taehyun
Beomdan gelen mektupla şoka uğrarken biri içeri girdi
"ah demek prensimiz mektubuma yanıt verdi, ne yazmış?"
"NE MEKTUBU?" diye sordum ayağa kalkarak
"şey, ben iyi niyetlerimle prensime bir mektup yazdım, ne cevap vermiş?"
"yıldızlar sahile vurduğunda boşanacağım yazmış, sence ne demek istemiş?" diye sordum sinirle
"o böyle acımasızca bir şeyi bize yapmaz, öyle biri değil"
Ağlamaya başladığında kai içeri girdi
"çıldırttınız el birliğiyle, hak ettiniz" dedi elindeki kağıdı sallayarak
"kapıyı mı dinlediniz prensim?Tam da sizden beklenen bir hareket"
"çık dışarı, bir daha da asla bir prensle böyle konuşmaya kalkma haddini bil"
"konuş kocacımm, haddini bildir bu yellozun" dedi kai bana sırnaşarak
"özür dilerim kralım,kendimi değerli hissettiğim için" dedi ve odayı terk etti
"bu kadının bir mektubunu daha yakaladım, gitmeden aldım ve açtım"
"kime gönderiyormuş?"
"abisine"
"abisine giden mektubu mu aldın kai? abisinin hasta olduğunu söylemişti, söyle göndersinler hemen mektubu" dedim
"oku şunu ya da ben sana özet geçeyim. Yakın zamanda koynuna gireceğinden ve karnındaki bebeği sana kitleyeceğinden bahsediyor, bir bok olduğunu anlamıştım zaten ben. Dayanılamayacak kadar çirkin olduğunu söyleyerek seni terk etti ve bir anda geri döndü, başından beri oyundu hepsi" dedi kai
Elindeki mektubu sinirle elime aldım ve göz attım, hakkımda söyledikleri kan dondurucuydu. Nasıl anlamadım, nasıl böyle biri için güzel beomgyu'nun kalbini kırdım
"kai"
"tamamdır, ben hallederim" dedi ve kahkaha atarak gitti
Bu kadının oyununu başta anlasaydım ya da kalbimde kalan hisler yüzünden ona ikinci bir şans vermeseydim işler böyle ilerlemezdi. Kendi odama girecekken aklıma gelen fikirle karşı odaya beom'un odasına girdim, yatağına uzandım ve ondan geriye kalan kokusunu içime çektim. Daha sonra kalktım ve masasına oturdum, kağıt ve kalemi elime aldım
"sevgili beomgyu. Eşim, güzel kokulu eşim. Bu mektubu sana olan özrümü dile getirmek ve seninle görüşme talep etmek için yazıyorum. Ben o kadını ilişkimize kattığım, seni çıkışı olmayan bir koridora soktuğum ve en başta kalbini kırdığım için özür dilerim. Ben onu yıllar sonra görmenin verdiği hissi aşk sandım beomgyu, onu hala seviyorum sandım hata ettim, ne ona karşı ne de bir başkasına karşı hislerim yok yemin ederim. Sana seni sevdiğimi söylemek yalan olur eşim ancak seni seveceğim beomgyu, şu dünyada senden daha çok sevilmeyi hak eden kimse yok beomgyu. Ne olursun bana geri dön, tüm krallığım üzerine yemin ederim bir daha asla ama asla seni hayal kırıklığına uğratmayacağım. Yıldızlar sahile vurduğunda seni beklemeyi bırakacağım sevgilim"
bir ay sonra
"prensim, beklediğiniz mektup geldi" dedi görevli salona koşarak girdiğinde
"beom bana sana bir mektup yazacağından bahsetmemişti" dedi kai
"konuşuyor musunuz?" diye sordum
"NEREDEYSE HER GÜN BANA MEKTUP YAZIYOR VE HALKININ ONU NE KADAR SEVDİĞİNİ DİLE GETİRİYOR, OĞLUM ÇOCUĞA CENNETİ YAŞATIYORLAR CEHENNEME NEDEN DÖNSÜN Kİ. ayrıca güçlerini kullanmayı da öğrenmeye başlamış, haftaya oraya gideceğim gösterecek"
Onu dinlerken mektuba göz attım, bir mektup değil bu. Bu bir davetiye
"prens kainin mektubunu verdiğim sırada bizzat prens beomgyu verdi" dedi görevli övünerek
"çıkabilirsin" dedim onu elimle kovayarak
"LAN BEOMGYU EVLENİYOR MU?"
"haberin vardı dimi?" diye sordum sinirle
"yani biriyle konuştuğunu biliyordum ancak evleneceğini söylememişti, teyzesi onu koruyacağına inandığı bir prensle görüştürüyormuş"
"ben burada acı çekerken bunları neden anlatmadın bana?"
"sevgili kuzenim, bu senin cezandı" dedi ve omzumu sıvazladı
"evlendiğinde yıldızlar sahile vuracak" dedim
"evli birine hisler beslemeyecek olman güzel bir şey, en azından karakterin iyi böyle düşün"
"kai şuan bana hiç yardımcı olmuyorsun" dedim
"gidecek miyiz?"
"davete icabet etmek gerekir"
"prensim taç giyme töreni" dedi sağ kolum
"bunu neden hala sarayda tutuyoruz, bunu da öldürelim" dedi kai
"haklısınız prensim ancak kralımız beni affetti, bende yaptığım hatalardan dersimi aldım" dedi
"beom'u o köye bırakan da o köyden alan da oymuş" dedi taehyun
"tüm olan bitenlerin içinde onun veliaht olduğunu bilmene rağmen sustun mu?" diye sordu kai
"olması gereken buydu prensim, kraliçenin kendi bulması gerekti. Ben o güzel çocuğu buraya getirerek kendime düşen görevi yerine getirdim"
"beom bebekken de güzel bir bebek miydi?" diye sordu kai
İlgimi çeken konuyla davetiyeyi bir köşeye koydum ve kulaklarımı açtım
"onu bir ormana bırakmam için görev verildi, onu aldım ve yola çıktım. Ormana giderken ağladığında yüzünü açtım ve güzel yüzünü gördüm, o kadar güzel bir bebekti ki hayvanlar bile onun güzelliğine hayran kaldı. Hayvanlar ona zarar vermeyecek gibi dursa da kıyamadım onu orada bırakmaya, annemin köyüne götürdüm. Belli bir yaşa kadar annem büyüttü fakat daha sonra onunla tüm bağlarını kopardı ve bir yabancı gibi büyümesini izledi, düzenli olarak köye gittim ve büyümesini izledim. Ona yol gösteren kimse olmamasına rağmen karakteri de yüzü gibi güzelce gelişti, o köye ait olmadığı her halinden anlaşılıyordu. Kralımıza bir eş adayı aranmaya başladığında kraliçe brianna'nın onu aradığını bildiğimden eş olarak onu getirdim, aslında dediklerimde de haklıydım bu hayatta sizi ondan daha güzel kimse sevemezdi kralım."
"sevemezdi" diye mırıldandım
"hala bir şansınız var prensim, henüz evli biri değil. Gidip kendinizi yüz yüze açıklama fırsatınız var, prens sizi o zaman da istemezse gerisi kaderin bileceği iş"
"bu yaşlı moruk işini biliyor haa" dedi kai
"söyleyin atımı hazırlasınlar" dedim kapıdaki askerlere
"beomgyu seni reddedecek" dedi kai alayla
"en azından onu son kez de olsa göreceğim, o gün gördüğüm yüz ifadesiyle kalmayacak anılarımda"
"tanrı da olsan aşkın önünde böyle kalıyorsun işte" dedi kai
----------------------------
bu biraz geçiş bölümüydü moruk, yanımda abim varken bölüm yazıyorum biraz yürek yedim GHYJPTRKEDFĞOVBGNKMJHYT
ŞİMDİ OKUDUĞUN
lanetli prens
FanfictionKrallığın lanetli prensi kang taehyun'a evlenmesi için bir köylü getirtilir ancak kimse o köylünün sonlarını getireceğini bilmez...