SO GOOD| jikook

Bölüm 2

Dersi bittiğinde ve odaya çıkarken aklında tek bir şey vardı Jungkook'un. 'Oda arkadaşları.' Oda arkadaşlarını aşırı merak ediyordu. Hangi bölümde okuduklarını, yaşlarını, anlaşıp anlaşamayacaklarını, temizlik anlayışlarının uyumunu ve bunun gibi şeyler hakkında düşünmekten uzun yolu hemencecik bitirmişti. Odasının önüne geldiğinde derin bir nefesi içine çekti. 'Yapabilirim. En kötü ne olabilir ki? Anlaşamayız ve odaya gelmek istemem. Hep bahaneler bulurum. Ya ben yokken bana sinir oldukları için yatağımı pisletirlerse. Saçmaladın iyice Jungkook. Belki masana GİT BU ODADAN yazarlar.' kendi kendine gülerken kartı okutup devamını düşünemeden açtı kapıyı. Her şeyi bekliyordu, gerçekten olabilecek her şeyi düşünmüştü. Bütün olasılıklara alıştırmıştı kendini. Ama kendisine bakan iç çamaşırlı oda arkadaşının, sabahki derste yan yana oturduğu çocuk olabileceğini düşünmemişti. Anlaşılan ikinci girdiği dersleri ortak değildi ya da oda arkadaşı derse girmemişti. Çünkü odaya kendisinden önce gelmiş ve eşyalarını yerleştiriyormuş gibi duruyordu. Bakışmalarından ikisinin de şaşırdığı belliydi. İlk bakışlarını çeken tabiri caizse çıplak olan oda arkadaşı oldu. Hemen önüne dönüp elinde tuttuğu eşofmanı giydi. Ve konuşmaya başladı.

"İnanmıyorum Jungkook. Sensin değil mi? Sabah birlikte oturmuştuk. Tesadüfe bak oda arkadaşıymışız. Hem sınıf hem oda arkadaşı olduk yani."

'Harika' diye düşündü Jungkook. 'Adımı hatırlıyor ama ben onun adını hatırlamıyorum. Bir rezillik vakası daha. İlk günden anlaşamayacağız.' Oda arkadaşı hala konuşurken adını hatırlamak için beynini sınırlarına kadar zorladı. Ama yok hatırlamıyordu. Kendi kendine adını nasıl soracağım şimdi diye düşünürken "Aynı yaştayız di mi?" diye sorduğunda kafasını salladı Jungkook.

"O zaman bana Mingyu de. Ben de Jungkook diyeceğim. Resmi konuşmayalım. Arkadaş olalım. İyi anlaşalım Jungkook-ah." dediğinde bir anda rahatlamıştı Jungkook. Mingyu oda arkadaşımın adı Mingyu. Unutma sakın.

"Tamam Mingyu-ah iyi anlaşalım." Biraz daha konuşmaya devam ettiler. Düşündüğü gibi Mingyu -oda arkadaşım Mingyu, lütfennn unutma- öğleden sonra derse girmemişti. Bir dersleri hariç hepsi aynıydı ve ikisi de yolun uzunluğu hakkında benzer düşüncelere sahipti. ÇOK UZUN. Konuşlarken doğal olarak iyi anlaştıklarını fark etmek Jungkook'u çok iyi hissettirdi. Bugün olan tüm tanışma olaylarını güzelce atlatmıştı. Gerçi hala iki oda arkadaşı daha vardı tanışmadığı. Ama olsun anlaşamazlarsa en azından artık Mingyu kendi yanındaydı. Yani sanırım. Tae'nin yanına gitme saati iyice yaklaşınca kibarlıktan Mingyu'a da sormuştu ama o başka planları olduğunu söyleyip reddetmişti. Jungkook da biraz rahatlayarak -evet deseydi ne yapardı bilmiyordu- hazırlanmaya başladı.

Jungkook aynanın karşısında kendini süzerken çok abartılı olup olmadığını aklında tartıyordu bir yandan. Üzerindeki yırtık kot pantolonun içine soktuğu düz siyah tişörtü, tişörtünün üstüne giydiği gömlek ve deri ceketi tekrardan inceledi. Pekâlâ bloklar arası değişim yaptığı için deri cekete ihtiyacı olabilirdi. Hava her ne kadar güneşli olsa bile havaydı bu değişebilirdi değil mi? Üşümek istemezdi sonuçta. Ama gömlek ve yırtık kot pantolonu kafasını karıştırıyordu. Sonuçta rahat olması gereken bir yere gidecekti. Diğerlerinin eşofman ve sweat giydiklerine emindi. Yatağındaki ilk giydiği sweat ve gri eşofman altına baktı 'Tekrardan bunları mı giymeliyim acaba' diye sorguladı kendisini. Ama Jungkook biraz daha özenli olmak istediğine emindi de. Bunun sebebi yeni arkadaş ortamı mıydı yoksa Jimin miydi işte buna emin değildi. Çünkü ilk başta basit giyinmişti ama aklına o ortamda sadece Tae ve oda arkadaşları değil Jimin'in de olacağı geldiğinde hızlıca üstünü değiştirmişti. Yaptıklarını kendisi de anlandıramıyordu. Jimin de bir şey vardı. Jungkook'u farklı davrandıran bir şey. Mesela Jungkook ilk kez birinin ismini bu kadar hızlı öğrenmişti ya da ilk kez biri için daha özenli giyinmek istemişti ve en önemlisi İLK KEZ BİRİ KALP ATIŞLARINI BU DENLİ DELİ GİBİ ATTIRMIŞTI. Jimin de ne olduğunu acilen bulmadı gerekiyordu.