Bölüm 14

1.2K 95 89
                                    

moralim bir tık bozuk yorum görerek mutlu olmayı umduğum için yayınlıyorum bölümüü,, umarım beğenirsiniz ve yorum yaparsınız iyi okumlarr

---

Jungkook arkadaşının uyuyup uyumadığını kontrol etmek için kafasını sıradan kaldırdığında telefonuyla oynadığını gördü. Mingyu'nun uyanık olmasını fırsat bilerek "Tam bir aydır benimle zorunda olmadığı sürece konuşmuyor." dedi bir anda. Bu konuyu konuşmak için doğru bir mekân mıydı tartışılırdı ama Jungkook'un hem derse hem de bu konuya takati kalmamıştı. Yine son anda blok derse çevrilen bir dersteydiler. Sınıftaki çoğu kişinin artık dayanacak gücü kalmamıştı ama anlatan asistan sanki hayatı buna bağlıymış gibi anlatmaya devam ediyordu. Sınıfın dinleyip dinlemediği umurunda bile değildi.

Mingyu kafasını telefonundan çevirmeden "İkinci dönem başlayalı bir ay oldu vay be. Zaman harbiden hızlı geçiyor." demişti. Ardından telefonunu kilitleyip Jungkook'a doğru döndü. "Ne yapalım, Jimin hyungla bir aydır konuşmamanızı kutlasak mı?" demişti. Bu gün sayma konusundan sıkılmaya başladığı belliydi. Çünkü Jungkook hiçbir şey yapmadan gün sayıyordu.

"Bugün tam 12 gün oldu. Hiç oturup sohbet etmedik."

"Tam 17 gündür benimle bire bir konuşmadı."

"23. günden sesleniyorum grupça otururken hadi yemeğe gidelim dediğimde olur dedi. Bu da bir gelişme değil mi?"

"Yok artık bu konunun neresini kutlayacağız?" diye kısık sesli sitem etmişti arkadaşına. Ne saçma bir kutlama sebebiydi bu. Geçen dönem kaldığı dersini kutlasalar daha mantıklı gelirdi kulağa. En azından birlikte kalmışlardı.

"Ne biliyim oğlum dönem başladığından beri gün sayıyorsun. Yıldönümü gibi ay dönümü kutlaması yaparız işte fena mı?" demişti Mingyu sesinde tamamen dalga vardı. Resmen Jungkook'la kafa buluyordu ama işin kötü kısmı Jungkook son cümlesinden sonra daha sıcak bakmaya başlamıştı bu fikre. Aptal alfası ya da omegası Jimin'le alakalı şeyleri romantize etmeye bayılıyordu. Hep onun yüzündendi. Konuşmamaları bile kutlanabilirdi.

Jungkook "Fena fikir değilmiş." diye mırıldandıktan sonra ensesine hafif bir şaplak yemişti. Derste olmasalar acıtacak kadar sert olan türden. Ardından Mingyu'nun "Saçma salak konuşma Jungkook." diye kısık sesli bağırtısı geldi. Bu fikri ortaya atarken dalga geçtiği belliydi ama arkadaşının ciddiye alası mı tutmuştu yani?

"Off ne yapabilirim onunla alakalı şeyleri romantize etmeyi kurdum çok seviyor." diye kendini savunmaya çalıştı. Dediği şeyin mantıklı olmadığını biliyordu ama eehh Jungkook suçu aslında içinde olmayan kurda atmaya bayılıyordu.

"Senin bir kurdun yok aptal, kendine gel. Çıkışta ders çalışacağız bu yüzden içmek asla yok. Duydun mu beni?" Mingyu'nun artık bu savunmalara karşı bağışıklığı geliştiği için istediği cevabı vermemişti ona. Jungkook çaresizce kafasıyla onaylamıştı. Onaylamayıp ne yapacaktı ki? Mingyu onu parçalardı, vardı onda o potansiyel. Hem projesini tamamlamak için sayılı günleri kalmıştı.

Mingyu Jungkook'dan onayını alınca daha fazla konuşmamak için telefonuna geri döndü. Jungkook da yapacak başka bir şeyi olmadığı için çaresizce kafasını tekrardan sıraya koydu. Gerçekten de Jimin onunla grup içinde değillerse konuşmuyordu ve bu duruma acayip gıcık oluyordu. Tamam Jungkook kendisi eskisi gibi olamayız demişti ama bu kadar uzaklaşmayı istemiyordu. Acaba Jimin ne düşünüyordu da ondan uzaklaşmıştı. Yoksa mesajda söylediğinin aksine Eun görüşmemelerini istemişti de o kabul mü etmişti. Düşüncelerini kafasını sıraya vurarak uzaklaştırdı. Bu her ne kadar etrafındakilerin dikkatini çekmiş olsa da yapmaya devam etti. Beşinci vuruşunda, Mİngyu onu durdurmaya çalışmamıştı bile, beklemediği bir şey oldu. Dersi anlatan asistan bugünlük bu kadar dedi. Açıkçası bu cümle beklediğinden daha çabuk gelmişti. Her ne kadar ders başlayalı üç saat olsa da Jungkook bu blok dersin yaklaşık dört saat süreceğini düşünüyordu. Ama şimdi bitmesi canına minnetti. Tüm sınıf asistanın bunu demesini bekliyormuşçasına bir anda ayaklandı. Jungkook sınıfın aksine yavaşça toparlanıyordu. Gerçi toparlayacak pek bir şeyi yoktu, yani aslında hiçbir şeyi yoktu. Sadece montunu üstüne geri giyecekti. Yanında başka bir şey getirmemişti. Bununla gurur duymuyordu ama bu derse sadece imza atmak için geliyordu bu yüzden de kendini getirmek dışında bir şey yapmıyordu.

SO GOOD| jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin