Koridorlarda asılı şube yazılarına bakarak sınıfların belli bir düzene göre yerleştirildiğini fark ettim. Dört katlı okulda her kata sadece o bir sınıf verilmişti. Yani ilk katta dokuzuncu sınıflar, ikinci katta onuncu sınıflar, üçte on birler ve son katta on ikiler vardı. Her katta öğrenciler için tuvaletler vardı. Zemin katın sonunda müdür ve müdür yardımcılarının odaları vardı. Nöbetçi öğrencinin yeri de bu iki odanın ortasındaydı. Zemin kattan aşağıya inen bir merdiven daha vardı. İnip gördüm ki aşağının yarısı havuz bir diğer yarısı da voleybol, futbol ya da basketbol oynanan sahaydı. Sanırım hava yağmurlu olunca beden eğitimi derslerini burada yapıyorlardı. Kantin okul bahçesindeydi. Ve yine bahçede sahalar ve oturulması için kamelyalar vardı. Çiçekler ve ağaçlar çok bakımlıydı. Öğle arası olduğu için bahçe kalabalıktı. Kamelyada öğrenciler ders çalışıyordu. Onların kendi halinde konuşmalarına kulak misafiri oldum.
-Abdullah Hoca vefat etti. Ne yapacağız şimdi biz? Zaten dersinden bir şey anlamıyorduk ama en azından ders görüyorduk. Şimdi yeni hoca bulacaklar da o gelecek te ohoo...
-Öyle gerçekten ya. Adam ders diye kendi kendine konuşup gidiyordu. Saçma sapan şeylerden bahsediyordu. Baksana şu soruya ben nasıl bulacağım burada takısız isim tamlamasını? İsim tamlaması ne onu bile bilmiyorum. Benden takısızını istiyor. Of of.
-Ya isim tamlaması şey değil mi, özel isim falan?
Gülmeden edemedim ama bu çocuklara bir yandan da üzülmüştüm. Yanlarına iyice yaklaştım ve onlarla konuştum.
-Gençler selam, konuşmanıza kulak misafiri oldum kusura bakmayın. Benim edebiyatım iyidir isterseniz bir bakayım soruya?
-Ay hanımefendi çok iyi olur. Biz daha dokuzuncu sınıfız, edebiyat hocamız vefat etti. Allah rahmet eylesin de dersinden hiçbir şey anlamıyorduk.
-Tamam, bir bakayım o zaman soruya kalem var mı yanınızda?
Yanlarına oturup soruyu okumaya başladım. İsim tamlamaları konusunda beş şıktan birisi zincirleme isim tamlaması diğerleri belirtili isim tamlamasıydı. Soruda bizden zincirleme olanı bulmamızı istiyordu. Aldım elime kalemi dikkatlice ama hızlı bir şekilde çözdüm soruyu. Kafamı kaldırdığımdaysa iki kızın da şaşkın şaşkın bana baktıklarını gördüm. Gülümsemeden edemedim. İkisi de bana iyice yaklaşıp nasıl yaptığımı anlamaya çalışıyorlardı.
-Abla nasıl yaptın? Otuz saniyede çözdün soruyu.
Onların hiçbir şey bilmediğini unutmadan en baştan anlatmaya başladım.
-Bak şimdi canım benim, bu soru için önce isim tamlamasını bilmen gerek...
Ben anlattıkça onlar defterlerine not alıyorlardı. Anlattığımı anlıyorlardı.
-İşte bu kadar basit. Anladınız değil mi hadi sıradaki soruyu siz çözün.
-Resmen Abdullah hocanın üç hafta anlatmaya çalıştığı şeyi siz beş dakikada anlattınız. Çok teşekkür ederiz.
-Ne demek, eğer başka sorunuz olursa buralarda olacağım. Her zaman sorabilirsiniz.
Onları testlerle baş başa bırakıp öğretmenler odasına gitmek için yol aldım. Öğretmenler odası ikinci katın sonundaydı. İçeride birileri olabilir diye tıklatarak kapıyı açtım. İçeriye girdiğimde koltuğa yayılarak oturmuş bir elinde çay bardağı bir elinde telefonu ile açılan kapıya bakan bir adam vardı. Halini hiç bozmadan benimle konuşmaya başladı.
-Veli görüşmeleri için randevu almanız gerekiyor hanımefendi. Nöbetçi öğrenciye gidin.
-Siz kimsiniz?

ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK MESELESİ
RomanceEdebiyat öğretmeni Süreyya Tuncer yeni bir okulda işe başlayacaktır. sınıfındaki belalı öğrencilerden birisinin abisinin mafya olması otoriter ve disiplin sahibi Süreyya'yı hiç ilgilendirmez. Fakat mafyamız Süreyya'ya yıllardır aşıktır ve sonunda yo...