1. 53 GÜNÜN ARDINDAN

19 6 27
                                    

"İçinde sen olmasan söker atardım."

Bağımlılık...

Maddeye, alkole, sigaraya, başarıya bağımlılık...

En tehlikelisi ise birine bağımlılık...

Terapi alsan bırakamazsın, ilaç kullansan bırakamazsın, hastaneye yatsan bırakamazsın.

Unutmak desen, zaten hiçbir şeyi unutamazsın. Unuttum dersin ama tekrar hatırlaman duyduğun bir kelimeye, gördüğün bir parçaya, denk geldiğin bir filme bakar. O zaman unutmadığını, sadece üstünü kapattığını anlarsın.

Şu an sanırım üstünü kapatamadığım her şeyi daha da açığa çıkaran o parçaya bakıyordum. Birkaç ay önce bana verdiği sigara paketinden çıkan son dala...

İşaret ve orta parmağımın arasında çevirdiğim dalı yakıp yakmamak arasında kalmıştım.

Bir yanım onu saklamamı ve her zaman dokunmadan, uzaktan bakmamı söylüyor; diğer yanım da yakıp izmaritini saklamamı söylüyordu.

Bir paketim daha olsa ilk seçeneği seçerdim ama yoktu ve şu an bunu içmeye ihtiyacım vardı. İzmaritini saklamak da kendisini saklamakla aynı şeydi sonuçta.

Dalı dudaklarım arasına yerleştirip gazı bitmek üzere olan çakmağı birkaç denemede yaktıktan sonra sigaramı alevlendirdim.

Bir nefes çekip kendimden uzaklaştırdığım dala baktım. Dudaklarımdaki ruj üstüne geçmişti ve onu mahvettiğim için kendime kızıyordum.

"Mahvettin kendini amına koyayım."

Hayır ben başka bir şeyi mahvettim, demek istesem de Yusuf'un da arada sırada kafa dinlemeye ihtiyacı olduğunu düşünüp bunu yuttum.

"Ne güzel işte," dedim onun birasını açmasını izlerken. "Daha mahvolabilecek bir yanım kalmadı."

"Ondan bahsediyorum zaten. Bundan sonrası ölüm." Bu herifin içine ne zamandan beri Ogün kaçmıştı? Normalde her pisliği yapan kendisi değilmiş gibi bana öğütler verecek ne gibi bir tecrübe yaşamış olabilirdi?

"Ne güzel işte," diye yineledim.

"Her şeyi düzeltebileceğinin farkındasın değil mi? Tedavi görebilirsin, uyuşturucuyu bırakabilirsin. Tabi ki bunların hiçbiri sana Fırat'ı geri vermez ya da unutturmaz ama bu kadar berbat bir halde de olmazsın."

Ona tam anlamıyla dikkatimi veremiyordum çünkü sarhoşken yamuk yumuk kazıdığı saçlarının orantısızlığıyla ilgileniyordum.

Buna rağmen Fırat'ın adı geçince dikkat kesilmiştim ve verebilecek bir cevabım vardı buna.

"Bak, kendin de söyledin. Bana Fırat'ı geri vermeyecek. Unutturmasın zaten, unutmak isteyen kim? Bu boktan hayatın içinde adı geçince muhabbeti dinlemeye başladığım, belki gelir ihtimaliyle ayakta kaldığım biri olması çok güzel."

Boş tenekeyi elleri arasında sıkıştırıp odanın bir köşesine fırlattı ve ellerini sertçe masaya dayadı. "Sikmişim Fırat'ını. Fırat sikimde mi sanıyorsun? Umursadığım şey sensin. Zaten her şeyi bıraktığında Fırat'a ihtiyacın olmadığını anlayacaksın. Senin hayallerin vardı, benim tanıştığım kız böyle değildi. Ne oldu şimdi? Sen benim gibi değildin, hedeflerin vardı. Onları anlatırken gözlerinin için gülerdi. Vaz mı geçtin hepsinden?"

Vazgeçmemiştim elbette, bunu Yusuf da iyi biliyordu. Hâlâ deli gibi istiyordum ama benden hayallerimi çalmışlardı. Hepsini yapabilecekken hiçbirini yapamaz hale gelmiştim.

KARLI İLKBAHAR SABAHIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin