MEDYA: ONUR VE SELİN
-Süreyya seni arıyorum dünden beri, telefonlarını açmıyorsun evine geldim evde yoksun. Ne kadar meraklandım haberin var mı? Neredesin sen? Gökçe'ye ulaşamıyorum, sana ulaşamıyorum. Okula gidiyorum yoksun. Onur'a sordum tayin mayin bir şeyler saçmaladı... Ne yaptığını zannediyorsun? Beni böyle merak içinde kıvrandırmaktan zevk mi alıyorsun?
Şuanda Çelebi karşıma geçmiş avaz avaz haykırıyordu yaşadığı telaşı. Size kısa bir özet geçeyim. Uçağımız indiği gibi Gökçe ile beraber taksiye atlayıp eve geldik, Nevra bırakmadı çünkü Çelebi evin önünde olabilirdi. Ama zaten Çelebi evin önünde değildi, eve gelmiş bizim olmadığımız görünce hastaneleri ve karakolları gezmeye başlamıştı. Biz anca sabah eve tekrar uğradığında karşılaştık. Yani okula gitmek için Gökçe ile evden çıkacağımız zaman Çelebi apartmanın merdivenine oturmuş bizim gelmemizi bekliyordu. Nasıl bir adam olduğunu bilmesem üzülecektim haline. Gökçe'ye arabaya binmesini söyleyip Çelebi'yi evin karşısındaki parka çektim. Ama o sesinin tonunu bieaz bile kısmadı. Suratıma daha fazla haykırmasına müsaade edemeyecektim.
-Bağırma be! Bir tek sen endişelendin, bir tek sen üzüldün değil mi Çelebi? Benim hiç durup dinlenmeye ihtiyacım yok çünkü değil mi?
Gözlerime bakıp sakinleşmeye çalışıyordu. Biraz sakinleşince elimi tutmaya çalıştı hemen çektim ellerimi geri.
-Tutma ellerimi falan. Anlıyorum merak etmişsin, endişelenmişsin ama bu ne canım? Çocuk mu var senin karşında?
-Süreyya özür dilerim ama sende biraz bana hak versen? Dünden beri ne yaşadığımı bir ben bir Allah biliyor. Yine kaçırıldınız mı, başınıza bir şey mi geldi diye telaştan bütün Muğla'yı altüst ettim. Bak şimdi sakinim ve sakince soruyorum neredeydin? Ne oldu? Anlat bana güzelim.
Nereden güzelin oluyorum ben senin ya, dememek için zor tuttum kendimi.
-Eski sevgilimin yardıma ihtiyacı varmış. Onun yanına gittim.
Çelebi'nin yeşil gözleri bir anda koyulaştı desem bana inanır mısınız? Gerçekten gözbebekleri büyüdü. Boynundaki damar gerilmeye başladı ve kendini belli etti. Neler olduğunu anlayamamıştı.
-An –anlamadım? Eski sevgili derken?
Bense hiçbir şey olmamış gibi salağa yatıyordum.
-Bayağı bayağı eski sevgili işte nesini anlamadın?
-Ne olmuş eski sevgiline?
-Çok sarhoş olmuş, onu bardan alıp eve bırakmamı rica etti ben de tabi onu öyle yalnız bırakamazdım. Evine bıraktım baktım sonra saat çok geç olmuş onun evinde kaldım.
Çelebi şuan hiç görmediğim kadar sinirliydi. Hızlı hızlı nefes alıp veriyor ellerini sıkmaktan kollarındaki damarları patlayacak gibi oluyordu. Hala sakinmiş gibi yapmaya çalışarak sordu.
-Nerde bu çocuğun evi? Bir de ben ziyaret edeyim. İyi mi kötü mü gözlerimle göreyim.
-Saçmalama Çelebi! Zaten Çağatay çok bir adam...
-İyiyse cennete gitsin Süreyya, benim sevgilimin yanında ne işi var?
Artık iyice rol kesmeye başlamıştım. Çelebi ise sinirden dört köşe olmuştu.
-Aaa, Çelebi yoksa sende o sevgilisini çok kıskanan erkeklerden misin?
-Süreyya sen ne diyorsun ya? Ben senin yanına erkek sinek bile yaklaştırmıyorum sen gidiyorsun elin adamlarının evinde kalıyorsun. Sen beni çıldırtmak mı istiyorsun? O çocukla bir daha görüşmeyeceksin anladın mı beni? BİTTİ! Yok artık bana haber vermeden dışarı çıkmak falan. Evden okula okuldan eve geleceksin bundan sonra.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK MESELESİ
RomansaEdebiyat öğretmeni Süreyya Tuncer yeni bir okulda işe başlayacaktır. sınıfındaki belalı öğrencilerden birisinin abisinin mafya olması otoriter ve disiplin sahibi Süreyya'yı hiç ilgilendirmez. Fakat mafyamız Süreyya'ya yıllardır aşıktır ve sonunda yo...