakın mı olmak istedin kai ile?"
"hayır, sadece. Sadece insanların benden nefret etmesini sevmem, kimse sevmez zaten ama ben çok rahatsız oluyorum. Karnım falan ağrımaya başlıyor" dedim fazla konuştuğumu fark etmeden
"ondan mı o kadar az yedin?" diye sordu odalardan birini daha açarak
"şey, belki birazcık o yüzden olabilir" dedim kafamı uzatarak
"burası senin eğitim göreceğin oda"
"VAAAAAAAAAA, BURASI KOCAAMMANNNN VE ÇOK GÜZEL" dedim odaya göz atarak
"yakında senin için bir öğretmen seçeceğim" dedi kapıyı örterek
"teşekkür ederim"
"rica ederim, eşim olacaksan güzelliğinin yanına zekanın da eklenmesini isterim" dedi ilerlerken
güzelim yani, güzel olduğumu herkes söylerdi ama şimdi bir de prensten duyunca gerçekten şımardım galiba. Kendi kendime sırıtırken o gizemli amcayı gördüm, bize saygıyla selam verdi ve yanımızdan uzaklaştı
"o amcanın buradaki görevi ne?" diye sordum prensin yanına biraz yaklaşarak
"kral ve kraliçenin danışmanı olur kendisi, o kadar zekidir ki amcam ve yengem onun dediği her şeyi benimserler"
"ne kadar zeki olduğu görünüşünden bile belli, köye her geldiğinde şeker verirdi bana"
"ne yapıyordu köye gelip?"
"yaşlı bir teyze var orada, düzenli olarak onu ziyarete gelir"
"annesi falan mı?"
"bilmemmmm ama yanında çalıştığım aile onun çocuğu olmadığını söylerdi"
"bir akrabası falan o halde"
"muhtemelen" dedim omuz silkerek
"son yeri de gezdirdikten sonra senden ayrılmam gerekecek, yapmam gereken bir iki işim var. Sen istediğin gibi dolanabilirsin"
"tamamdırr" dedim
En son bahçeyi de gösterdikten sonra prens yanımdan ayrıldı, ben de bir süre daha bahçede kaldım. Çocuklara geri döneceğime dair verdiğim sözü hatırladım, üstelik bana onca zaman kol kanat olan aileye de haber veremedim. Amcayla birlikte köye gidip onlarla konuşmam gerekecek. Hemen onu bulmak adına büyük salona girdiğimde çalışanlardan biriyle çarpıştım, sıcak çayın birazı üstüme döküldü. Görevli hemen üstümdekini çıkarmak için hamle yapsa da gerek olmadığını söyledim, çay çok sıcak değildi. Bir süre bana bakan görevli üzerindeki dalgınlığı atarak özür dilemeye başladı, sorun olmadığını söyleyerek odama çıktım. Hızlıca üstümü değiştirip tekrar büyük salona girdim
"beni mi arıyorsun?" diye sordu arkamda beliren amca
"evet"
"neden?" diye sordu kraliçe
"şey, ben köydekilere döneceğimi söylemiştim üstelik yanlarında kaldığım aileye haber veremedim işler aksamış olmalı"
"ben haber gönderirim onlara merak etme" dedi amca ve kraliçenin yanına oturdu
"ben de gidemez miyim?" diye sordum
"düğün olana kadar gitmemen en doğrusu, düğünden sonra düzenli olarak gelirsin benimle" dedi
"teşekkür ederim"
Arkamı döndüm
"gel biraz otur bizimle" dedi kral
Başımla onayladım ve artık benimsediğim sandalyeme oturdum, kraliçe ellerimi elleri içine aldı
"biz taehyun'a çok değer veriyoruz beomgyu ve senden de bunu rica ediyoruz, taehyun çok güzel ve kibar yetiştirilmiş bir çocuk seni üzmeyeceğinden emin olabilirsin"
"taehyun hakkında ne duyarsan duy inanma, hepsi halkın uydurması. Annesi ve babasını çok sever ve önemserdi, hala da öyle."
"hmhm" dedim başımla onaylayarak
Lanetinden bahsediyorlardı ama neden umursayayım ki zaten böyle saçma bir şeyi, burada sıcacık bir yuva verildi bana neden bunu ters tepeyim saçma bir lanet yüzünden?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
lanetli prens
FanfictionKrallığın lanetli prensi kang taehyun'a evlenmesi için bir köylü getirtilir ancak kimse o köylünün sonlarını getireceğini bilmez...