-5-

127 20 2
                                    

beomgyu

"beomgyu"

Bana seslenilmesiyle zar zor gözlerimi açtım, prens taehyun elini yanağıma koymuş bana bakıyordu

"hastalandın mı?"

"hayır, iyiyim ben" dedim dikleşmeye çalışarak

Prens dikleşmeme izin vermedi, hemen hekimi çağırttı

"dün sana kızdığım için mi böyle oldun beomgyu?"

"hayır, hayır prensim alakası yok. Dün bahçede üşütmüş olmalıyım" dedim

"seni kırdığım ve sıktığım için özür dilerim beomgyu,eşim olacaksın ama ben sana bir çocuk muamelesi yaptım"

"minik kuş hasta mı olmuş? OYYYYYY KIYAMAMM" diye bağırdı prens kai

Hemen gelip yatakta yanıma uzandı

"zaten hasta, boğma bir de" dedi prens taehyun

"boğuyor muyum seni gyuuu?" diye sordu prens kai dudaklarını büzerek

"boğmuyorsun"

"onunla neden saygılı konuşmuyorsun da benimle saygılı konuşuyorsun gyu?" diye sordu yatağımın kenarındaki koltuğa oturan prens

"ooo kuzen kıskandın mı? Kıskanma bu minişte gözüm yok. Benim gözüm melezlerin yolladığı elçide"

"melezler elçi mi yolladı?" diye sordum merakla

"düğünümüze katılmak istiyorlarmış" dedi prens

"sizce amaçları barış mı?" diye sordum prens taehyun'a bakarak

"bence öyle" dedi prens omuz silkerek

"bence başka bir amaçları var, hatırlıyor musun o günü taehyun?" diye sordu prens kai

"nerden baksan on iki yıl geçti üzerinden kai, belki de anladı düşmanlığın onların işine yaramadığını"

"tanrısın diye kendini bir bok sanma, o kraliçe tanrıların gözdesi hatırlatırım" dedi

"neredeyse şeytanla evleneceği doğru mu?" diye sordum merakla

"öyle bir durum söz konusu olmuştu ama kız kardeşinin ölümünden sonra kendini ülkesine ve kayıp yeğenini bulmaya adadı" dedi kai

"neyse, geldiklerinde öğreniriz amaçlarını."

Hekimin gelmesiyle ikisi de odadan çıktı, kısa bir muayeneden sonra hekim yazdığı ilaçlar sayesinde yarına bir şeyim kalmayacağını söyledi ve gitti. İkisi tekrar odaya girdiklerin de bu kez prens taehyun yatağımın kenarına oturdu, prens kai de göz devirerek koltuğa oturdu.

"düğün hazırlıklarını yengeme bıraktım, zevkli kadındır. Sen eklemek ya da değiştirmek istediğin bir şey olursa ona bizzat söylersin, değiştirir" dedi prens taehyun

"elbette ki kraliçe en güzelini seçer hepsinin"

Prens taehyun gülümseyerek burnumu sıktı ve geri çekildi

"OFFF bıktım sizin bu at gözlüklerinizden, resmen birbirinizi bulmuşsunuz" dedi prens kai

"eşimi yengem ve amcama karşı doldurmaya kalkma sakın pataklarım seni" dedi prens taehyun

Eşimi, prens kai bana baktı ve sırıtmaya başladı. O baktıkça daha çok kızaran yanaklarım yüzünden kendimi yorganın altına soktum

"siz ikinizin arasında ne dönüyor hiç anlamıyorum?"

"arkadaş olmaya karar verdik" dedi prens kai göz kırparak

"o halde yarın çarşıyı gezdir beom'a, geldi geleli saraydan çıkamadı" dedi prens taehyun

"beraber çıkın, benim işlerim var"

"arkadaşsınız diye demiştim, o halde yarın beraber çıkarız. Tabi beom iyi olursa"

Prensim ben şimdiden bile hazırım

"beom biraz daha utançtan kızardığını görmek istemiyorum, bu yüzden gidiyorum" dedi prens kai ve kaçar gibi odamdan çıktı

"beraber büyüdük ama bazen onu tanıyamıyorum"

"çok eğlenceli biri" dedim

"ben değil miyim?" diye sordu yanıma biraz daha yaklaşan prens

Tut şu kalbini beom, heveslenme. Onun kalbi seninki gibi atmıyor, yapma

"siz daha çok sakinsiniz, siz ailenin sessiz ve zeki çocuğu gibisiniz"

"çirkinliğimi arka plana atmak için zekamı geliştirdim"

"çirkin değilsiniz ki"

"yakışıklı mıyım?"

"öylesiniz. Yüzünüz, gözleriniz, burnunuz hepsi çok güzel"

"dudaklarım" dedi

Gözlerim dudaklarına kaydı, çok yumuşak duruyorlar

"onlar da çok güzeller"

"sana öyle geliyor, şuan beni gerçekten sevmediğin için gözüne yakışıklı gözüküyorum. Beni gerçekten sevseydin yüzüm sana kabuslarında bile göremeyeceğin kadar çirkin gözükürdü"

Nasıl bu kadar eminsin prensim seni sevmediğime?

"o şekilde görsem de bir şey değişmez, kalbiniz hep güzel"

"öyle olmuyor işte güzelim, her gün bir canavara bakmak azap gibi gelir insana"

"kendinizden öyle bahsetmeyin lütfen, bu sizin suçunuz değil. Üstelik aşk her şeyin üstündedir, bir insanı gerçekten seversen asla çirkin göremezsin"

"eğer bana gerçekten aşık olursan ve gerçek yüzümü görürsen, umarım beomgyu o zaman da böyle diyebilirsin"

"size gerçekten aşık olur muyum bilmiyorum prensim ama eğer olursam benim için hiçbir şey fark etmeyecek"

"teşekkür ederim beomgyu, söylediklerin bile beni mutlu ediyor. İyi ki amcamların kararına saygı duydum ve senin gibi saygılı bir eş kazandım"

"umarım gelecekte de böyle saygılı oluruz birbirimize karşı"

"kai bu haber ilk duyulduğu gün bana ne dedi biliyor musun?"

"ne dedi?"

"eğer eşimi gerçekten seversem tanrıya bize bir çocuk vermesi için yalvaracakmış" dedi gülümseyerek

"çocukları sever misiniz?"

"çok değil ama çocuğum olmasını isterim"

"ben çok severim çocukları, kendi çocuğum ya da değil. Gözümde tüm çocuklar sevilmeye değerdir"

"kalbinin her konuda böyle güzel olması, kalbin hep böyle kalır umarım beomgyu"

"tüm gücümle koruyacağım kalbimi kötülüklerden"

Bir titreme hissetmemle yorganın altına kaydım, prenste fark etmiş olacak ki yatağın ucundaki battaniyeyi üzerime çekti

"sarılmamı ister misin?"

Beklemediğim soruyla kalbim tekrar tüm gücüyle atmaya başladı, nefesim kesildi. Başımla onaylayabildim sadece. Prens kibarca yorganın altına girdi ve beni kolları arasına aldı, sıcaklığı vücudumu ısıtırken ne halsizliğimden ne de üşütmeden bir eser kalmadı. Bu küçük hareketiniz bile beni heyecanlandırıyor prensim, gerçekten aşık değil miyim size?

"uyumak zorunda değilsin"

İkimiz de akşam yemeğine kadar yatakta öylece uzandık, ne konuştuk ne de başka bir şey yaptık ama o süre zarfı hayatım boyunca geçirdiğim en güzel zamandı. Keşke dedim keşke zaman donsa da hiç akmasa...

lanetli prensHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin